SERÇEÖNÜ'NÜN 'SERÇEDES'İ
Serçeönü Mahallesi'ndeki bir kargo şirketinde çalışan Ramazan Özkan, 1991 model Serçe marka otomobili keyfine göre dizayn ederek hem aracın fiyatını ikiye katladı hem de insanların ilgisini çekmeyi başardı. Maziye özlem duyduğunu ve eskiye dair her şeyi sevdiğini anlatan Ramazan Özkan, 'Serçedes' adını verdiği otomobiline gözü gibi bakıyor.
Develili Ramazan Özkan isimli bir genç eskiye dair özlemini 1991 model Serçe marka otomobil ile gideriyor. Özkan, tamamen kendi tasarımıyla bambaşka bir görüntüye kavuşturduğu Serçedes’ini gece gündüz yanından ayırmıyor.
Trafikte görenlerin bir daha baktığı Serçedes’in hikayesini sahibinden dinledik. İşte o söyleşi:
EVDE DE MODEL ARABA KOLEKSİYONU VAR
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ramazan Özkan. Develi doğumluyum.
Eski otomobil ilgisi nereden geliyor?
Aslında evde de zengin bir model araba koleksiyonum var. Daha sonra koleksiyonum gerçek olsun istedim. Bu bizim emektar ‘Serçe’yi buldum. Onunla güzel bir çalışma yapmaya karar verdim. Ve sonuç olarak istediğime biraz ulaştım. Bundan daha güzelleri, daha iyileri de var. Ama bizimki de kendi çapında iddialı biraz. Yaklaşık 1-1,5 yıldır bizde araç. Aldığımızda hiç bir şey yoktu. Aracın her şeyini komple değiştirdik. Alt takımından, üst takımına kadar merkezi kilit taktırdık. Bagaj otomatiği, aklınıza gelen birçok yeni araçlardaki özellikleri şimdi eski denilen bu aracımıza taktırdık.
Epeyce maliyetli olmuş anladığımız kadarıyla…
Evet, biraz maliyet oldu tabi, meblağ vermek belki yanlış anlaşılır ama bazı arkadaşlar ‘bu kadar harcanır mı?’ diyerek tepki gösteriyor. Harcanıyor çünkü birebir kendi elinde yaptığın için, ortaya çıkan şey bir emeğin sonucu olduğu için bazen parayı görmüyorsun. Yavaş yavaş mesafe olarak hepsini tamamladık. Şu an için eksik, şu da olsaydı dediğimiz hiç bir şeyimiz kalmadı. Her şeyimiz tamam.
NOSTALJİ ÖZLEMİ
Neden modelli lüks araç yerine Serçe… Geçmişe duyulan özlem mi var?
Evet, tabi o da var. Bir de başka araçlarda bu ilgiyi göremiyorsunuz. 2015’te olsa, 2016'da olsa, aracın yeni de olsa eskiye günümüzde ayrı bir özlem var. Her konuda.. Bayramlaşmadan tutun da, araçtan, giysiden, kullandığımız eşyadan tutun da eski her şeye karşı nostaljik bir özlem var. Bizimki de o özlemi bir nebze olsun gidermek, hem de şimdiki zamanda ayrıcalıklı olmak gibi bir şey oldu. Çarşıda, yollarda çok güzel tepkiler alıyoruz. Durup fotoğraf çektirenler oluyor. Hatta bir anımı anlatayım. Fakülteye gitmiştik bir iş için… Arkadan bir araç selektör yapıyor. Ben de yol istiyor diye sağ çekince yine selektör yapıyor, sola çekiliyorum yine selektör yapıyor. Dayanamadım artık sağa çektim. “Hayırdır abi bir şey mi var?” dedim. Yabancı bir ülkenin plakası idi. Adam durduktan sonra bana yalvardı. “Abi ne olur bir fotoğraf çektirelim. Şu araçla bir fotoğraf çektireyim, yurt dışında arkadaşlara gösteririm. Çok şahane olmuş, dedi.
Böyle bir anımız oldu. Bazen ışıklarda dururken adamlar sizin dediğiniz gibi 2015-2016 model çok güzel arabaları var. Hani dışardan bakınca imrenirsin ama adam geliyor bizimle bir fotoğraf çektirmek istiyor. Rica ediyor. O yüzden bunlar güzel şeyler oldu. Emeğimizin karşılığını aldık. Birçok arkadaşımızın da yardımı oldu. Onlara da buradan teşekkür ederim.
