Köse, diaspora politikalarını anlattı
Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yardımcısı Mehmet Köse Kayseri Uluslararası Öğrenciler Akademisi'nde 'Diaspora Politikaları'nı anlattı.
Akademinin 2. oturumunda Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yardımcısı Mehmet Köse "Diaspora Politikaları" konusunu anlattı. Köse konuşmasına başlamadan önce öğrencilerden "Diaspora" kelimesi hakkındaki düşüncelerini aldı. Bu kelime ile ilgili kafalarında ne gibi bir anlamın oluştuğunu sordu. Köse şunları kaydetti:
"Kısaca hepimizin kafasında farklı bir diaspora anlamı var. Genel olarak bu kavramın ilk kullanılışı 1800'li yıllarda Yahudi diasporasını tanımlamak için kullanıldı. Yahudi diasporasından kasıt M.Ö. 500 yıllarda yaşadıkları yerlerden sürülmeleri yani sürgün olumsuz bir imge üzerine kurulu bir tanımlama. Üç bin yıllık bir geçmişi var. Daha sonraki dönemlerde ise değişik kullanılıyor. Afrika'dan göç ettirilen, kaçırılan insanlar için de bu kavram kullanılmıştır. Bir dönem Ermeni tehciri ile göç eden Ermeniler için de kullanıldı. Bir süre sonra bütün göçleri tanımlar nitelikte açıklanmıştır. Bir arkadaşımız Almanya'daki Türk toplumundan bahsetti. Türklerin Avrupa'ya gidişi 1960'lı yıllardır. Şu anda bu nüfus 6 milyon civarındadır. Bu yıllarda başlayan bir göç hareketidir. Artık çeşitli nedenlerle, ekonomik, siyasi ve diğer nedenlerle göç eden insanlara diaspora kavramı kullanılmaya başlamıştır. Her ülke, her toplum kendine göre bir diaspora politikası belirlemiştir. Her ülke, kendi siyasi öncelikleri ve dış politika önceliklerine göre belirlemiştir. Bu ulus devletlerle birlikte ortaya çıkmıştır. 1980'le beraber ülkeler dış ülkelerdeki vatandaşlarını merkeze alan kurumlar oluşturuyorlar. Bunlar daha sonra farklı kitleleri kapsayacak şekilde geliştiriliyor. Her ülkenin kendine göre diaspora ile ilgili kurumlar ve politikalar geliştirmiştir."
Köse, daha sonra öğrencilerden ülkelerinde diaspora politikalarını yürüten kurumların olup olmadığını sorarak bu kurumlarla ilgili bilgiler aldı. Bu kurumlarla ilgili kendi bilgilerini öğrencilerle paylaştı. Diaspora kavramının tanımı üzerinde duran Köse şunları kaydetti:
"Birçok ülke kendi diasporasını vatandaş merkezli tanımlıyor. Mesela Filistin vatandaş merkezli, Türkiye kısmen, son yıllarda Meksika ve buna benzer ülkeler vatandaş merkezli tanımlıyorlar. Son yıllarda bu tavır artıyor. Genel çerçeve ortaya koyduğumuzda Ermenistan'ın diaspora bakanlığı vardır. 100-150 yıllık bir geleneği vardır. İsrail diasporası ile önemlidir. Diasporanın kurduğu bir devlettir İsrail. Diasporanın bir devlete ihtiyacı vardır. İsrail ile ontolojik bir ilişkisi vardır. Fransa diasporasını daha çok dil merkezli tanımlar. Fransızca konuşan ülkeler üzerinden bir tanım geliştirmiştir. İngiltere'nin ise kültürel, siyasi ve ekonomik işbirliği yaptığı ülkelerle arasındaki ilişkilerle tanımlıyor. ABD'de kültürel olarak tanımlıyor. ABD yaşam tarzına uygun olan toplumları diaspora olarak görüyor. Bazı akademisyenler şehirlerin diasporasından bahsederler. Bazıları öğrenci hareketliliğini de diaspora olarak kabul ederler. Kavram çok genişlemiştir ve bir bağ esasına dayanmıştır. Türkiye ise diasporayı bir bağ olarak görmektedir. Tarihi bağımız olan birçok toplulukla kültürel yakınlığımız var. Bunlarla ilişkilerimizi genişletmeye, kültürel diplomasi enstrümanlarını aktif olarak geliştirmeyi diaspora politikaları çerçevesinde önceliyoruz." diye konuştu.
