• Haberler
  • SİYONİZMİN PANORAMİK TARİHİ VE GÜNÜMÜZ MÜSLÜMANLARI

SİYONİZMİN PANORAMİK TARİHİ VE GÜNÜMÜZ MÜSLÜMANLARI

Bilinen tarihiyle yaklaşık 3500 yıllık bir tarihi olan İsrailoğulları aslında kendilerini Hz.İbrahim'e dayandırır. İslam kaynaklarına göre onlar Hz.İshak'a, Arapların soyu da Hz.İsmail'e dayanır. Daha sonraları da İshak'ın oğlu İsrail lakaplı Yakup (as.)un küçük oğlu Hz.Yusuf'un Tevrat'ta ve Kuran'da anlatılan kıssaya göre Mısır'a maliye bakanı oluşuyla İsrailoğulları'nın Mısır'daki hayatı ve daha sonraları da firavunun değişmesiyle köleleştirme süreçleri başlamıştır. İşte böyle bir ortamda ve şartlar içinde iki sapmayı düzeltmek üzere Hz.Musa Hz.Harun görevlendirilir Allah© tarafından. Erbabının malumu olduğu üzere büyük sıkıntılardan ve çilelerden sonra Kenan'a Filistin topraklarına ulaşırlar ve orada Allah'ın© yardımı ve peygamberleri (kendileri sadece kral kabul ederler)Davut ve Süleyman as. dönemlerinde muhteşem bir İsrailoğulları İslm devletini kurarlar. Kuran'da da 'İsrailoğulları'na üstünlük verdik.' Mealinde bahsedilen dönem bu Kral Davut ve Süleyman dönemleridir. Allah onlara ırklarından dolayı değil, inançlarını(İslm) en iyi ve doğru şekilde yaşamalarından dolayı bu şerefi ve onuru lûtfetmiştir

