Sabiha Sultan Hamamı tarihi dokusunu kaybetti

Selçuklu hükümdarı 2. Kılıçaslan'ın kızı Gevher Nesibe tarafından 1205 yılında yaptırılan ve ilk önce şifahane ardından da hamam olarak kullanılan tarihi yapı, 2011 yılında başlayıp 5 yıl süren restorasyon çalışması sonrasında tarihi dokusunu tamamen kaybetti. Günümüzde restoran olarak kullanılan tarihi eserin, özellikle dış cephesine yapılan ahşap bölümler tepkilere neden oluyor.

Kayseri’de ayakta kalan son Selçuklu eserlerinden bir tanesi olan, 1205 yılında Sultan Alparslan’ın kızı Gevher Nesibe tarafından yaptırılan tarihi şifahane, 800 yıllık bir geçmişi ile Kayseri’nin önemli tarihi eserlerinden bir tanesi… Gevher Nesibe’nin cilt ve deri hastalıklarını iyileştirmek için buhar yöntemini geliştirdiği ve Türkiye’de ilk defa yer altı su ısıtma sisteminin kullanıldığı eser, 2011 yılında Sabiha Ruhbaş ve Mehmet Demircioğlu kardeşlerin başlattığı restorasyon çalışması sonrasında tarihi dokusunu tamamen kaybetti.


Roma eserleri yer altında kaldı
Şifahanenin dış kısmında bulunan Roma havuzu tarihi yapının Gevher Nesibe’den de öncesine dayandığını gösteriyor. Ancak restorasyon aşamasında sadece Selçuklu eserlerinin elden geçirilirken, Roma döneminden kalan kısmın üstü restorasyon sırasında kapatılmış. Şu an mevcut zemininde bulunmayan yapı 4 metre yukarıdan inşaa edildi. Alt kısımda bulunan ve Roma havuzuna su taşımak için kullanılan boruların bir kısmı çıkarılsa da, geriye kalan bölümü restorasyondan sonra yer altında kalmış durumda.



Ahşap bölüm içeriyi göstermiyor
Tarihi yapının giriş kısmına yapılan ahşap bölümler ve yan kısımda bulunan döner tezgâhı eserin iç kısmının görünmesini engellediği gibi dışarıdan sıradan bir restoran olarak görünmesine sebep oluyor. Öyle ki Kayseri halkının birçoğu oranın tarihi bir yapı olduğunu ve restore edildiğini anlamıyor. Bahçe kısmında eski Roma havuzunun bunduğu bölümde tarihi sütunlar bulunuyor ancak sütunların etrafına konulan plastik ve ahşap saksılarda bulunan çiçeklerle, sütunların dokusunu tamamen kaybettirilmiş. Bahçeye dekor olsun diye koyulan ve giriş kısmından başlayarak iç bölüme kadar devam eden suyolu ve sonradan yapılan çeşme ise rahatsız edici bir görüntü oluşturuyor. Dış kısımda yemek yiyenlere gölge yapması için konulan büyük gri şemsiyeler de gelen müşterilerin tepkisine neden oluyor

Aslına uygun olmayan hamam taşı
Restorasyon sırasında bulunmayan hamam taşı iç kısımda tekrar oluşturulmak istenmiş fakat klasik Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde yuvarlak olarak tasarlanan hamam taşı bu yapının restorasyonu sırasında dikdörtgen olarak yapılmış. Aslına uygun olmadığı gibi üzerine konulan masa ve sandalyelerle orada bir hamam taşı olduğunu anlamak haliyle güçleşiyor. Restore sırasında yapılan diğer bir sorun ise yapının iç kısımlarının açık pembe bir renkle boyanması. Oysa restore edilen tarihi eserlerde taşlar kazınarak eskitilmeye ve aslına en uygun hale getirilmeye çalışılırken boya kullanılması kesinlikle doğru bir uygulama değil.  
(Kayseri Gündem)

Bakmadan Geçme