Diaspora anavatan ilişkileri konusuna değinen Köse, çeşitli ülkelerin diasporalarının anavatanları ile olan ilişkilerine ve bu konudaki politikalarına da değinerek, diaspora politikalarının stratejik önceliklerine göre değiştiğini anlattı. Özellikle Türkiye'nin diaspora vatandaşları ile olan ilişkileri üzerinde durdu. Kazak diasporası, Hint diasporası ve İrlanda diasporasının dünyada şu anda önde gelen diasporalar arasına girdiğini ve Hint diasporasının ABD'deki silikon vadisinde 850'den fazla şirketle temsil edildiğinin altını çizdi. Türk diasporası olan Avrupa'daki işçilerin durumu ve Türkiye'nin bu diasporaya göre nasıl politikalarını belirlediğini anlattı. Türk toplumunun Avrupa'da geçirdiği evrelerden ve tarihi olarak nelerin geliştiğini, nelerin yaşandığını toplumsal gelişmelerin nasıl gerçekleştiğini ve bu insanların kimliklerini ve kendilerini nasıl tanımladıkları üzerinde durdu. Bu ülkelerdeki haklarını elde etme gayretlerini ve çabalarını anlattı. Farklı kimlikleri ve kişilikleri ile Avrupa'da kalıp kalamayacakları ve şu anda da öne çıkan güvenlik ihtiyaçları üzerinde durarak önceleri işçi hakları ve tasarruflar konusunda yoğunlaşan taleplerin günümüzde farklılaştığını ele aldı.
İhtiyaçların talepleri öne çıkardığını ve ihtiyaçları yönlendirdiğinin altını çizdi. Yıllar içinde Türkiye ekonomisinde işçi dövizlerinin oynadığı rolü ve giderek gelişmesinin altında yatan sebepler üzerinde durdu. Avrupa'daki Türk Diasporasının bu şekilde Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. Daha sonra eğitim ve dini konularda ihtiyaçların ortaya çıkması ile bu tür faaliyetlerin geliştiğini ifade etti. Köse 2000 yıllarda ise, 3. neslin kimliğini muhafaza edip edememe ve dönüşüme uğrayıp uğramama konusundaki sorun yaşadığını belirtti. İkinci ve üçüncü neslin ailelerin evlerinde ana dillerini konuşmamaya başlaması sonucunda ana dili olarak Türkçenin ikinci plana itildiğini ve bu sefer de ana dilin öğrenilmesi sorununun bu dönemin en önemli meselesi haline geldiğinin altını çizdi. Köse şunları kaydetti:
"Ana dilin ikinci plana itilmesi birçok diasporanın bu dönemin sorunu ve temel riskidir. Ana dil öğrenme gündeme gelmeye başlıyor. Türkiye'de bu anlamda kurumsal yapılarını 2000'li yıllarda gözden geçiriyor. Burada yeni atılım olarak merkezi diasporanın bütün meselelerinde çalışma yapan, strateji belirleyen, ilgili kurumlarla koordineli çalışma yürüten Başbakanlığa bağlı Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kuruluyor. Başta yurt dışı Türklere ve vatandaşlara yöneliktir. İkincisi de tarihi ve kültürel bağımızın olduğu toplumlarla ilişkilerin geliştirilmesi ve üçüncüsü de devlet imkanları ile Türkiye Bursları programını yürütmektir. Türkiye'nin diaspora politikası ana hatları ile bu şekilde tanımayabiliriz" dedi.
Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının yürüttüğü faaliyetlerle ilgili bilgiler verdi. Köse konuşmasında şunları kaydetti:
"Kurumumuzun görevini üç ana başlıkta toplayabiliriz. Birincisi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kimliğini ve kültürünü muhafaza etmeye yönelik çalışmalardır. Kültür mutlaka bulundukları ülkelerden etkilenecektir. Kültürün muhafaza edilmesi çok da kolay değildir. Bulundukları ülkelerdeki statülerini geliştirmek buna yönelik çalışmalardır. Ekonomik ve sosyal meselelerde karşılaştıkları sorunları gidermeye çalışmaktır. Siyasal ve sosyal statülerini geliştirmek. Birinci nesil ikinci nesil anavatanlarını anarlar. Ama üçüncü nesil atalarının vatanı olarak görür ve anavatan olarak görmek konusunda tereddütleri vardır. Kendi ülkeleri olarak görmek değil atalarının yaşadığı bir ülke olarak görürler. Kendi vatanı olarak çok görmeyebiliyorlar. Bir Alman gibi Türkiye'ye tatil yapmaya geliyor. Akrabalarını ziyaret etmeye değil. Kendi ülkesi olarak kalmasını sağlamak kolay şeyler değildir. Gündelik ihtiyaçlar ve öncelikler, kültürel önceliklerin önüne geçebiliyor. Bu anlamda diaspora önceliklerinin kurumsallaşması büyük önem taşıyor. Diasporanın kurumsallaşmasını üç dört özellikle tanımlayabiliriz. Birincisi örgütlü olmak, ikincisi aralarında ilişki kurmak, ortak refleks geliştirebilmek. Ortak teze sahip olabilmeleri gerekir. Bu ortak tez kolay sağlanabilecek bir şey değildir. Bu anlamda anavatanların kapsayıcı ve kuşatıcı olması gerekiyor. Farklı etnik ve kültürel, siyasi tercihleri olan vatandaşları aynı hedefe ve asgari müştereklerde birleştirmesi gerekiyor."
Köse, diaspora kavramının çok geniş ve kapsamlı bir mesele olduğunun altını çizerek, öğrencilerin sorularıyla programa devam etti. Öğrencilerin ülkeleri ve diaspora politikalarının esasi ile ilgili sorularını yanıtladı. Çeşitli ülkelerin öncelikli olarak diaspora politikalarının altında yatan sebepleri kısaca anlatarak dış politikanın diaspora politikalarını nasıl etkilediğini ve bu konuda belirleyici olan yönlerin neler olabileceğini anlattı. Öğrencilerin özellikle Ermeni diasporasının güçlü olmasının sebebinin ne olduğu konusundaki sorularına karşı birkaç maddenin önemli olduğunu ve bunların dikkate alınması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Batı ülkelerinin duygusal yakınlıklarının bu konuda önemi var ve bunun birinci neden olduğunu söyleyebiliriz. İkinci neden olarak ise, örgütlenmiş olmalarıdır. Bu coğrafyada örgütlenen protestan okullarıdır. Osmanlı döneminde çok sayıda okul bu şekilde açılmıştır. 1800'lü yıllardan sonra Osmanlı coğrafyasından ABD'ye göç dalgası olmuştur. Bu dönemlerden sonra özellikle Güney Amerika ve Kuzey Amerika'ya çok sayıda o bölgelerden insan göçtü. Bunun yanında bu güçlerini oya tahvil etmeleri de önemli bir faktör olmuştur. Uzun geçmişi olması, ortak yakınlık hissetmeleri, örgütlü olmaları, blok halinde oy kullanmaları etkili olmalarında önemli etken olmuştur. Ve süreklilik arzetmesi de önemli bir faktördür. Değişik örgütlenmeler olmasına rağmen tek bir hedef etrafında birleşmeleri de etkilerinin artmasında etkili olmuştur."
Köse, geri döndüklerinde bulundukları ülkede elde ettikleri artıları kullanabilmelerinin kendileri için bir artı olacağını ve çeşitli ilişkilerde daha rahat bağlantı kurmalarına vesile olacağının altını çizdi.
Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkan Yardımcısı Mehmet Köse konuşmasının ardından öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Akademinin 3. oturumunda Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Ertürk "Düşünce Tarihinde Ana Akımlar" konusunu ele aldı. Tarih boyunca düşünceye yön veren filozoflardan ve bunların ortaya koyduğu düşünce sistemlerinden bahsederek bu filozofların görüşlerinden doğan düşünce tarihinin ana akımlarından bazıları üzerinde durdu.