Medya intiharı tetikliyor
Psikolojik Danışman, Çocuk ve Aile Terapisti Gönül Nart, intihar haberlerinin ruhsal açıdan zayıf kişileri etkilediğini, basına yansıyan intihar vakalarının tetikleyici ve özendirici olduğunu kaydetti. Görsel ve yazılı basında intihar haberlerine sıklıkla yer verilmemesi gerektiğini bildiren Nart, intihara meyilli kişilerin ise bazı ipuçları verdiğini, bu ipuçlarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Son dönemlerde Kayseri'de artan intihar olaylarını değerlendiren Uzman Psikolog ve Sosyolog Efser Selamet Çelik ise intihara meyilli kişilerin öncelikle uzman bir psikologdan yardım alması ve ilgi alanlarını arttırarak dikkatinin başka yöne çekilmesi gerektiğini vurguladı.
Öncelikle intiharla cinnet durumunun ayırt edilmesi gerektiğini belirten Psikolojik Danışman, Çocuk ve Aile Terapisti Gönül Nart, “Cinnette; bir anlık bir akıl tutulması gibi vücut kimyasallarının değiştiği bir öfke patlaması var ama intihar, biraz daha planlanmış ve daha önceden karar verilmiş bir durum… İkisi arasındaki temel ayrımı buradan yapabiliriz. İntiharda bir kişinin ölümü söz konusu ama cinnette bazen bir cani bütün bir aileyi, sokağı, tüm okulu öldürebilir. Bu anlamda cinnet, öfke patlamasının sonucu gibi görülebilir” şeklinde konuştu.
“Kişi intihar öncesi ipuçları verebilir”
“Yüzeysel yardım faydalı olmaz”
“Ümitsizlik intihara sevk ediyor”
“İntiharların tamamında cinnet yoktur”
“Erkeklerin intihar oranı kadınlara göre fazla”
“Kötü örnek, örnek değildir”
“Kişinin ilgi alanı artırılmalı”
“İntihar yaşının düşme sebebi ana akım medya”
Kişinin intihar etmeden önce bazı ipuçları verdiğini belirten Nart, “bir kişinin intihara meyilli olduğunu yakın çevresi fark edebilir. Çünkü intihardan önce yavaş yavaş yaşam felsefesinde değişiklikler ve içe dönmeler başlar. ‘Artık hayatın anlamı yok’ ‘hiçbir şeyin değeri yok’ gibi ipucu cümleler, düşünceler ve fikirleri daha çok zikreder. Daha melankolik ve depresif hal alır. Kendi iç dünyasına aşırı dönme ya da daha taşkın, daha vedalaşma emareleri gösterebilir. Tabi bu çok yakınlarının gözlemleyebileceği bir değişim olur. Bu tür söylemlerden ve davranış değişikliklerden anlaşılabilir. Aile içinde bu gözlemlenebilir ya da bir uzmana giderek depresyon halindeyken konuşturulduğu zaman anlaşılır.” ifadelerini kullandı.
İntihara meyilli olan kişiler üzerinde yüzeysel bir yardımın faydalı olmayacağını belirten Gönül Nart, “O kişinin intihara sebep olan duygu durumu, yani onun çözümsüz gördüğü sorun ne? Öncelikle bunu bilmek lazım. Zaten çözümün bitiğini düşündüğü için ölümü bir çözüm hatta görkemli bir final gibi görüyor. Biz buna psikodinamik süreç diyoruz. Özellikle iç dünyasında intihara yüklediği anlam bir final, bir görkemli veda ona doğru hazırlandığı için kendi düşüncelerini ortaya çıkarılabilir. Yoksa bizim toplumumuzda olduğu gibi bir derdini anlattığında ‘olur böyle takma kafana’ gibi yüzeysel bir yardımın faydası olmaz. Onu gerçekten anladığınızı, yalnız olmadığını, değerli olduğunu ve her şeyin çözülebileceğini yakınları olarak sunmanız gerekir. Tabii bu kolay bir süreç değil. Bazen intihar vakaları çok önceden verilmiş kararlar olabilir. Kişi intihar sonrasında neler olacağını da düşünür. Bu yüzden bazen kalanları cezalandırmak için yapılabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Medyanın etkisi çok fazla”
Eskiden intihar denildiği zaman daha kısıtlı yöntemlerin akıllara geldiğini ama şu anda çok farklı yöntemlerin sosyal medya ve televizyonlardan rahatlıkla öğrenildiğini kaydeden Nart, “özellikle dizilerde daha gerçekçi görünmesi için detaylandırılmış görüntüler oluyor ve bunlar bazen model teşkil edebiliyor. Aklında olan bir şeyi somutlaştırabiliyor. Bu anlamda medyanın etkisi çok fazla... Özellikle tecavüz, iflas, aşırı borç gibi durumlarda ölümü çözüm olarak görüyor. Kaçış kurtuluş ve son… Böyle bir düşünce yapısı var. Tabiri caizse şovunu geride kalanları incitmek için hazırlıyor. Tabi burada intihar eden kişilerin psikolojik özellikleri de önemli; çünkü intihara daha yatkın kişilikler var. “ dedi.
