KOAH: Nefes almayı eziyete dönüştüren hastalık
Acıbadem Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuri Tutar, son yıllarda, kullanılmaya başlanan bronkoskopik yöntemlerle akciğer hacminin küçültme tedavileriyle KOAH hastalarının artık çok daha rahat nefes alabildiğini söyledi.
Kilo kaybı, çabuk yorulma, yoğun öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetlerle kendini gösteren Kronik Obstüriktif Akciğer Hastalığı (KOAH), dünyada ölüm nedenlerinde 6. sırada yer alan son derece önemli bir sorun. Hastalığın ortaya çıkmasındaki en önemli risk faktörü olarak sigara gösteriliyor. Temelde amfizem ve kronik bronşit olarak iki tipi bulunuyor. Ancak hastaların çoğunda amfizem nedeniyle akciğerlerinde hava hapsi oluşarak ciddi nefes darlığı gelişiyor. Hastanın günlük işlerini bile gerçekleştirmesini zorlaştıran bu durum tedaviyi zorunlu hale getiriyor.
İlk adım; sigarayı bırakmak!
Hasta eğer sigara kullanıyorsa öncelikle bırakılması sağlanıyor. Sonrasında ise inhaler tedaviler ve gerektiğinde ise devamlı oksijen tedavisi ile hastalara yardımcı olunuyor. Bu tedavilerin yanında, hava hapsi yoğun olan hastalarda ameliyat ile hacim küçültme işlemi yapılabilse de taşıdığı yüksek risk nedeniyle çok fazla tercih edilmiyor.
Ameliyat ile yapılan hacim küçültme yerine günümüzde bronkoskop yardımıyla sarmal ve valf yöntemlerinin başarıyla uygulandığını söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuri Tutar, bu sayede hastada herhangi bir kesi kesinin açılmasına gerek kalmadığını anlattı. Hasta seçiminin doğru yapılmasıyla birlikte deneyimli kişilerce yapılacak işlemler sonrasında hastaların nefes darlığında belirgin azalma, hayat kalitesinde artış sağlanabiliyor. Yaklaşık bir saatlik bir sürede tamamlanabilen yöntemlerle ilgili Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuri Tutar, şunları anlattı: “Her iki yöntem KOAH hastalarına uygulanabiliyor. Hastadaki amfizemin (hava hapsinin) homojen veya heterojen olması, hastanın alabileceği anestezi çeşidine göre iki yöntemden biri seçiliyor. Her iki yöntemde de benzer başarılı oranları elde edilebiliyor.”
Tel sarmallarla tedavi
Bu yöntemle tel adı verilen sarmallar ile tedavi için uygun bulunan hastanın çalışmayan akciğer kısımları kapatılıyor. Böylelikle çalışan kısımlar daha da fazla çalışabilecek alan buluyor ve akciğer kapasitesi iyileşiyor. Bu yöntemle özellikle amfizematöz ağır KOAH’ı olan hastalar tedavi ediliyor. Eğer sağ kalp yetmezliği geliştiyse veya diğer akciğer bölümlerinde bronşektazi gibi harabiyet oluşmuş ise bu yöntem uygulanamıyor. İşlem esnasında 1 akciğere 10-12 adet tel takılıyor. Tedavi sonrasında hastalarda kısmi iyileşme sağlansa da hastalığın tamamen ortadan kalktığını söylemenin doğru olmayacağını anlatan Doç. Dr. Nuri Tutar, “Ancak, hastalara nefes darlığında ve yürümede düzelme kazanımı sağlanabiliyor. Bu da hayat kalitesini iyileştiriyor. İşlem sonrasında ilaç tedavisine devam ediyor. Ancak, alevlenme yaşama riskleri sürdüğü için enfeksiyonlara karşı önlem alarak hekimlerine düzenli kontrole gitmelerini öneriyoruz” dedi.
Şemsiye yöntemiyle lobların ağzı kapatılıyor
İşlem sırasında akciğer loblarının ağzı şemsiye benzeri kapakçıklar yerleştirilerek kapatılıyor. Bu sayede akciğerin sağlıklı kısımlarının daha fazla çalışabilmesi için uygun alan oluşturuluyor. Böylelikle akciğer kapasitesi kısmen de olsa iyileşiyor. Bu yöntem de sarmal yöntemi gibi özellikle amfizematöz ağır KOAH’ı olan hastalarda uygulanabiliyor. Eğer hasta fayda görecek ise tedaviye yanıt günler içinde ortaya çıkıyor. KOAH hastalığı kesin olarak iyileşmese de ilerlemesi yavaşlatılıyor ve hastanın yaşam kalitesi artıyor. Doç. Dr. Nuri Tutar, hastaların bir kısmında da yapılan işleme bağlı enfeksiyon gelişebilmekle birlikte bu durumun uygun ilaçlar ile tedavi edilebildiğini söyledi.
Uygun hasta seçimi önemli
Her iki yöntemi başarıya götüren en önemli unsurun doğru hastaya doğru şekilde uygulamak olduğunun altını çizen Doç. Dr. Nuri Tutar, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu aşamada yapılan solunum fonksiyon testinde hava hapsinin belirgin olması gerekiyor. Ayrıca tomografi sonuçları da amfizemi göstermeli. Bununla birlikte işlemin yapılacağı hastada sağ kalp yetmezliği bulunmamalı ve geriye kalan akciğer kısımları da zedelenmemiş olması gerekiyor. En önemli noktalardan biri de hastanın kesinlikle sigara içmiyor olması gerekiyor. Uygulamadan en az 8 hafta önce sigaranın bırakılmış olması gerekiyor.