Millî Mücadele'de Develi'nin rolü

Kayseri'nin en büyük kazalarından (ilçelerinden) olan Develi'ye Fransız ve Ermeni işgali yaklaşmıştı. Milli mücadele kapsamında Katipzade Nuh Naci Yazgan'ın Atatürk'ün dikkatini Develi'ye çektiğini anlatan Tarihçi Yazar Mehmet Çayırdağ, Sivas Kongresi'ne Kayseri delegesi olarak giden Katipzade Nuh Naci Yazgan Bey Atatürk'e Develi cephesini daha çok sağlama almaya çalışılması gerektiğini, aksi taktirde Develi düşerse Kayseri'nin düşeceğini ve Kayseri de düşerse zaten milli mücadeleyi yapmanın mümkün olmayacağını söylediğini belirtti.

Kayseradar ve Radyoradar ortak canlı yayınında Salih Zeki Çetin’in moderatörlüğünde ‘Dün Bugün Yarın’ programında Develi’nin Millî Mücadele dönemindeki önemi ve Develi’nin kurtuluşu Tarihçi Yazar Mehmet Çayırdağ ve Profesör Dr. Osman Özsoy tarafından konuşuldu. 

"Kayseri’nin milli mücadeledeki yeri çok önemliydi. Bilhassa Develi’nin milli mücadelede yeri büyük önem arz ediyordu. Develi, Fransızlar tarafından maşa olarak kullanılan Ermenilerin işgali altındaydı. O dönemde işgalci güçlere karşı savunma yapan Tufan Bey ve Osman Bey dillere destan bir mücadele gerçekleştirdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün Sivas Kongresi'nden sonra Anadolu’da kurulmuş olan dernekleri bir araya getirerek Anadolu Rumeli Müdafaa Cemiyeti kurduğunu dile getiren Tarihçi Yazar Çayırdağ, "Kayseri halkı, 19 Aralık 1919 Sivas Kongresi'nden sonra Kayseri’ye gelen Mustafa Kemal Paşayı bağrına bastı. O sırada iki taraf vardı. Bir İstanbul hükümetindeki talim ve fetvalar. Bir de diğer taraftan düşmana karşı başlayan hareket. Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi'nde bunu merkezileştirdi ve Anadolu’da kurulmuş olan dernekleri bir araya getirdi. Adına da Anadolu Rumeli Müdafaa Cemiyeti vererek bir bakıma hükümeti kurmuş oldu. Onun kurduğu heyet aynı zamanda ilk hükümetti. Sivas Kongresi bitip Ankara’ya doğru görevler yapmaya çıkarken gündeme Develi de geldi. Adana, Maraş Mersin, Urfa, Kilis önce İngilizlere bırakılmıştı. Arkasından Fransızlara bırakıldı. Adana’yı işgal eden Fransızlar hızla bilhassa Kafkasya'da yaşayan Ermenileri Develi’ye davet ettiler. O zaman Ermeniler büyük bir propaganda içindeydi. Kendilerinin hakları yenmiş, Anadolu’dan çıkartılmış iddiasındaydılar. Ermenileri, Fransızlar maşa olarak kullanıyordu. Yunanlıları da İngilizler kullandı. Söylentiye göre 100 bin Ermeni geldi. O sıra büyük bir göç oluyor. Fransızların gölgesi altında eğer tekrar bir Ermeni devleti kurulsa merkezde eskisi gibi Kozan olmayacak Hacına olacak. Ermeniler geldiğinde tabi bu Ermenilerin içinde askerler var, subaylar var.  Bunlara Fransızlar, Fransız üniformasını giydirdiler. Ermeniler sanki bir Fransız askeriymiş gibi eski hınçlarını burada kalmış olan gariban, Müslüman Türk halkından çıkarmaya başladılar” ifadelerini kulandı. 

