Müslümanlar Yamanma Politikası İzliyor
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan, dünyayı, içinde bulunduğu varoluşsal krizden İslam dünyasının çıkarabileceğini, ancak İslam dünyasının halihazırda yamanma ve onaylayarak onaylanma politikası izlediği için, söz konusu gücünün farkında olmadığını söyledi.
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan, Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlenen, ‘Medeniyet Fikri ve Önce Kuşak’ adlı konferansında, aynı adla çıkaracağı yeni kitabının içeriğini özetledi. Anadolu topraklarında medeniyetin doğuşu ve dünyaya yayılışından söz eden Kaplan, halihazırda insanlığın varoluşsal bir krizin içinde olduğunu, Batı tarafından sunulan uygarlık ile bu krizin aşılamayacağını vurguladı. İslam dünyasının dünyayı varoluşsal krizden çıkarabileceğini, ancak bu gücünün farkında olmadığını ifade eden Kaplan, “Genel politikamız yamanmak. Onaylayarak, onaylanmaya çalışıyoruz. Başkalarının emrettiklerini tekrarlıyoruz. Bu dünyada söylenebilecek bir söz var, insanların ihtiyacını hissettiği bu sözü biz söyleyebiliriz ama biz yokuz.” dedi.
Asya uygarlığının tarihsel rolünün iki boyutlu ele alınması gerektiğini belirten Kaplan, Asya’nın 2 bin yıl içerisinde 2 kez Avrupa içlerine yürümesinin, dünya uygarlı tarihi açısından önem arz ettiğini söyledi. Kaplan, “Bu etnik bir tanımlama kaygısı değil. Nitekim etnisitize ve ulusalcılık kavramları 19. yy’a has kavramlardır. İlk yürüyüşte yaktık, yıktık, ortaya bir şey koymuşluğumuz olmadı. Ama ikinci yürüyüşte Selçuklularla karmalanmış Osmanlı medeniyeti, yürüdüğü topraklarda bir medeniyet sıçraması meydana getirdi. Osmanlı dünyaya medeniyeti öğretti. Latin Amerika ve Afrika içlerini saymıyorum ama insanlık tarihinde, gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin üzerinde oturuyoruz coğrafya olarak. İnsanlık tarihi son 300 yıla kadar buradaydı. Ama son 3 asırdır biz çekildiğimiz için burada yapılmıyor. Dün buradaydık ve bugünün tarihini yapmışız, ama bugün burada olmadığımız için yarının tarihini yapamıyoruz.” diye konuştu. Kaplan, Asya kültürünü, ‘Horasan Erenlerinin kardığı mayanın Anadolu’dan meyveye durması’ şeklinde tanımladı.
1492 tarihine değinen Kaplan, bu tarihin, Amerika’nın keşfi değil, İslam’ın İspanya’dan sürülmesi olduğunu vurguladı. “Amerikanın keşfi hikaye, tenekeden teyyare.” diyen Kaplan, söz konusu tarihin, Avrupa’da ekonomin 6 kat artmasını sağladığını ancak buna rağmen Batı’da tarihi derinliği olan bir kültür oluşmadığını kaydetti. Derinliği olmayan bu uygarlığın bugün Batı’dan üretilip bütün dünyada tüketildiğini hatırlatan Kaplan, 1492’de uygarlık cinayetinin işlendiğini savundu.
Demokrasi, özgürlük ve insan hakları ile dünyada hegemonya oluşturan Batı dünyasının, ‘İslam demokrasi ile bağdaşır mı?’ sözüyle dünyayı meşgul ettiğini söyleyen Kaplan, “Asıl Avrupa demokrasiye ve hümanizme ihtiyacı olduğu için bu kavramları üretti. Çünkü barbarlardı. 18.yy’a kadar, Aydınlanma Çağı’nda Berlin’de, kasaplarda insan eti satılıyordu. Portekizlerin Müslümanlara mezar olması boşuna değil. Çünkü farklı kültürleri tanımadılar. Şimdi ise, uygarlık, barbar karşıtlığı, insan haklar, demokrasi, özgürlük hikayeleri üzerinden hegemonya geliştiriyorlar. Bizim demokrasiye ihtiyacımız var ama kendimize gelmeye ihtiyacımız var. Hayatımız şekillendiren bizim kültürümüz değil. Burada nefes alıyoruz ama burada yokuz.” ifadelerini kullandı.