KÖŞEBAŞI

En son “ölüm” gelir, yine de “erken” denir
 

Kurban Bayramında memleketim Silifke Taşucu’nun mezarlığında çektiğim bu fotoğraf bana Mevlana İdris’in mısralarını hatırlattı. Mezartaşında genç vefat eden birisinin ağzıyla  “çok erken geldim buraya…” yazılmıştı. Oysa İdris’e göre "en son ölüm gelir, yine de erken denilirdi."
 Son zamanlarda "zamansız ölüm, erken ölüm" gibi boyumuzu aşan laflar etmek moda oldu. Oysa inancımıza göre her ölüm tam da zamanında ve en son gelir. Genç yaşta ölenlere Yunus gibi "bu dünyada bir nesneye/yanar içim, göynür özüm/yiğit iken ölenlere/göğ ekini biçmiş gibi" diye mısralar düzüp/üzülüp ağlarız ama bunu bir isyan vesilesi yapmayız/yapamayız. "Kahrın da hoş/lütfun da hoş" der ve Rabbimizden geleni tevekkülle karşılarız.
Ahiret yurdu olan asli vatanımıza yani "oraya çok erken gidilmediğini" zira ölümün en son geldiğini Mevlana İdris bakın ne de güzel anlatmış;
 
sis oldu şarkılar
bu kağıttan gemiyi bırakıyorum
bu kağıttan denize
bakıyorum bakıyorum da bitmiyor
ne çok çizik atmışız yüreğimize
dünya ne ki dünya ne ki
beyaz olan her şey biraz mavi
istesen de istemesen de
bakarsın bir el tutmuş elini
bilemez kimse
Allah dilediği gibi serper çiçeklerini
ve çakar çivilerini dilediği gibi
bir can olup öylece kaldığımız an
bir müzik olup sustuğumuz sesinle söyle bana
bir çocuğun elleri bırakılır mı hiç bırakılır mı
sana bakıyorum
çevirme yüzünü ben yabancı değilim
seninle bakıyorum bu büyük boşluğa
sana bakıyorum şarkılara bakıyorum
sis oldu şarkılar elini arıyorum
kalbim dünyanın ilk aşığının kalbi gibi
ve ruhum paramparça
sis oldu şarkılar elini arıyorum
bilemez kimse beyaz olan her şey
bazen bir cümleyi bitiremiyorum 
en son ölüm gelir
yine de erken deriz
derinlikler için bir yol vardı
bilmiyorum her şey bitti mi
bu kağıttan gemiyi bırakıyorum
bu kağıttan denize
sevgilim sevgilim
böyle yalnız mı gidecektin
cennetteki evimize
(Mevlana İdris Zengin)
 
İNATÇI SEMİZOTU 
Bu fotoğraf Silifke’nin Çatak köyünde Kurban Bayramının ilk günü çekildi. Bir köy evinin duvarında görüntülediğimiz “inatçı semizotu” duvarda bile yaşamanın bir yolunu bulmuş ve fotoğrafı çekilerek bu haberde yer almaya hak kazanmıştı. Ondaki bu hayata tutunma azmi birçok ümitsiz insanımıza da örnek olmalıydı.

ÖDÜLLÜK GAZETE
Bazen aile olmak için kan bağınızın olmasına gerek yoktur. Samimiyet bu bağ için yeterlidir. Son 2 yılda yeniden şekillenen Kayseri Gündem ekibi tam da bu duruma örnek teşekkül ediyor. Haliyle yaptığımız çalışmalar okuyucularımızdan, meslektaşlarımızdan ve çeşitli organizasyonlardan teveccüh görüyor. Daha önce haber ve fotoğraf dalında aldığımız ödüllere bir yenisini de Mersin Erdemli’de ‘3. Kızkalesi Medya Günleri’nde dahil ettik. Gazetemiz grafik tasarımcısı Ufuk Çamdal’ın yarışmaya gönderdiği çalışma ‘yılın en iyi tasarım ödülü’nü almaya hak kazandı. Biz de bu ödülü pazar kahvaltısı ile taçlandırdık. 


Tez teşekkür
Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde okuyan kızına sözlü tacizde bulunulduğu gerekçesiyle twitter hesabından tepki gösteren gazeteci-yazar Ahmet Tezcan’ı ‘Bir babanın haklı isyanı’ şeklinde haberleştirmiştik. Durumu kamuoyuna bildirmemizin ardından yetkililer harekete geçmiş ve konu hakkında soruşturma başlatmıştı. Tezcan, Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Yörük de dahil olmak üzere konuya hassasiyetleri dolayısıyla Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, İl Emniyet Müdürü İbrahim Kulular ve gazeteci Yasemin Akın’a twitter hesabından teşekkür etti.


GÜNÜN ÇİZGİSİ

Bakmadan Geçme