‘DEVELİ DÜŞERSE KAYSERİ DÜŞER, KAYSERİ DE DÜŞERSE ZATEN MİLLİ MÜCADELEYİ YAPMAMIZ MÜMKÜN OLMAZ’

Köylerde müthiş bir kıtlığın olduğunu ve işgal altında olan yerlerde halkın tarlalarını ekip biçemediğini, tarlasına ekin ekse bile işgalcilerin halkın elinden aldığını belirten Tarihçi Yazar Çayırdağ, “Elinden alınıyor. Ermeniler güya sürgünde bıraktıkları Türk halkının malına el koyuyor. Her tarafta idareye el koyuyorlar. Bunlar işgal edip buralara kadar geldiler. Fransız ve Ermeni işgali Develi’ye kadar yaklaştı. Sivas kongresine Kayseri delegesi olarak giden Katipzade Nuh Naci Yazgan Bey, kendisinin dikkatini buraya daha çok çekmeye çalıştı. Orada Atatürk’e dedi ki, ‘Biz Develi cephesini daha çok sağlama almaya çalışmalıyız. Aksi taktirde Develi düşerse Kayseri düşer. Kayseri de düşerse zaten milli mücadeleyi yapmamız mümkün olmaz.' O sırada Kozan işgalinden kaçan Halil Topaloğlu ile 3 kişilik heyet kongreden sonra Sivas’a gidiyor. Onlar da orada Atatürk’e Ermeni zulmünü anlatıyor. Atatürk de Develi’yi kontrol etmek üzere Kılıç Ali beyi görevlendiriyor. Kılıç Ali Bey bir toplantı tertip ediyor. Kılıç Ali Bey, ‘Anadolu’da milli mücadeleyi başlattık, her tarafta Anadolu Rumeli Müdafaa’yı bütün Türkiye'de kurduk’ diyor” şeklinde konuştu.

‘YAPILAN MÜCADELE DİLLERE DESTAN’

Kuvayı milliyeyi teşkilatlandıracak, halkı harekete geçirecek işgal altında olan yerleri köy köy, kasaba kasaba kurtarmak üzere Tufan Bey görevlendirildiğini ifade eden Tarihçi Yazar Çayırdağ, “Ali Fuat Paşa tedbir almak için Sivas’tan çıkan heyeti temsiliyenin yolunu güvenli hale getirmek üzere Kayseri’ye geliyor. Doğuya Osman Bey ve Tufan Bey bakacak, batısına da Tekelioğlu Sinan Bey bakacak deniliyor. Osman bey Kozan’dan Kadimli’ye kadar bölgeyi ele geçirerek Ermenileri püskürtüyorlar. Sinan Beyin de Tarsus’a, Niğde’nin altına, Adana sınırlarına kadar yaptığı mücadele dillere destan oluyor. Bu mücadele iki taraftan sürdürülüyor. Adana sınırına yaklaşınca bu mücadeleyle düşman çekiliyor. Bununla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk defa diplomatik olarak resmen kendisini tanıtıyor” diye konuştu.

'TÜRKİYE'DE İLK DEFA HUTBE TÜRKÇE OLARAK DEVELİ'DE OKUNUYOR'

Hutbenin Türkçe olarak ilk defa Develi'de okutulmaya başlandığını söyleyen Tarihçi Yazar Çayırdağ, "Cam-i Kebir'de bir cuma günü Osman Coşkun'un tavsiyesiyle Hazım Ulusoy'a hutbeyi Türkçe okuması söyleniyor. Bundan önce Osmanlı devletinde camide hutbeler arapça okunurdu. Kimse de bir şey anlamıyordu. Ancak müzikten anlıyanlar 'ya hoca ne güzel bugün hüzzamdan başladı rasta geçti. Rasttan başladı hicaza geçti' diyorlardı. Bu durumdan sonra Türkiye'de ilk defa camide hutbe bu hoca vesilesiyle Türkçe okutuldu. Ve halkta bunu çok sevdi. Tepki göstermedi. Sonrasında Cumhuriyet döneminde de camilerimizde hutbe Türkçe okutulmaya başlıyor" dedi.

Bakmadan Geçme