'KAYSERİLİLER BOŞ YERE ÖVÜNÜRLER'

Kayseri Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Şükrü Karatepe, Uluslararası Öğrenciler Akademisi'nde konuştu. Karatepe, Kayserili Mimar Sinan'ın Kayseri'de tek eseri olan Kurşunlu Camii'nin hamamının ve okulunun kökünden kazındığını söyleyerek 'Kayserililer çok milliyetçi, çok vatanperver, çok muhafazakar oldukları için kökten kazımışlar sökmüşler, atmışlar ve yok etmişlerdir. Sadece boş yere övünürler' şeklinde konuştu.

 T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Medeniyetin Burçları Derneği’nin Kayseri’de düzenlediği ‘Uluslararası Öğrenciler Akademisi 10. haftayı da geride bıraktı. Akademinin 10.hafta konukları ise Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Baki Efe, Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Şükrü Karatepe oldu.

Musiki sesin, ney nefsin terbiyesidir

30 Mayıs Cuma günü gerçekleşen 10. haftanın ilk seminerinde konuşan Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Baki Efe Ney üfleyerek başladı. Ney üflemesinin ardından konuşmaya başlayan Efe, neyin üflendiğini çalınmadığını söyleyerek; “Musiki sesin, ney nefsin terbiyesidir. Neye üflerseniz yel sesi çıkar, eğer hu çekerseniz ateş sesi çıkar: zikretmiş olursunuz. Her sanatın bir dili vardır. Şiirin dili kelimeler musikinin ise seslerdir. Dünya ve gezegenler dönerken ses çıkarır. İşte o sesi sanatçılar duyar ve bize aktarır. Biz de bu sesler ne güzel sesler diyoruz. Suyun sesini, insan sesini, veya doğanın sesini duyduğumuzda bu ne güzel sesler diyoruz. İşte bu sesler ilahi seslerdir” şeklinde konuştu.

Sanatçıların doğada duydukları sesi eserlerine yansıttıklarını belirterek, katılımcılara karın sesini duydunuz mu diye sordu. Öğrenciler böyle bir sesi duymadıklarını belirti. Efe ‘Ama ben duydum’ şeklinde cevap verdi. Bu sesi anlatmanın mümkün olmadığını kaydeden Efe, Ancak bunu müzikle anlatabileceklerini söyledi. Efe, konuşmasının bitiminde katılımcı öğrencilere türkü dinlemeyi tavsiye ederek, Neşet Ertaş’ın Seher Vakti türküsünü dinletti.

“20. yüzyılda sadece Türkler alfabelerini değiştirdi”

Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan da 31 Mayıs Cumartesi günü 10. Haftanın 2. seminerinde konuştu. Doğan, insanın zihni muhtevası üzerine gerçekleştirdiği konuşmasında dini bilgilerin bu zihin muhtevasının oluşumunda önemli olduğunu kaydetti. Doğan, dini bilgilerin sadece inananların zihninde yer edinmediğini, inanmayanların da hayatlarında dini bilgilerin yer edindiğini belirtti.

20. Yüzyılda ideolojilerin insanların zihnine çok ciddi bir şekilde hücum ettiğini vurgulayan Doğan; “Kendi bilgilerini dini bilgilerin yerine yerleştirmeye çalıştı. İdeoloji dine ait olan yere geçmeye çalıştı ve bunu kısmen de başardı. Ama günümüzde bu durum zayıfladı. Ancak hala etkisini devam ettiriyor” dedi.

            Edebi metinlerin de insanın zihni muhtevası üzerinde önemli bir etkiye haiz olduğunu belirten Doğan; “Türkiye’de modern dönemde klasikler belirlenemedi. Önce neler okumamız gerektiğini 20. Yüzyılda sorduğumuzda buna kolay cevaplar alamadık. Bunun sebebi dilin alanındaki sürekli değişimden kaynaklanıyor.

            20. yüzyılda sadece Türkler alfabelerini değiştirdi: Türkiye’deki Türkler ve Sovyetler yönetiminde bulunan Türkler alfabelerini değiştirdi. Alfabe değişikliği dil konusunda ciddi zorluklar meydana getirdi. Biz bin yıl bu alfabe ile yazdık. Kütüphaneler dolusu eser verdik. Biz sonra o kütüphanelerin kapısına mühür vurduk. Bu dilde büyük kırılmalara neden oldu. Bir de 1930’lu yıllarda dil devriminden geçtik. Bu devrim Türkiye’nin bin yıl içerisinde sahip olduğu kültürü, ortaya koyduğu edebi metinleri ve hayatı etkiledi” ifadelerini kullandı.

Şehirler ticaretin ayak izlerinden doğmuştur

Kayseri Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Şükrü Karatepe ise 31 Mayıs Cumartesi günü 10. haftanın son seminerinde şehir mimarisi konusunu anlattı. Karatepe, şehirlerin oluşumunda ticaretin önemli olduğunu söyleyerek; ‘Şehirler ticaretin ayak izlerinden doğmuştur’ dedi. Müslüman şehirlerin bu ticari anlayıştan dolayı dışa açık ve hür şehirler olduğunu belirten Karatepe, şehirlerimizdeki en büyük değişimin askeri kışlalarla birlikte olduğunu hatırlattı.

            Karatepe; “Klasik şehirlerimizdeki ilk değişim askeri kışlaların yapılmasıdır. Kayseri meydanındaki şimdiki idare mahkemesinin yeri de Kayseri’deki kışladır. İlk modern kışladır. Önemli şehirlerin hepsine kışla yapılıyor. Ama iş sadece bununla kalmıyor. Bu değişim yönetim şeklinin de değişmesini sağlıyor.

            Eskiden o geleneksel dokunun içerisinde ve onun hemen yanında ortaya çıkan o binalara karşı cumhuriyet döneminde şehrin ortasına yapılan yollarla zorunlu olarak yıkım yapılıyor. Şehrin merkezi bir alanı genişletilerek ona cumhuriyet meydanı deniliyor” diyerek şehirlerin cumhuriyet dönemi ile birlikte değişimini anlattı.

Şehirlerdeki bu değişimin Kayseri yansımaları üzerinden de değerlendirmelerde bulunan Karatepe, Kayseri’de yapılan tahribatla ilgili eleştirilerini de içeren konuşmasını şöyle sürdürdü; “Kayseri’deki Kurşunlu Camii Mimar Sinan eseridir ve özünde bir külliyedir. Onun okulu da hamamı da vardı. Meydanı açmak için okulunu ve hamamını yıkıp attılar. Gururlandığımız Kayserili Sinan’ın Kayseri’de bir tek eseri vardır. Bu eserin hamamını ve okulunu kökünden kazıyıp attılar. Kurşunlu Camii’nin yanındaki parkın da yarısı eskiden mezarlıktı. Diğer yarısı da hamam ve okuldur. Bugün Kayseri’yi gezerseniz bir tek Osmanlı mezar taşını göremezsiniz. Kayserili çok milliyetçi, çok vatanperver, çok muhafazakar oldukları için kökten kazımışlar sökmüşler, atmışlar ve yok etmişlerdir. Kibirlenmenin ve böbürlenmenin hiçbir manası yoktur. Sadece boş yere övünürler. