• Haberler
  • Şefkat Ayı Ramazan Hoş Geldin

Şefkat Ayı Ramazan Hoş Geldin

 Fussilet Suresinden…

33. (İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden kimin sözü daha güzeldir?

Ayette vasıfları anlatılan zat, Rasulullah (s.a.)’dır. Bazılarına göre ayet müezzinler hakkında nazil olmuştur. Allah’ın davetine uyan ve insanları da uymaya davet eden herkesin de bu vasfın sahibi olacağı belirtilmiştir.


34. İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.

Kötülük, en güzel haslet ne ise onunla önlenir. Mesela gazaba sabır, bilgisizliğe hilim, kötülüğe af ile karşılık verilir.


35
. Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.

Şeytandan gelen kötü düşünce, şeytanın insanı güzel tutum ve davranışlardan uzaklaştırmak için verdiği vesvesedir.


36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir.

 

PEYGAMBERDEN (SAV) İKTİBASLAR

 

Abdullah ibn Ömer (r.anh)'dan rivayet edilmiştir: Babam Ömer'in şöyle dediğini işittim: Rasulullah (s.a.v):

Doğrusu Allah, sizi, atalarınız/babalarınız adına yemin etmeyi yasaklıyor buyurdu.

(Buhârî, Eymân 4; Müslim, Eyman 1-4 (1646); Ebu Dâvud, Eyman 4 (3250); Tirmizî, Eyman 9 (1534); Nesâî, Eyman 5; İbn Mâce, Keffârât 2 (2094); Ahmed b. Hanbel, 2/7, 11,48)

Abdullah ibn Ömer (r.anh)'dan rivayet edilmiştir: 'Ömer:

Ben, cahiliyye döneminde Mescid-i Haramda bir gün itikâfta kalmayı adamıştım' dedi. Peygamber (s.a.v), ona,

Adağını yerine getir buyurdu.

(Buhârî, İ'tikâf 5, 16; Müslim, Eymân 27, 28 (1656); Ebu Dâvud, Eymân 25 (3325); Tirmizî, Eymân 12 (1539); Nesâî, Eymân 36; İbn Mâce, Keffârât 18 (2129); Ahmed b. Hanbel, 2/10)

ESMA ÜL HÜSNA

EL-LATİF (celle celâluhu): Yumuşaklıkla muamele eden. En ince işlerin bütün inceliklerini bilen. Ey Latif olan Allahım, bizlere dünyada bir olmayı, ahirette de Efendimizle (sav)birlikte olmayı lütfet.

RAMAZAN SÖZLÜĞÜ

 

Oruçluya mekruh olan hususlar şunlardır:

Bir şeyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak (sinirli bir kocanın karısı, eşinin kızacağından korkuyorsa yemeğin tuzuna bakabilir); lüzumsuz yere bir şey çiğnemek (ufak çocuğu için bir şeyi çiğnemesi gereken bir kadın oruç tutmayan başka birini bulamazsa kendisi çiğneyebilir); sakız çiğnemek (sakızın evvelce çiğnenmiş" beyaz ve dağılmaması şarttır. Aksi takdirde mekruh olmakla kalmaz, oruç bozulur; kendisinden emin olmayan bir kişinin hanımını öpmesi, boynuna sarılması veya kucağına alması; tükürüğü ağızda biriktirip yutmak; kan aldırmak ve kendini zayıf düşüreceğini tahmin ettiği yorucu bir işte çalışmak.

Oruçluya Mekruh Olmayan Şeyler

Misk ve gül gibi bir şey koklamak; gözüne sürme çekmek; bıyığına yağ sürmek; zayıf düşmeyecekse, kan aldırmak; misvak kullanmak, ağzı fırça ile yıkamak; ağza su alıp gargara yapmak; burnuna su çekmek; nefsinden emin olmak ve ileri derecede olmamak şartıyla öpmek ve sarılmak; serinlemek ve harareti gidermek için duş almak veya ıslak beze sarınmak (Bu görüş Ebu Yusuf'a aittir. Fetva da buna göredir).
Oruçla ilgili farklı meseleler


İftar zamanı, "Allahım senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim senin verdiğin rızıkla orucumu açtım, yarın ki Ramazan orucuna da niyet ettim. Yaptığım günahları bağışla". Duasını yapöak sünnettir.

Ayrıca hurma ile yoksa su ile oruç açmak da sünnettir.

Oruç tutan mükellefin misvak kullanması sünnettir. Nitekim İbn-i Abidin bu hususla ilgili olarak şunları zikreder:

"Misvak kullanmak da mekruh değildir. Bilâkis başkaları gibi oruçluya da sünnettir. Delili, Peygamber (s.a.s)'in "Ümmetime meşakkat vereceğini bilmesem her abdest aldıkça ve her namaz kıldıkça onlara misvakı emrederdim" hadisinin umum ifade etmesidir (İbn Âbidin, IV, 332).