GELİN ARABASI YAPMAK İSTİYORLAR
Trafikte seyrederken rahatsız olduğunuz oluyor mu?
Rahatsız olmuyorum çünkü böyle bir çalışma yapmış olmak bana mutluluk veriyor. Hepsini tek tek emek vererek ortaya çıkardığımız için rahatsızlıktan ziyade gurur duyuyorum. Tebrikleri duyunca daha da mutlu oluyorum. Çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Özel günlerinde, düğünlerde gelin arabası yapmak isteyenler dahi oluyor. Dış çekimlerde kullanmak isteyenler oluyor. Birkaç arkadaşımızın düğününde kullanıldı. Sünnet düğününde kullandı bir diğer arkadaşımız. Aldığımız bütün geri dönüşler olumlu. O yüzden rahatsız olmak gibi bir lüksümüz yok şu an için... Yaptığımız şeyin gayet iyi olduğunu aldığımız olumlu dönüşlerden anlıyoruz.
Arkada ilginç bir yazı dikkatimi çekti. 'Sensin külüstür' diye... Bu yazı da neyin nesi?
Böyle bir yazıyı daha önce de birçok eski model araçlarda görmüştüm. Bu araçlarla artık özdeşleşmiş bir yazı oldu artık. Ama dediğiniz gibi bazen yolda beğenmeyenler, bu külüstür diyenler falan oluyor. 'Bu gider mi, yolda kalır? diyorlar.' Onlar külüstür dedikleri zaman biz de onlara peşinen 'Sensin külüstür' diyerek yolumuza devam ediyoruz. O yazı onlara ithaf olunur. Bir de 'deden yaşındayım şekil şükül yapma' diye bir yazı yazmıştık. O da biraz mecazı anlamda, “ben yaşlıyım trafikte senin gibi seri gidemeyebilirim, bizi mazur gör, hoş gör” anlamında idi.
'Keyfi hizmete mahsustur' yazısı da dikkat çekiyor
Evet, o yazımızda “parası olan değil de bu aracın kıymetini bilen insanlar biniyor.” demek istedik. Bu arabayı vereyim desem birçoğu burun kıvırır, ben binmem ona der, yolda koyar bizi rezil eder gibi birçok olumsuz sözler sarf edenler olabilir ama bizim için bu bir keyif işi. Her gün bir yerini yaparak mesaimizi ayırıyoruz, yeri geldiğinde tatilimizi arabamıza ayırıyoruz. Yaparken huzur buluyorum. Rahatlıyorum. Çözüm buluyorum. Vaktimi bununla geçirirken mutlu oluyorum. Çocuğumuz gibi oldu. Elimiz ayağımız oldu bir yerde. O yüzden ona iyi bakmazsak bizi yolda koyabilir. Ne o üzülsün, ne biz üzülelim. Ondan dolayı her şeyi ile tek tek ilgileniyoruz. Her hangi bir yerinden bir ses gelse, beğenmediğimiz bir şey olsa şunu şöyle yapalım, ses nerden geliyorsa çözüm bulalım, keselim, düzeltelim, tamir edelim diyerek hep bir düşünce içindeyiz.
“ARABA YÜZÜNDEN HANIMLA LİMONİYİZ”
Eşinizden nasıl bir tepki geliyor?
Hanımla araba yüzünden biraz limoniyiz. Eve yeterince zaman ayıramıyoruz. Çoğunlukla arabayla zaman geçirdiğimiz için o yüzden bazen tepkiler oluyor tabi. “Sat arabayı artık, eve gelmiyorsun, evle ilgilenmiyorsun” gibi şakalar yapıyor ama ciddi olduğu da oluyor tabi. Lakin yine bana bazen çok kızsa dahi , 'Ben arabayı satıyorum' dediğim zaman '’Hayır sakın satma' diyor. Kızıyor ama kendisi de çok seviyor. 'Kesinlikle satma, çok emek verdin' diyor.
Hiç serzenişte bulunduğu oldu mu? ‘Daha güzel bir araç al da ona binelim’ şeklinde?
Yok. Hiç serzenişte bulunmadı. O da seviyor. İkinci bir araç alsak dahi bunun satılması taraftarı değil. O kadar söyleyeyim.
Peki, ilk dönemlerdeki tepkisi nasıldı?
