Medya çalışanlarına 'Osmanlı modeli' önerisi

Özel Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, Osmanlı'da kasapların merhamet duygusunu yitirmemesi için yapılan uygulamanın günümüzde medya mensupları için de uygulanmasını önerdi.

 Karayağız, Osmanlı döneminde et kesen ve parçalayan kasapların, merhamet duygularını yitirmemeleri için belirli aralıklarla çiçeklerle uğraşabilecekleri daha kibar olan bahçıvanlık mesleğine yönlendirildiğini belirtti. Özel Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı ve Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, sürekli olumsuz habere giden medya mensupları için de benzer modellerin uygulanabileceğini söyledi. Karayağız, Osmanlı dönemi uzun süre kasaplık yapan insanların belli aralıklarla bahçıvanların yanına çırak olarak gönderildiğini belirterek "Böylece daha kibar bir işle uğraştırılarak ruh sağlıklarının etkilenmesinin önüne geçilirdi. Sürekli aynı tedirginlikte ve aynı yoğunlukta çalışan habercilerin de kısa süreli farklı birimlerde görevlendirilmesi rahatlatıcı olur” dedi.


“Gazeteciler için kötü olaylar hikayeye dönüşüyor”
Karayağız, sürekli olumsuz olayların haberini yapan medya mensuplarının psikolojilerini değerlendirdi. Bir süre sonra gazetecilerin empati yeteneğini yitirdiğini ve hissizleştiğini ifade eden Şaban Karayağız, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Sürekli kötü haberler gördükçe, bir süre sonra gerçek hayatla kameranın arkasından görülen hayat birbirine dönüşüyor ve kişi için kötü olaylar hikayeye dönüşüyor. Kötü olaylar bu kişi için artık hayatın normali haline gelmiş oluyor. Kişi böylece empati yeteneğini kaybediyor. Bu, aslında o kişinin ruh sağlığını normalize etme çabasından kaynaklanır. Çünkü o kötü olayı sürekli yaşasa ve etkisini düşünerek sürdürse ruh sağlığı bunu kaldırmaz. Aslında kısmen de kendisini olayın kötü etkisinden kurtarması için bir normalleştirme süreci.”

Gazeteciler bardağın boş tarafına odaklı yaşıyor
Sürekli olumsuz haber yapmanın bir diğer etkisinin de, karamsarlık olduğunu belirten Şaban Karayağız, ilerleyen durumlarda karamsarlığın kaygı bozukluğuna yol açtığını kaydetti. Kaygı bozukluğunun belirtilerini sürekli irkilme, tedirginlik ve sürekli alarmda olma şeklinde sıralayan Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaygı bozukluğu, gün içerisinde normal bir olayla ilgili hafif kaygı duymamız konsantrasyonumuzu biraz daha artırır. Kaygının oluşturduğu bir alarm sistemi vardır ve kişiyi alarm durumuna geçirir. Bir iş yapmamız gerektiğinde bu mekanizmanın ortaya çıkması ve kaygının oluşması doğal ama kaygı ile birlikte, çarpıntı, terleme, sıkıntı basması, titreme gibi fiziksel sonuçların ortaya çıkması artık kaygıyı bir bozukluk haline getirir ve kişi günlük işlerini yapamaz hale gelir. Bütün bunların görülmesi durumunda birey mutlaka bir uzmana başvurmalıdır.” 

"Mesai saatinden sonra şarteli kapatın" 
Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, hissizleşme, empati yeteneğinin kaybı ya da karamsarlık yaşayan medya mensuplarına şu önerilerde bulundu:
“Eğer iş değişikliği yapamıyorsa ya da kısa süreli başka türde haberlere gidemiyorsa, işten çıktıktan sonra muhabir işle alakalı konuları düşünmemeli, haber takibini bırakmalı. Ailesi ile vakit geçirmeli, zihnini rahatlatıp, boşaltması, sevgi bağı kurabileceği insanlarla bir arada olması, hayatın bu kısmını diğer insanlar gibi normal bir şekilde yaşamaya çalışması gerekir.”

İHA

Bakmadan Geçme