Ramazan ayını baygın geçiren kimse, sıhhat bulduktan sonra oruçlarını kaza eder. Bu hususta icma vardır. Ancak, bir deli Ramazan ayının son günü zevalden önce iyileşmiş olsa, kendisine kaza lâzım gelmez.

Ramazan ayında, gündüz vakti bir çocuk buluğa erse veya kâfir, Müslüman olsa, o günün geri kalan saatlerinde oruçlu gibi davranır. Yani, orucu bozan şeylerden uzak durur, ondan sonraki günlerin orucunu edâ eder. Geçen günleri kaza etmesi gerekmez.

Sıhhat bulan hastalar ve seferleri sona eren yolcular, daha önce tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Bu hususta ihtilâf yoktur. Alimlerin ekserisinin görüşü budur. Bir mükellefin, daha önceki Ramazan ayına ait kaza borcu bulunsa, fakat bu sırada Ramazan-ı Şerif girse; o kimse edayı kaza üzerine takdim eder. Yani önce, yeni giren Ramazan ayının orucunu tutar; daha sonra kaza oruçlarını tamamlar. Nafile olan oruçlarda da, özürsüz olarak iftar etmek helâl değildir.

ASRI SAADETTEN İZLER

 

Uhud Savaşında Şehid Olan Amr b. Cemuh’un Kıssası

      

- Amr b. Cemuh çok şiddetli bir şekilde topaldı. Arslan gibi dört oğlu vardı. Rasulullah ile beraber bütün gazvelerde bulundular. Uhud gününde babalarının gelmesine taraftar olmadılar. Ve babalarına

“Allah seni mazur kılmıştır. Sen gelme!” dediler. Amr, Hz. Peygamber’e gelerek

“Oğullarım bu savaştan beni menetmek istiyorlar. Seninle gelmeme engel oluyorlar. Allah’a yemin ederim ki, topal ayağımla cennetin toprağına basmak istiyorum” dedi. Hz. Peygamber

“Allah seni mazur saymıştır. Sana cihad farz değildir” dedi. Ve oğullarına hitaben de “Size bir zarar yoktur. Onu gelmekten menetmeyiniz. Umulur ki Allah ona şehadeti nasib eder” buyurdular. Böylece Amr, Peygaınber’le beraber, topal olmasına rağmen, çıktı ve Uhud gününde şehid oldu.

- Ebu Katade şöyle anlatıyor: Ben orada hazır bulunuyordum. Amr b. Cemuh Rasûlullah’a geldi ve

“Ey Allah’ın Rasûlü! Haber verir misin, ben Allah yolunda ölünceye kadar savaşırsam bu ayağımla sıhhatlı ve sağlam olarak cennette yürüyebilecek miyim?” diye sordu. Ayağı topaldı. Hz. Peygamber

“Evet” dedi. Kafirler onu Uhud gününde yeğeniyle ve kölesiyle beraber öldürdüler. Hz. Peygamber onun cenazesinin yanından geçerken

“Ben şu anda Ebu Amr’ı görür gibiyim, o topal ayağıyla sıhhatlı olarak cennette yürüyor!” dedi. Ve onu da yeğeni ve kölesiyle bir kabre gömmelerini emretti.

Râfi b. Hadîc’in Kıssası

      

- Râfi b. Hadîc yaralandı. Ravilerden Ömer b. Mezruk demiştir ki, bana olayı nakleden adam, Uhud günü mü, yoksa Huneyn günü mü dedi, iyice bilemiyorum- ve Hz. Peygamber’e gelerek

“Ey Allah’ın Rasûlü! Oku yaramdan çıkar” dedi. Hz. Peygamber

“Ey Râfî, eğer dilersen hem oku hem de okun ucundaki demiri çıkarayım. Eğer dilersen yalnız oku çıkarayım, okun ucundaki demir kalsın da kıyamet gününde senin şehitliğine şahitlik edeyim” dedi.

 Râfî “Ey Allah’ın Rasûlü! Oku çek, başlık kalsın. Kıyamet gününde benim şehid olduğuma dair bana şahitlik yap” dedi. Böylece Muaviye’nin hilafetine kadar okun ucu içerde olduğu halde yaşadı. Sonra yarası azdı, bir gün ikindiden sonra vefat etti.


Ya Rabbi, bugünde senin yolunda cihad edenler var. Ümmetin mücahidlerine yardım et ve muzafferiyetler ihsan eyle.

Dünya mazlumlarına kurtuluş, zalimlere de hüsranı ver Allahım.

 Hazırlayan:Ömer Faruk Özcan

Bakmadan Geçme