ŞİİRE ADANMIŞ BİR ÖMÜR

Mehmet Türkmen (Seyfali) ilkokul yıllarında Türkçe kitabında okuduğu 'Yedi Memetler' şiirinden etkilenerek şiir yazmaya karar veriyor. O günden beri şiir yazan ve 500'e yakın şiire sahip olan 71 yaşındaki Türkmen, yine okuduğu Yaşar Kemal'in ' İnce Memed' romanındaki 'muhtar Seyfali' karakterinden etkilenerek şiirlerini 'Seyfali' mahlası ile yazıyor.

Yozgatlı olan Türkmen, babasının 1954 yılında Kayseri’ye tayinin çıkması ile birlikte bu şehre yerleşiyor. İlkokul yıllarında Türkçe kitabında okuduğu Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya ait ‘Yedi Memetler’ şiirinde etkilenerek şiir yazmaya karar veriyor. 500’e yakın şiire sahip olan Türkmen, 50 yıl önce okuduğu Yaşar Kemal’in ’ İnce Memed’ romanındaki ‘muhtar Seyfali’ karakterinden etkilenerek şiirlerini Seyfali mahlası ile yazmaya başlıyor. Romanda Seyfali’nin İnce Memed’e yardım etmesini kendisi ile bağdaştıran Mehmet Türkmen, her şiirinin sonunda Seyfali mahlasını mutlaka kullanıyor. Hatta kullanmadığı zaman kendisini eksik hissediyor. Mehmet Türkmen ile şiir sevdasını ve şair olmaya nasıl karar verdiğini konuştuk.


Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Mehmet Türkmen kimdir?
1946 yılında Yozgat’ın Şefaatlı ilçesinde dünyaya geldim. Yani 71 yaşındayım. Çocukluk dönemim ise Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesinde geçti. Babamın 1954 yılında Kayseri’ye tayinin çıkması ile birlikte Kayseri’ye gelmiş olduk. O zamandan beri Kayseri’de kalıyorum. Bir müddet kamu kuruluşlarında memur olarak çalıştım. Ben İldem’de ilk başta köyde vekil öğretmenlik yaptım. Askerlik öncesi sanayide sağ elimin orta parmağımı kaybettiğim döküm işinde çalıştım. 1977’de siyasi sebeplerden dolayı sürgüne gönderildim. 1966 yılında evlendim. Bu evlilikten iki kız iki erkek 4 çocuğum var. Eşimle 12 yıllık evli kaldıktan sonra boşandık. Çocuklarımın hepsini ben büyüttüm. Şimdi en küçük çocuğum 42 yaşında… Halen devletin verdiği yaşlılık maaşı ile geçimimi sağlıyorum.

500’E YAKIN ŞİİRİM VAR
Şiire karşı olan ilginiz ne zaman başladı? Şair olmaya nasıl karar verdiniz?
Şiire olan ilgim ilkokul yıllarında Türkçe kitabında okuduğum ‘Yedi Memetler’ şiiri ile başladı. Şairini bile hatırlamıyorum ama o şiir beni çok etkiledi. (Araştırmalarımızda Fazıl Hüsnü Dağlarca olduğunu öğrendik.) Beni, ‘ben de şiir yazabilir miyim?’ düşüncesine soktu. Sonra yazmaya karar verdim. O zamandan beri her gün mutlaka yazarım. Hatta askerlik dönemimde mektuplarımı şiir olarak yazdım. Aklıma gelen şeyleri hemen yazarım çünkü sonraya bırakınca unutabiliyorum. Şiir yazmak bana göre rahatlamak, yazdığım zaman rahatlıyorum. İçimi boşaltıyorum. Kendi sırrımı kâğıda döktüğüm zaman o sırrın ne olduğunu kimse bilmiyor. Sır kâğıtta kalıyor. Ben o sırrı kâğıdın içerisine bırakıyorum. Yazdığım her şiir beni, benim hayatımı anlatıyor. Kendimden bir şeyler katıyorum. Başkaları şiirimi okuduğu zaman bundan kendilerine pay çıkartıyor.
Dostluğu daim düşünen birisiyim. Daldan dala konmayı seven biri değilim. Şiirlerimin hiç birisini ‘ben’ diyerek yazmıyorum.  Sadece yazmaya gayret ediyorum. Oldum olası yazmaya gayret ediyorum. Hiçbir zaman demedim ki ben bunu iyi yapıyorum, güzel yazıyorum. Eleştiriye açık bıraktım, zira beni eleştirmeliler... Yanlış yazdığım yer de olacak mutlaka hatalarım da olacak. Ben bir insanım. Hatasız kul değilim. 500’e yakın şiirim var. Bunları evde bir dosya içerisinde biriktiriyorum. “Yayınlama imkânın var mı?” diye sorarsan maalesef yok. Çünkü şiirlerimi kitaplaştıracak maddi bir imkâna sahip değilim

