Pastırma tartışmasına 4 bin yıllık cevap
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde kazı çalışmaları devam ederken, kazılarda çıkarılan tabletlerden elde edilen bilgilere göre yaklaşık 4 bin yıl önce Kültepe tüccarlarının yolculuk sırasında yanlarında günümüz pastırması olan kurutulmuş ve dilimlenmiş et götürdükleri anlaşıldı.
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde kazı çalışmaları devam ederken, kazılarda çıkarılan tabletlerden elde edilen bilgilere göre yaklaşık 4 bin yıl önce Kültepe tüccarlarının yolculuk sırasında yanlarında günümüz pastırması olan kurutulmuş ve dilimlenmiş et götürdükleri anlaşıldı.
Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. Kayseri bölgesinde yetişen tarım ürünlerinin yaklaşık 5 bin yıl öncesinde de yetiştiğinin, insanların hem kendilerinin hem de hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler ürettiklerinin tabletlerde yazılı belgelerden anlaşıldığını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Tabletlerden ve arkeolojik buluntulardan öğrendiklerimiz var. Arkeolojik buluntular yaklaşık 5 bin yıl öncesine kadar gidiyor, yazıdan önceki dönemlerde de bizim ipuçlarımız var. Burası Kayseri, bugün Kayseri toprağında olan bitki, buğday, arpa gibi şu an burada ne yetişiyorsa 4 bin yıl öncesinde de yetiştiriliyordu. Bu insanlar burada gayet doğal tarım yapıyordu, ekmeğini yapacak buğdayını, arpayı üretiyordu. Hayvanlarına verecek yaldan öte kendi ihtiyaçları için de bir sürü bitkiyi üretebiliyorlardı. Burada onu da öğreniyoruz yazılı belgelerden. Sulak alanların fiyatının daha pahalı olduğunu, pınar başında ya da suyun kenarındaki tarlanın fiyatının daha yüksek olduğunu biliyoruz. Kayseri’de bağ kültürü vardır, herkesin bir bağı vardır. Aynı şekilde o zaman da bu insanların gerçekten bir bağ kültürüne sahip olduğunu da öğreniyoruz. Üzüm bağı da var, sebze ya da meyve bağı da var. Bütün bunları rahatlıkla biliyoruz. Bunlardan gayet doğal olarak bugün üzümden ne elde ediliyorsa, o zaman da bunların elde edildiğini biliyoruz. Ciddi anlamda bunun ticaretinin de yapıldığını biliyoruz. Zaten ticaret yapıldığı için bunlar çivi yazılı tabletlere yazılmış" dedi.
"İnsanlar zaman zaman fiyatlardan şikayetçiydi"
O dönemde de insanların bazı ürünlerin fiyatlarının pahalı olduğunu, bazı zamanlarda belli ürünlere insanların taleplerinin arttığını aktaran Prof. Dr. Kulakoğlu, "Diğer taraftan gayet doğal olarak keçi, koyun, domuz, inek gibi hayvanların beslendiğini, bunların zaman zaman fiyatlarının arttığından şikayetçi olduklarını, zaman zaman fiyatlarının düştüğünü, bazı hallerde de belli ürünlere yönelik talebin arttığını görüyoruz. Aşağı yukarı orta Anadolu’da bugün üretilen bazı bitkiler dışında hemen hemen bütün bitkilerin burada var olduğunu biliyoruz. Bazı şeyler var ki mesela hayvan etlerinin bazılarının fiyatları pahalı. Av hayvanlarının etleri pahalı, diğerleriyle ilgili çok problem oluşturacak bir şikayet gelmediğini biliyoruz. Besledikleri hayvanlardan süt ürünleri elde ettiklerini de biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"4 bin yıl önce tüccarlar yanlarında kurutulmuş ve dilimlenmiş et alıyordu"
Çıkarılan tabletlerden elde edilen bilgilere göre günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce Kayseri’de yaşayan tüccarların yolculuğa çıkacağı zaman yanlarında kurutulmuş ve dilimlenmiş et götürdüklerinin anlaşıldığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, pastırmanın o dönemde de tüketilerek ticaretinin yapıldığını aktardı. Kulakoğlu, "Lüks yiyecek diyebileceğimiz bazı şeyler de görebiliyoruz. Örneğin tüccarların seyahatleri sırasında yanlarına aldığı veya karşı tarafa götürdüğü bazı ürünlere rastlıyoruz Kültepe menşeli. Örnek olarak kurutulmuş, dilimlenmiş et kutular halinde yolcunun yanında götürdüğü yiyeceklerden. Bu bize doğrudan Kayseri’nin pastırmasını hatırlatıyor. Uzun yola çıkan insanların, düşünün o zaman kervanlarda tüccarlar 1 buçuk, 2 aylık yolculuğa çıkacak, yanlarında yiyecek götürmesi kadar doğal bir şey yok. Kaniş peyniri de meşhurdu. Onlar da aynı şekilde besledikleri hayvanlardan elde ettikleri ürünler. Belki bunlar bugün normal olsa da o dönem için lüks üretim. Dolayısıyla bunların tüketildiğini ve ticaretinin yapıldığını biliyoruz. Gayet doğal, uzun yolculuğa çıkan insanlar yanlarında nasıl atıştırmalık bir şey götürüyorsa etleri kurutup götürmek en kolay yöntem. Belki sadece bugünkü pastırmadan eksiği çemeni var mıydı onu bilmiyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, tarihe ışık tutan Kültepe kazısına desteklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kayseri Valiliği ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkürlerini iletti.