Bilinen tarihiyle yaklaşık 3500 yıllık bir tarihi olan İsrailoğulları aslında kendilerini Hz.İbrahim’e dayandırır. İslam kaynaklarına göre onlar Hz.İshak’a, Arapların soyu da Hz.İsmail’e dayanır. Daha sonraları da İshak’ın oğlu İsrail lakaplı Yakup (as.)un  küçük oğlu Hz.Yusuf’un Tevrat’ta ve Kuran’da anlatılan kıssaya göre Mısır’a maliye bakanı oluşuyla İsrailoğulları’nın Mısır’daki hayatı ve daha sonraları da firavunun değişmesiyle köleleştirme süreçleri başlamıştır. İşte böyle bir ortamda ve şartlar içinde iki sapmayı düzeltmek üzere Hz.Musa Hz.Harun görevlendirilir Allah© tarafından. Erbabının malumu olduğu üzere büyük sıkıntılardan ve çilelerden sonra Kenan’a; Filistin topraklarına ulaşırlar ve orada Allah’ın© yardımı ve peygamberleri (kendileri sadece kral kabul ederler)Davut ve Süleyman as. dönemlerinde muhteşem bir İsrailoğulları İslâm devletini kurarlar. Kuran’da da “İsrailoğulları’na üstünlük verdik.” Mealinde bahsedilen dönem bu Kral Davut ve Süleyman dönemleridir. Allah onlara ırklarından dolayı değil, inançlarını(İslâm) en iyi ve doğru şekilde yaşamalarından dolayı bu şerefi ve onuru lûtfetmiştir. Bu husus,  Kutlu Kuran’da: “Eğer müminlerseniz en üstün sizlersiniz.” fermanıyla üstünlüğün ancak hakiki bir imanla sağlanabileceği şeklinde vurgulanmıştır. Bu günkü Yahudiler hâlâ Hz.Süleyman’ın tapınağı olarak bilinen Mescid-i Aksa’nın ayakta kalan batı duvarı(ağlama duvarı) önünde Tevrat okur, dualar eder ve İslâm’ın  o dönemdeki baba oğul iki peygamberi Hz.Davut ve Hz.Süleyman günlerinin özlemini dile getirir ve ağlarlar. Ayrıca o günlere tekrar kavuşmanın da hayallerini kurar, kafalarında Tanrının Krallığı olan Büyük İsrail Devleti’nin plan ve projelerini kurgularlar.
Yahudiler MS.70 yılında yıkılan son devletlerinin yerine İsrail devletini yaklaşık 2000 yıl sonra kurabildiler. Bu süre zarfında Allahın onlara verdiği kırk yıl çölde göçebe hayatı yaşama cezası da dahil olmak üzere peygamberlerinin davetine ihanet, kutsal kitaplarının çarpıtılması, hahamların yorumlarının da vahye dayandırılması, bağlayıcı sayılması ve daha birçok sapma nedeniyle binlerce yıl muhtelif coğrafyalarda vatansız, pejmurde yaşamak zorunda kalmaları, seçilmişlik prensibi (Tanrı Yahova’nın Yahudilere ayrıcalık yapması) nedeniyle kendilerini bütün insanlardan ve diğer farklı toplumlardan üstün görmeleri onların hiçbir yerde sağlıklı ve medeni bir iletişim kuramamalarına, yaşadıkları coğrafyalardaki toplumlardan soyutlanmalarına sebep olmuştur. Hatta zaman zaman Sovyetler Birliği komünist yönetimi ve Hitler Almanya’sında olduğu gibi son derece acımasız trajedi ve zulümlere maruz kalmalarına da neden olmuştur.
1948 de kurulmuş olan siyonist İsrail devletini hâlâ da gerçek Yahudi devleti saymayanlar mevcut. Zira Süleyman tapınağı (BETHAMİKDAŞ) yani “kutsal ev” yeniden yapılmadan gerçek İsrail devleti (Tanrının Krallığı) kurulamaz inancında olan çok sayıda Yahudi dünyanın değişik bölgelerinde hayatlarını sürdürmektedir. Bunun için de bugünkü Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve yerine kutsal mabet(Bethamikdaş)’ın yapılması gerektiğine iman dini bir ilkedir, Yahudiler açısından olmazsa olmazdır. Bu amaca yönelik adımlar atmak isteyen ancak İslâm dünyasının tepkisinden çekinen Siyonist rejim tepkileri ölçerek, kollayarak eylem ve hareketlerine devam etmektedir. Nihai hedefi Arz-ı Mev’ud (Tanrı Yahova’nın İsrailoğullarına vaat ettiği Türkiye’nin güney doğusunu da içine alan topraklar.) olan Siyonist Yahudiler amaçlarına ulaşmada ön adım ya da paravan devlet olarak gördükleri Kürdistan’ı desteklediklerini her fırsatta dillendirmektedirler. Ancak ABD’nin sudan bahanelerle BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) dahilinde açtığı Irak savaşının da temelinde bu amaç vardır. Bu hedefin dışarıdan askeri müdahalelerle gerçekleştirilemeyeceğini anlayan ABD ve Siyonistler dine(islam) karşı din projesini uygulamaya koymuş görünmektedir. A planı olarak ılımlı islamın güçlü temsilcisi olarak gördüğü Fethullah Gülen cemaatını devreye almış, cemaatin bütün asker ve sivil elemanlarını kullanarak Türkiye’deki seçilmiş kadroları devirmek ve yerine ılımlı(!) islamın temsilcilerini getirmek istemiştir. Bu plan da Allahın izni ve yardımıyla akim kalınca, Allah’ın dini olan İslam’a karşı IŞİD apar topar devreye alınmıştır. Bırakın İslâm dinini hiçbir insani değere sığmayacak zulüm ve uygulamalar İslâm Devleti adıyla icra edilmektedir. Bu ise İslâm’a ve Müslümanlara yapılabilecek en büyük