İlk dönemlerde benim bu aracı aldığımda, 'nasıl yapacaksın? 'Kayseri'de böyle bir araç yok, parçalarını bulabilir misin?' gibi olumsuz düşünceleri vardı. Gerçekten de bazı zamanlar parçalarını bulamadığımız oldu. Lakin zamanla çeşitli yerlerden tamamlayarak ortaya çıktı. Ve ilk etaptaki tepkinin yerini artık tebessüm aldı. Harcadığımız emekler göz önüne gelince karşılaştığımız son durum bizi fazlasıyla mutlu etmeye yetti. Şu an gurur duyuyoruz.
Birde küçük metal otomobil koleksiyonunuz olduğunu öğrendik…
Asıl başlama sebebimiz o oldu. Bu arabanının çıkma sebebi de o diyebiliriz. Metal arabaları çok seviyorum. Onların içine petrol ofisi gibi düzenekler de kurduk. Abartısız 50-60 tane var, tam net sayıyı bilemiyorum ama. Onlarla uğraşırken; eskileri hep biriktirdiğimiz için gerçek hayatta da böyle bir nostaljik araba sahibi olalım istedik. Daha eski arabaları bulamadığımız için buna ulaştık ve tamamlayıp ‘artık yollarda bizde varız!2 diyoruz.
Aracın özel bir ismi var mı?
Biz 'SERÇEDES' diyoruz. Mercedes’in SERÇEDES'i bizimki de… Bazen arkadaşlar arasında takılıyorum ‘benim BMW’ diyorum. Arkadaşlar , ' ne BMW'si külüstür' diyorlar. Ben de diyorum başkasının BMW'sinden bize fayda yok. Bizim için SERÇEDES diyorum. Böyle özel bir anlamı var. Bu aracı aldığımızda arabamız yoktu. Günümüz şartlarında arabasızlık çok zor. Cebimizde 5 milyon dahi param yokken bu aracı satın aldım. ‘Nasılsa öderiz. Allah büyüktür.’ diyerek başına geçtik. ‘Arabasız kalmayalım, iyi kötü ayağımızı yerden kessin’ diyerek başladığımız projenin inanın buraya kadar geleceğini tahmin etmiyordum. Şimdi aracımızla sosyal medyadan da olumlu tepkiler alıyoruz. İl dışından da takipçisi, meraklısı var. Sizin gibi gazetecilerin de ilgisini çekmeye başladı. Bu ikinci röportajımız oldu. Yani olumlu ve güzel sonuçlar almaya devam ediyoruz.
Dizaynını tamamen kendiniz mi yaptınız?
Hepsini biz tasarladık. Yani fikrimizi ve dışardan gördüğümüz araçların aksamlarını da uygulamaya çalıştık. Orijinal dizaynı bize ait. ‘Buraya bunu koyalım, buraya bunu koyalım’ diyerek tamamladık. Bir elma kasası bile boyandığı takdirde çok daha farklı amaçlara hizmet edebiliyor. Elma kasasını bile serçe ile özdeşleştirdik. El emeğimiz ile ortaya güzel bir görüntü çıktı diye umuyorum.
Serçedes’i çok sevdiğiniz bakışlarınızdan da belli oluyor. Hiç satmayacak mısınız?
Şu an için meblağları telaffuz etmek yanlış olur ama eğer tatmin edici bir ücret verirlerse satmayı düşünebilirim. Ama şu an için satmak gibi bir düşüncem yok. Çocuklarımıza kadar kalması taraftarıyım aslında. Tabi devamlı elimiz üstünde olarak, zamana karşı yarışarak ileriki yıllara taşımak istiyoruz.
LÜKSÜN SONU YOK!
Lüks otomobil meraklılarına tavsiyeniz var mı?
Tabii kî lüks araçlar her zaman tercih edilir. Konforludur. Lüks her zaman tatlıdır ama bundaki özlem başka. Eski arabadaki keyif farklı. Bunu anlamak için yaşamaları şart. Yaşadıkça bizi daha iyi anlayacaklarına eminim. Çünkü eski araba ile eskiye özlemi bir nebze olsun gideriyoruz. Yeni arabalarda zaten her şey full otomatik. Her şey bir dokunuşla olan şeyler. Ama bu aracımızda birçoğunu kendim yaptım. Onun keyfi bir başka. Klimamız yok ama camlarımızı açıyoruz. ABS'miz yok, frenimize pompalayarak basıyoruz. Daha doğal ve sade. Birçok özentiden arındırılmış ve lükse fazla alışmış olmuyorsunuz. Lüksün sonu yok çünkü. Lükslerden daha lüks bizim için…
Verdiğiniz bütün bilgiler için çok teşekkür ediyoruz. Aracınızla gurur duyacağınız daha nice günler diliyoruz.
Röportaj: Ramazan KARAKUŞ