Öğretmen olamayınca ayakkabı tamircisi oldu

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Bölümünden 2004 yılında mezun olan 34 yaşındaki Saffet Karataş, atanamayınca Eskişehir'de akrabalarından öğrendiği ayakkabı tamirciliğiyle 12 yıldır evini geçindiriyor.

Sıcak Sular Çarşısı'nda mesleğini sürdüren Karataş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okul çıkışı ayakkabı tamirciliği yapan dayısının yanına 1993 yılından itibaren gittiğini ve bu işi öğrendiğini söyledi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Bölümünden 2004 yılında mezun olduğunu belirten Karataş, yeterli puanı alamayıp öğretmen olamayınca ayakkabı tamirciliğinin mesleği haline geldiğini ifade etti.

Mesleğini çok sevdiğini ve ömrünün sonuna kadar bu işi yapmak istediğini ifade eden Karataş, 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonraki süreçte ortaya çıkan bazı olayların ardından öğretmen olamamasının en önemli nedenlerinden birinin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olduğunu anladığına işaret ederek, "Bacanağım geçen sene yüksek puan almasına rağmen atanamamıştı. Şimdi bir işletmede kasiyerlik yapıyor. O da edebiyatçı kasiyer mesela." yorumunu yaptı.

Ayakkabı tamirciliği yapmaktan gocunmadığını hatta büyük bir özveriyle çalıştığını aktaran Karataş, "Herkes hak ettiği gibi yaşarmış. Rabbim bana bunu uygun görmüş, işimi yapıyorum hatta işimi çok severek yapıyorum. Şerefimle evime ekmek götürüyorum. Ayrıca zaten çocukluğumun boş zamanlarının çoğu dayımın ayakkabı tamiri dükkanında geçti. Boya kokusu, küçük esnafın içindeki o samimiyet beni bu işe aşık etti." dedi.

 "Meslek bitiyor, çırak yok"
Karataş, ekmek parası kazanmanın onlarca yolu bulunduğunu ve helal lokma kazanabilmenin önemli olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Ben namusumla ayakkabı tamir ediyorum. Çoluğum çocuğum kazandığım bu parayla eğitim alıyor, yemek yiyor, büyüyor. Bizim bu memlekete bir faydamız olacaksa, gelecek nesilleri adam gibi yetiştirmeliyiz. Terörist olacaklarına, ayakkabı tamircisi olsunlar fakat gençlere anlatamıyorsunuz. Gocunuyorlar, utanıyorlar. Ayakkabı boyamak, saç kesmek, elbise dikmek sanattır. Sanat sadece sahnede şarkı söylemek değil ki. Ben olmazsam ayakkabını kim boyayacak? Berber olmasa saçlarını kim kesecek? Kendi çocuğumuz bile gelip tezgahımızın başında durmuyor."

İş yerinin bulunduğu çarşıdaki esnaf dayanışmasını çok takdir ettiğini söyleyen Karataş, "Siftah yaptıysak yan komşumuza yollarız. Boyamız bittiyse ödünç alırız, paylaşırız, severiz ve sayarız. Zaten dünya üzerinde yaşayan insanların hepsi böyle yapsa kavga, dövüş, ihanet olmaz. Necip Fazıl 'Sevdiğini belli et, gizlemek başkalarına fırsat vermektir' diyor, Nazım Hikmet ise 'Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir' diyor. Aslında mevzu hep aynı. İşini severek yap, devletini sev, gerisi teferruat." ifadelerini kullandı.

Dayısının tamirhanesinde çocukken yanlışlıkla kahverengi bir ayakkabıyı siyaha boyadığını belirten Karataş, "Bizim meslek hata kabul etmez. Özenerek aldığınız ayakkabıyı bize canlansın diye getiriyorsunuz. Bir müşterinin kahverengi ayakkabısını siyaha boyayınca yediğim tokat hala hatırımda. 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' derler ya, işte bugün bu çarşıda parmakla gösterilen bir zanaatkar oldum." diye konuştu.
AA

Bakmadan Geçme