haksızlık ve iftiradır. Beklenecek zaman yoktur. Türkiye’nin gelişmesi ve ilerlemesi derhal durdurulmalıdır onlar için bu hayati öneme haizdir. Nereden ne şekilde çıktığı dahi anlaşılmadan Ortadoğu’da bir korku furyası başlatılmıştır. Bu vahşi canavar yapının adı da islam devleti konmuştur. Bu terör yapısıyla kaç kuş vurduklarını siz hesaplayabiliyor musunuz Allah aşkına!.. Milyonlarca Müslüman perişan halde, evsiz yurtsuz trajediler yaşamaktadır. Bu sığınmacıların Türkiye’ye maliyeti milyarlarca dolar olarak ifade edilmektedir. Bu bizim gibi bir ülke için küçük ölçüde ekonomik bir darbedir. Ortadoğu ile Türkiye arasında kısa vadede kavuşmaz bir uçurum oluşturulmuştur. Nam-ı diğer İslamofobi denilen; İslâm’ın yeryüzünde kötü ve korkunç bir din olduğu imaj ve algısının oluşturulması gibi hedeflerin ne kadarında başarı sağlandığı hususunu takdirlerinize bırakıyorum. Şu anda dize getirilmesi gereken tek ülke Türkiye’dir. Bütün planlar bu doğrultuda yapılmaktadır.
İslam dünyasının içinde bulunduğu birlik ve beraberliğin kaybedilmesinden kaynaklı sıkıntılı dönem ve ABD, Almanya gibi birçok dünya ağası ülkelerin kaymak sever liderlerinin sık sık desteğini açıklamasından da güç alan Siyonist rejim bir sonraki aşamaya geçmiştir. Müslüman ülkelerden de (Türkiye dışında) dişe dokunur bir tepki gelmemiştir. Bu konjonktürü fırsat bilen Siyonist İsrail rejimi uzun süredir temellerinde kazılar yaptıkları Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve Kutsal tapınağın yapılması aşamasına geçmiş görünüyor. İslâm dünyasının içinde bulunduğu zillet ve biçare durum, Türkiye’nin başına örülen bunca sıkıntılı çoraplar nedeniyle birkaç söz haricinde gerekli tepkiyi verememesi ve aktiviteyi ortaya koyamaması onların cüretlerini artırmış görünüyor. Yeni Türkiye  misyonuyla Osmanlı yavrusu sayılabilecek bir ülke koskoca Osmanlı’nın devasa misyonunu hangi ölçüde yerine getirebilir? Zaten şu ana kadar ki çoraplar Türkiye’nin bu yeni misyonundan kaynaklanmıyor mu?! Suriyeli milyonlarca mülteci sorunu, kürt sorunu, PKK sorunu, barış süreci,Işid belası, Kobani provokasyonu, paralel devlet yapısı gibi iç ve dış terör örgütleri ve devletleri, uluslar arası mücadeleler, dünyanın her yanında Müslümanların maruz kaldıkları zulüm ve haksızlıklardan dolayı kalp ve beyinlerimizde çınlayan yardım ve destek çığlıkları gibi daha birçok problem.
Kur’an kıssalarını iyi okuyup anlayanlar bilirler. Hiçbir dini ve insani değer Siyonist Yahudiler için bağlayıcı olamaz. Hiçbir demokratik nutuk onları amaçlarından vazgeçiremez. Konjonktüre bağlı olarak yalnızca bir süre kutsal amaçları ertelenebilir. Onları yumuşak başlı Hz.Harunlar putperestlikten ve zulümden alıkoyamazlar. Onlara Hz.Musa gibi ülül’azm(azamet, haşmet ve otorite sahibi)kendi kavimlerinin ilahlaşan hahamlarına ve çağın Firavunlarına hakkı haykıracak liderler gerekir. Tarihin genleriyle oynadığı bu zalim ve psikopat mahlukata gem vuracak, Osmanlının borçları karşılığında Filistin’de Yahudi devletini kurmak için toprak isteyen yahudi Teodor Herzl’i “Bu toprakların bedeli kandır, parayla alamazsınız. Gücünüz yetiyorsa kanla alırsınız.” diyerek huzurundan kovan Cennet mekan dedemiz Abdülhamid(II) han gibi, Davos’ta “one minute!” diyerek Yahudilerin 2000 yıldır duymadıkları sözleri yüzlerine haykıran Erdoğan gibi müslüman liderleri yetiştirmedikçe ve dünyanın her tarafında yerlerini almadıkça, dünyanın dengesini sağlayacak ümmeti oluşturmadıkça ve Allah’ın yardımına layık olmak için gerekli gayret, fedakarlıkları gösterip, inisiyatifi almadıkça bir avuç Siyonist Yahudi’nin çizmesiyle mescidlerimizin kirlenmesine şahit olmaya devam edeceğiz ne yazık ki! Bu yazıyı kaleme almadan hemen önce El Cezire’nin internet sitesinde bir haber dikkatimi çekmişti. Haberde Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas durumdan Hamas’ın politikalarını sorumlu tutuyor, Hamas da Mahmut Abbas’ı iyi, becerikli bir devlet başkanı olmamakla suçluyordu. Mescid-i Aksa’nın işgali ve Yahudi botlarıyla çiğnenmesi bile Filistinliler arasındaki problemleri bağımsızlıktan sonra çözülmek üzere askıya alıp bir araya getiremiyorsa, sormak gerekmez mi:”Ey Filistin liderleri! Acaba daha kaç Filistinlinin şehadetini, yaralanmasını ve nerenizin Siyonistlerce işgal edilmesini bekliyorsunuz?! Allahın yardımının birlik ve beraberlikten geçtiğini haykıran “Allah’ın ipine(İslâm) hep birlikte sarılın ve parçalanmayın!” fermanını duymadınız mı? Pes doğrusu! 

Yazan : Nihat KURTOĞLU

Bakmadan Geçme