'Sosyal medya sigara gibi'
On yıldır psikiyatri alanında sahada olan Tekden Hastanesi'nde Uz. Dr. Turna Bengü Coşkun, sosyal medyanın sigara etkisiyle beyinde aynı merkezi uyardığını söyledi.
“Sosyal medya yerine kitap okunmalı”
Sosyal medyanın bağımlılık yapan olgu olduğuna işaret eden Uz. Dr. Coşkun, şöyle konuştu; “ Sosyal medyanın kesinlikle sınırlı kullanılması gerekiyor. Sosyal medya sürekli kalma ihtiyacı hissettiren bir platformdur. Ne kadar kalırsanız sizi o kadar ödüllendiren bir medya. Bizim açımızdan tıpkı bağımlılık yapan maddeler gibidir. Sigara içmek nasıl beyni uyarıyorsa, sosyal medya da aynı şekilde beyni aynı merkezde uyarıyor. Aynı merkezde ödül etkisi oluşturuyor ve aynı merkezde bağımlılık yapıyor. Bunun için sınırlandırılması gerekir. Gençlerin sosyal medya yerine kitap okuyup bağımlı hale gelmeleri gerekiyor. Sosyal medyadaki hap bilgiler kimseyi bir yere götürmez. Kitap okumak insanların tahammülünü arttırır. Dünyaya karşı bilgilerini arttırır. Olaylara yaklaşımlarını değiştirir. Gençler internet ortamında sosyal medyadaki bütün platformlarda aralarına sınır koymalılar. Tekden Hastanesi olarak insanların psikolojik olarak durumlarını daha iyi bir yere getirmeyi hedefliyoruz. ”
“Öfke yaşanılan bir duygudur”
Uz. Dr. Turna Bengü Coşkun, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Kayseri’nin Türkiye’nin merkezi konumunda olmasından ülke sıkıntılarından biraz daha fazla etkilendiğini düşünüyorum. İnsanlar biraz daha tahammülsüzleşiyor. Yeni nesil biraz daha bencilleşiyor. Böyle bir nesil yetişiyor. Ufak tefek hatalara beklemeye tahammülsüzlükler var. Sırasını dahi beklemeye sabır göstermeyen insanları görüyoruz. Bu durumlar insan üzerinde gerginlik oluşturuyor. Yaşam zorlaşıyor, yaşamın zor hale gelmesi insanların üzerindeki yükü arttırıyor. Yükün artmasıyla hayatın ekstra gelen zorluklarına karşı sürekli agresif tepkiler vermeye neden oluyor. Ancak reçetesi var. Öfkeyi herhangi bir duygu gibi yönetmeyi öğrenmek gerekiyor. Öfkelenmek, yaşanacak bir duygudur. Karşılığında ne vermemiz gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor. Öfkenin sonucu yıkıcı olmamalı. Tahrip edici olmaması çok önemli. Aslında önemli olan sağlıklı duyguyu nasıl yaşadığımızdır. “
“Evlilik günlük yenilenmeli”
Tahammülsüzlüğün evlilikte her zaman varlığını sürdürdüğünü kaydeden Coşkun, bu konuda da şöyle konuştu;
“ Çiftler her zaman ‘ben değişmeyeyim, karşı taraf değişsin. Ben taviz vermeyeyim o versin’ diye düşünürlerse evliliklerde sıkıntı yaşanır. Oysa, evlilik her gün bir emek harcanması gereken önemli bir kurumdur. Tıpkı bir işe gitmeme durumu gibi. Nasılsa ben işe gitmeyip sonuçlarına katlanıyorsam gibi bir durum. Her partner evlilik için emeklerini harcamayı denemeli. İnsanlar birbirlerini taşımadan evlilik bir yerlere gelsin, oralarda kendi kendine devam etsin. Bu imkansız, evliliğin her gün yeniden inşaa edilmesi gerekiyor. “ Haber: Fatma Ural-Remzi Yıldırım