• Haberler
  • Şeytan tüyü var bu şehirde…

Şeytan tüyü var bu şehirde…

 BARSELONA

 

Barcelona, Katalonya bölgesinin başkenti, İspanya’nın ikinci en büyük şehridir. Denize kıyısı vardır. Akdeniz çevresinde en büyük limanlardan birine sahip olması nedeni ile ticari alanda da büyük bir önem taşımaktadır.

 

Şehre girdiğinizde İspanyolca yazan tabelaların yanında İngilizce’den çok Katalanca olanları dikkatinizi çekecektir. Şehrin her yerinde karşılaşacağınız İspanyolca’dan ziyade Katalanca olan yazılar ve büyüklü küçüklü Katalonya bayrakları da Barselona halkının ne kadar milliyetçi olduklarının kanıtıdır.

 

Barselona’da hem merkezde hem de uygun fiyatlı bir otelde kalmak istiyorsanız ve herhangi bir yerde rezervasyonunuz yoksa yapabileceğiniz en güzel şey, en yakın Turist Bilgilendirme Ofisi ile görüşmek olacaktır. Barselona bu anlamda Turist Bilgilendirme Ofisleri ile gördüğüm şehirler arasında en iyisi.

 

………………………………………………………………………………………

İspanya’da kaldığım zaman zarfında üç kere gitmiş olmama rağmen gezmelere doyamadığım, aynı yerleri görmekten hiç sıkılmadığım bir şehirdi Barselona. Bizim gibi araba ile gezenler için seyahat rotanızı aksatacak bir şehir. Şehri gezmek için ayırdığımız iki gün en klişe turist noktalarını bile görmemize yetmedi. Neyse ki ailem gelmeden önce Barselona’da yaşayan bir arkadaşım vesilesi ile birkaç gün kalıp, şehri doyasıya gezme fırsatı bulmuştum. Onca kalabalık ve trafiğe rağmen şehirdeki atmosfer -ki ben buna şeytan tüyü diyorum-  sizi kendine çekiyor bir şekilde ve defalarca gitmiş olsanız da “yeniden mi neden olmasın?”  dedirtiyor insana.

            Barcelona, Katalonya bölgesinin başkenti, İspanya’nın ikinci en büyük şehridir. Denize kıyısı vardır. Akdeniz çevresinde en büyük limanlardan birine sahip olması nedeni ile ticari alanda da büyük bir önem taşımaktadır. Şehre girdiğinizde İspanyolca yazan tabelaların yanında İngilizce’den çok Katalanca olanları dikkatinizi çekecektir. Şehrin her yerinde karşılaşacağınız İspanyolca’dan ziyade Katalanca olan yazılar ve büyüklü küçüklü Katalonya bayrakları da Barselona halkının ne kadar milliyetçi olduklarının kanıtıdır. Hatta bir Barselonalı ile muhabbet ederken kendisinin bir İspanyol değil bir Katalan olduğunu söylediklerine dahi rastlayabiliriniz. Ve dil problemi… Avrupa’nın en büyük ve turistlerin en çok ziyaret ettiği şehirlerinden olmasına rağmen zannetmeyin ki İngilizce iletişim kurabileceksiniz. Zaman zaman konuşurken İspanyolca bile yeterli olmaz, çünkü onlar Katalan ve Katalanca konuşurlar. Barselona’ya doğru giderken yol üzerinde veya şehre vardığımızda denk geldiğimiz herkesin ilk uyarısı “Hırsızlara dikkat!” fazlası ile kozmopolit bir yapıya sahip olan bu şehirde hırsızlık efsaneleri daha şehre varmadan gelip buluyor sizi. Bu sebeple şehre sağlan bir sırt çantası ile girmek şart.

Barselona’da hem merkezde hem de uygun fiyatlı bir otelde kalmak istiyorsanız ve herhangi bir yerde rezervasyonunuz yoksa yapabileceğiniz en güzel şey, en yakın Turist Bilgilendirme Ofisi ile görüşmek olacaktır. Barselona bu anlamda Turist Bilgilendirme Ofisleri ile gördüğüm şehirler arasında en iyisi. Ofisin yönlendirmesi ile şehrin göbeği diyebileceğimiz bir yerde “Plaça Catalunya” olarak bilinen Katalonya Meydanı’nda Barselona için oldukça uygun diyebileceğimiz bir fiyatta, şahane manzarası olan güzel bir otel bulduk ve şehri en yakın turist noktası olan büyük meydanından başladık gezmeye. “Plaça Catalunya” şehirde bulunan diğer meydanlara rağmen şehrin merkezi olarak kabul edilir. Büyük bir yuvarlağın etrafında bulunan heykeller ve su havuzlarıdır burayı meydanlaştıran…

Eline şehrin haritasını alıp, saatlerce yürüyerek ve fotoğraf çekerek gezmeyi sevenler için Barselona ezber bozan bir şehir. Bütün şehri bu şekilde gezmeniz imkansız. Ya merkezde bulunan “City Tour” otobüsleri ile ya da metroyu kullanarak gezmeniz şart. En mantıklısı “City Tour” otobüsleri. 25-30 Euro civarında bir rakama günlük bilet alarak sadece turistlik mekânlarda durağı olan otobüslerde istediğiniz durakta inip, tarihi mekanı doyasıya gezdikten sonra aynı duraktan günlük biletinizi okutarak yeniden ücret ödemeden binebilirsiniz. Üç ayrı rotası olan bu turlarla bütün şehri neredeyse eksiksiz bir şekilde gezebilirsiniz.

