• Haberler
  • Köyden Kbe'ye Hac Yolculuğum'

Köyden Kbe'ye Hac Yolculuğum'

Hac ibadeti ve seyahati konusunda yayın dünyasında birçok eser var. Hepsinin ana konusu aynı olmakla birlikte, amacında, tarzında ve muhtevasında farklılıklar var. İşte yeni ve özgün bir eser var: Köyden Kabe'ye Hac Yolculuğum' isimli eser. Kitabın içeriği ve işlenişi kadar, yazarın kimliği ve kişiliği de ilgi çekici. Yazarımız Cafer DALMAZ'la sizin için kitap üzerine konuştuk.

“Hakka aşkı olmayanın, aşka hakkı olur mu?”

Hac ibadeti ve seyahati konusunda yayın dünyasında birçok eser var. Hepsinin ana konusu aynı olmakla birlikte, amacında, tarzında ve muhtevasında farklılıklar var. İşte yeni ve özgün bir eser var: Köyden Kabe’ye Hac Yolculuğum” isimli eser. Kitabın içeriği ve işlenişi kadar, yazarın kimliği ve kişiliği de ilgi çekici.

Yazarımız Cafer DALMAZ’la sizin için  kitap üzerine konuştuk.

Cafer Bey öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz?

1970 Talas doğumluyum. Serbest meslekle uğraşmaktayım. Evliyim ve üç çocuk babasıyım. Talas Süleymanlı mahallesinde ikamet etmekteyim. Okumayı, araştırmayı, tanışmayı ve seyahat etmeyi seven biriyim. Özellikle din, tarih ve coğrafyayla ilgili okuma ve araştırmayı çok seviyorum.

Niçin Hacca gitmeyi düşündünüz?

 Bunun bir aşk olduğunu düşünüyorum. Hakka aşkı olmayanın, aşka hakkı olur mu? Her müslümanda bu aşkın olduğuna inanıyorum. Zaten her şey düşünce de başlıyor, düşünce de bitiyor. Dualarınızda istiyorsunuz. Bilgi ve imkan olarak hazırlanıyorsunuz. Rabbimde nasip ediyor.

Karayoluyla gittiğinizi söylemiştiniz, neler yaşadınız. Yolculukla ilgili neler söylersiniz.

Biraz önce belirttiğim gibi bu arzu sizi imkan aramaya sevk ediyor. İlahi emirde olduğu gibi Hacc’a yol bulabilen, yoluna güç yetiren ibaresi. Hacdaki kota ayrı bir engel. Keşke olmasa. Bu yüzden karayoluyla gittim. Karayoluyla imkan bulduk. Seyahati sevdiğim için zorlanmadım. Ayrıca değişik coğrafyalardan, ülkelerden, iklimlerden geçiyorsunuz. Zaman olarak uzun sürse de güzel yönleri de oluyor. Ben gittiğimde Türkiye’de kıştı, aralık ayında gitmiştim. Arabistan yazdı. Bir nevi zaman tünelinden geçiyorsunuz.

Piyasada hac ile, umre ile ilgili birçok kitap var. Niçin bu kitabı yazma ihtiyacı duydunuz.

Kitap yazma durumum, dediğim gibi okumayı-yazmayı seven biriyim. Yolculuğumda not tutuyordum. Bu yolculuğum bana göre hayatımın en güzel yolu ve yolculuğu idi. Dönüşteki ayrılık hasretinde hissiyatımın ve hatıralarımın kalıcı olmasını istemem kitabın doğumuna sebep oldu. Kitaplardaki kitaplar ilmihal düzeyinde, ya da haccın hikmeti-mahiyeti çerçevesinde. Ha belki son zamanlarda hatırat - seyahat tarzı da yaygınlaştı. Ama benim zor koşullarım, yolculuğumun ve yaşadıklarımın renkli olması kitabı farklı kılıyor.

Kitabın hikayesini anlatır mısınız.

Daha önce roman tarzında kitap yazmayı düşünüyordum ama malumunuz iletişim ve internet imkanları maalesef kitap okuma alışkanlığımızı olumsuz etkiledi. Tabii ki bunu söylerken internet, teknoloji karşıtı değilim. İnsanın bilgiye ulaşmasında hem ekonomik,  hem pratik.  Ama kalıcılığı yok, bilgi uçuyor ya da size ait değil. Sanki gör geç misali.

Köylülerinizden ve okurlarınızdan nasıl tepkiler aldınız.

Beni yakından tanıyanlar senden de bu beklenirdi. Bu bir başlangıç olsun devamı gelsin diyenler olduğu gibi. Bunu sen mi yazdın. Bu da nerden çıktı, diyenlerde oldu. Ama hepsini olumlu değerlendirdim. Tepkilere, eleştirilere açık biriyim. Yazar dendiğinde, kaf dağının ardında yaşayan biri olmayıp içimizden biri olduğunu anlamış oldular.

Hac seyahati ile ilgili, kitapla ilgili hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu?

Hac’la ilgili unutamadığım vuslatın ilk anı, Kabe’yi o kutsal mekanları görmeni heyecanı. O aşk. O haleti ruhiye. Sanki Yakub’un Yusuf’a kavuşması. Hani derler ya anlatılmaz yaşanır, öyle bir hal.

Kitapla ilgili unutamadığım bir şey ilkokul öğretmenim şimdiki talebelerine bu yazarda sizler gibi benim öğrencimdi diyerek benimle gurur duyması, mutlu olmuş olması.

Okuyucularımız merak edebilir, hac ve umre. Hangisi kolay ya da nasıl değerlendir siniz?

Zengin fakir, mutlaka bir umre öneririm. Zengin ise önce umre , süreci öğrenmeleri ve ibadet mekanlarını önceden görmeleri açısından. Fakir ise yani hac üzerine farz değil ise mağduriyet yaşmaması, mali sıkıntıya girmemesi için umre öneririm. Hacc yoğunluk sebebiyle kura olduğu için umre de böyle bir durum sözkonusu değil. Ayrıca mali açıdan da umre daha ekonomik. Bu yüzden kura bekleyen ya da hacca imkanı olmayan kardeşlerimizin umre borçlanarak yada mağduriyetler içinde umre yapmaları fıkhen de uygun değil. Sabredip, dua etmelerini tavsiye ederim. Bazen vuslat aşkı bitirebilir.

Hacc’a, umreye gideceklere tavsiyeleriniz nelerdir?

İnsanların bir kursiyer gibi hac menaskini öğrenmesi gerekir. Manevi bir açlıkla gitmeleri gerekir. Yani bilgili ve bilinçli gitmeleri gerekir. Orada saati değil, anı değerlendirmeleri gerekir. Biraz reklam olacak ama zaten kitabımın tam ismi, “Köyden Kabe’ye Hac Yolculuğum-Anılarım, Tavsiyelerim”. Yani kitapta fazlasıyla bu sorunun cevabını bulacaksınız.

Söyleşi:
Mustafa BALABAN

 

Yorumlar 4
sezgin ctky 12 Eylül 2014 00:39

Cok guzel olmus tebrik ederim

ali rıza singil 31 Ağustos 2014 15:24

Çok anlamlı bir söyleşi olmuş hocam . Sizi her zaman takip ediyorum :D

bilgin cky 29 Ağustos 2014 23:59

Harika...cok anlamli vede cok etkileyici

mehmet ali cetinkaya 29 Ağustos 2014 23:58

Kardesim, kadim dostum Cafer beye selam olsun. Buradan sunu soylemek isterim # ask nelere kadir# degil mi?

Bakmadan Geçme