ROMANADAN ÇIKAN MAHLAS: SEYFALİ
Şiirlerinizi “Seyfali” mahlası ile yazıyorsunuz. Nereden geliyor Seyfali ismi?
50 yıl önce okuduğum Yaşar Kemal’in ’ İnce Memed’ romanındaki ‘Muhtar Seyfali’ karakterinden etkilenerek şiirlerimi Seyfali mahlası ile yazmaya karar verdim. Romanda İnce Memed, Seyfali’ye sığındığı zaman onu kimseye teslim etmiyor. Ona yardım ediyor. Onun yardım etmesini kendim ile bağdaştırdım.  Ben de kendi kendime ‘bu ismi sahipleneyim.’ dedim. Her şiirimin sonuna mutlaka “Seyfali” mahlasını kullanmayı kendime şiar edindim. Yazmadığım zaman eksik hissediyorum.

Sizin için özel olan bir şiir var mı?
Benim için en özel şiirim ‘Kırdığın gönülde idamdır cezan’. Çünkü bu şiiri yazmama neden olan benim torunumdur. Beklemediğim bir davranışta bulundu, gönlüm kırıldı. Onu için bu şiir bana çok anlamlı geliyor.

HİÇBİR ŞAİRİN ETKİ ALANINA GİRMEDİM
Etkilendiğiniz ya da takip ettiğiniz şairler var mı?
Şairleri okurum ama hiç birinin etki alanına girmedim. Ben onların yazdığı kapasitede değilim diyorum. Basit kendine göre yazmaya çalışan birisiyim. Bir dönem Ankara’da ansiklopedi kitap pazarlaması yaptım. Orada dünya klasiklerinin çoğunu okudum. Beni etkileyenlerden biri de çok sevdiğim Mario Puzo’nun ‘Baba’ kitabı. Bu eseri çok dikkatli okudum. Kendimle empatiden ziyade akıcılığı dikkatimi çekti. Bir kitabı okurken ya da bir şiiri okurken içinde akıcılık yoksa zaten ondan bir şey anlayamazsın. sana bir şey ifade etmez. Bir şiiri ya da kitabı soğuk yemek yer gibi okumaya çalışırsan o zaman o şiirden bir şey anlamazsın. Türk yazarlardan genelde Ömer Seyfettin’i okurum. Mesela ‘Diyet’ beni çok etkileyen bir hikaye…

Şiirlerin yazıldığı özel biri var mı?
Benim şiirlerimin geneli eleştiri üzerine olur ama aşk üzerine yazdığım şiirler var. Şiirlerimi yazdığım herhangi bir kişi yok. Hayatta dört çocuğumun dışında kimseyi sevmedim. İki oğlum iki kızım var onların dışında kimseyi sevmedim. Anca onlara yetti benim sevgim. Diğer tarafa bırakacak sevgim yok.

Bakmadan Geçme