İntiharın en büyük sebebinin ümitsizlik olduğunu belirten Uzman Psikolog ve Sosyolog Efser Selamet Çelik ise “İntiharı, kişinin depresif durum düzeyinin artması tetikliyor. Aslında intihar kişilerin ümitsizliğe kapılmasıdır. ‘Benim artık yaşama gayem kalmadı.’, ‘Benim artık yaşamama gerek kalmadı’ gibi ümitsizliklerin oluşması kişiyi tetikleyen, intihara sevk eden bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik sebepler sadece buz dağının görünen kısmı olur. Ekonomik sebeplerden sıkıntı yaşayan insanlar her zaman vardı ve olacak. Fakat bunları dert eden ve baskı noktasına taşıyan nedenlerden dolayı intihar eden vakaların alt yapısına baktığımız zaman bunları görüyoruz.” açıklamasını yaptı.
Son zamanlara evlilik sorunları ve aile içi çatışmadan dolayı intihar vakalarının arttığını vurgulayan Efser Selamet Çelik, “intihar olaylarına dönem dönem baktığımız zaman ailevi problemlerden dolayı bu durumu hazmedemeyip ailesinin birçok bireyini öldürme teşebbüsünde bulunuyor. En son da kendisine öldürme teşebbüsüyle birlikte de intihar oluyor. Bir katliam yapıp ondan sonra intihar etmiyorsa o anda artık bir cinnet hali söz konusudur diyebiliriz. İntiharların tamamında cinnet yoktur. Birçoğu programlanmıştır ve yine bakıldığında karıncaya dahi zarar veremeyecek birçok birey o anda öfkeden dolayı cinnet halinde olduğundan, yani beyin fonksiyonlarını kaybettiğinden dolayı kişi yok etme eylemine girişiyor.” dedi.
Kadınlar ve erkeklerin denk oranda depresif belirtiler gösterdiğini söyleyen Çelik, erkeklerde ölümle sonuçlanan intihar olaylarının daha çok görüldüğünü belirterek, “erkeklerin intihar etme oranı, yani ‘başarılı intihar’ dediğimiz ölümle sonuçlanan intihar olaylarının kadınlara göre çok çok fazla olduğunu görürüz. Kadınlar intihar girişiminde erkeklere oranla daha fazla bulunuyorlar ama ölümle sonuçlanan intihar oranı kadınlarda daha düşük durumda. Bunu sebebi ise kadınlar eşlerinin dikkatini çekebilmek için, çevresindeki insanlar tarafından önemsenmek için böyle bir girişimde bulunabiliyorlar ama erkekler intihar etme yüzde 90 diyeceğimiz bir oranla hakikaten artık bıkmışlığın, yorgunluğun verdiği bir kararın akıbeti olarak görülüyor. “ şeklinde konuştu.
Sosyal medya üzerinden intiharını canlı olarak yayınlayan kişilerin kötü örnekler olduğunu belirten Çelik, “kendilerince niyetleri halis ama bu şekilde sosyal medyada intihar olaylarının yansıtılması çok yanlış. Kötü örnekten örnek olmaz. İntihar neticede sonuç olarak düşünülemez. İnsanı ölümden ecel korur. Yani bir insanın eceli gelmediyse intihar etse de ölmez. Ama Allah muhafaza bir insanın eceli intihar sonrasında gelecekse bir şey yapamayız. Ama şunu söyleyebiliriz: Bilinçlenmek gerekiyor. İktisadi koşullar ne olursa olsun. Türkiye’de aldatma olayları da çok fazla ve erkekler ‘eşim beni nasıl aldatır?’ diye intihar edebiliyor. Ölüm kararını Allah’tan başka kimsenin veremeyeceğini öğretmek gerekir. “ dedi.
İntihar eyleminde bulunmuş ama başarılı olamamış kişinin bu eylemi tekrar deneyebileceğini vurgulayan Çelik, “ Bu kişilere psikolojik destek verilmesi iyi olur. Ailesinin bilinçlendirilmesi gerekir. Kadın vakalarında ben aileye daha fazla önem veriyorum. Çünkü dikkat çekme noktası bayanlarda daha fazla olduğu için ‘ailemin dikkatini çekeyim ki benimle daha fazla ilgilensinler’ düşüncesi olabiliyor. Erkek vakalarda intihar edip geri dönen çok az olduğu için onların kurtulması bile ‘çok şükür’ dedirtiyor. Böyle durumlarda kişinin ilgi alanlarını artırmaya çalışıyoruz. Bu dünyada ki meşgalelerini ne kadar artırsanız boş işlerle -intiharda boş bir eylemdir- uğraşmaması gerektiğini anlamış olur. Bu dünyaya neden geldiğinin farkına varmasını sağlamış oluruz. “ifadelerini kullandı.
İntihar etme yaşının son zamanlarda oldukça düştüğünü söyleyen Çelik, intiharın birinci sebebinin ana akım medya olduğunu belirterek, “küçük yaşta intihara girişen kişilere en büyük, en kötü örnek; televizyon, radyo, internet oluyor. Medya intihar haberlerini çok ayrıntılı bir şekilde aktarıyor. Bir kız intihar ediyor, fotoğrafı afiş haline getiriliyor. ‘şehit’ deniliyor. Birisi ölme noktasında uyuşturucu alıyor. Bu haber günlerce kamuoyunu meşgul ediyor. Maalesef gençlerimize rol model oluyor. Kişi sosyopatlık vakalarında birçok farklı sorun çıkarabiliyor. Cinnet getirip birçok kişiyi katlettikten sonra kendi de intihar eden kişilerde sosyopatlığı görebiliriz. Bu tür vakaların tespit edilip halk içinde uyumlu hale getirilmesi gerekiyor. ” dedi.
Haber: Tuba Köksal
Bakmadan Geçme