Plaça Catalunya’nın ardından herhangi bir araca ihtiyacınız olmadan yürüyerek gidebileceğiniz noktalar da var elbet. Birincisi Gran Via adı verilen büyük caddeden Plaça Espanya’ya doğru yürüdüğünüzde şehrin ikinci büyük meydanına ulaşabilirsiniz. Plaça Espanya’ya vardığınızda uğrayabileceğiniz iki önemli mekan var, biri Sihirli Havuz. (La Font Magica) Işık, renk, müzik ve su akrobasisinin görsel bir şölene dönüştüğü bir süs havuzudur. Bir diğer görülesi mekan ise içersinde farklı dönemlere ait dünyaca ünlü tablo ve heykellerin bulunduğu “Museu Nacional d’Art de Catalunya” (Katalonya Ulusal Sanat Müzesi) adındaki müze. Sanatla ilgilenmiyorsanız dahi yüksek bir noktada inşa edilmiş bu müzeye gelip Barselona’ya bir tık yukarıdan bakmak eminim büyük bir keyif verecektir.

Katalonya Meydanı’ndan yürüyerek gidebileceğiniz diğer bir rota is “La Ramblas”; meydandan Colombus Heykeli’ne kadar devam eden Barselona’nın en büyük ve meşhur caddesi. İspanyolca’da cadde anlamına gelen ‘la rambla’ 5 büyük caddenin ard arda birleşmesi ile ‘La Ramblas’ (caddeler) adını almış, yürürken birbirinden farklı kafe- restoranlara ve en orijinalinden sokak sanatçılarına denk gelebileceğiniz 1,2 km uzunluğunda oldukça kalabalık bir caddedir. Sokak sanatçılarına hayranlığımın ilk başladığı yerdir La Ramblas. Süper bir kostüm, her gün yeniden yapılan profesyonel bir makyaj ve saatlerce hiç hareket etmeden oturabilmek gerçekten sanatın bir parçası olabiliyor bence. Birde öyle cansız heykel gibi dururken önündeki kutuya para attığınızda teşekkür etmek için hareket edip yanınıza gelmeleri veya elini uzatmaları beni benden aldı.

Bu cadde üzerinde görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri de “La Boqueria” Pazarı. Özellikle benim gibi yemeyi seven ve farklı lezzetlere tutkusu olanlar için. Sadece yerli halk için değil, bütün dünyaya ününü duyurmuş olan bu pazar günün her saatinde kalabalık. Rengarenk şekerlemeler, dondurmalar, Türkiye’de daha önce hiç görmediğimiz meyve ve sebzeler ve tabii ki kıyı şehrine yakışır bir şekilde balık tezgahları. Barselona’da etkisinde kaldığım görüntülerden “La Boqueria” rengarenk tezgahları ile aklımı başımdan aldı diyebilirim. Neyi nasıl alacağınızı ve önce neyin tadına bakmanız gerektiğini şaşırıyorsunuz. Ayak üstü Barselona’ya ait lezzetleri tadarken tezgahlarda Uzak Doğu esintisi olarak farklı böcek çeşitleri de bulunuyor. 

La Ramblas’da La Boqueria pazarında saatlerinizi harcadıktan sonra sahile kadar yolunuz var, yürüyün… Sahile vardığınızda “Mirador de Colum” adı verilen Christopher Colombus’un 60 metre uzunluğundaki heykelini göreceksiniz. Amerika’nın keşfinden 400 yıl sonra Kristof Kolomb’un İspanya sahillerinden yola çıkması anısına ve yaptığı keşifleri kutlamak amacı ile yapılmış. Eli ile uzakları işaret eden heykel denizin ötesinde yeni bir dünya olduğunu sembolize etmektedir. Henüz sahile ulaşmışken az gibi görünse de birçok yeri gezmişken bir sonraki yazımda Barselona’nın mihenk taşları olan La Sagrada Familia, Park Güell ve şehre yerine konulamaz bir dokunuşta bulunmuş ünlü mimar Antoni Gaudi’nin şehirdeki etkilerinden bahsedeceğim.   

Yazan:Huri Eloğlu

Bakmadan Geçme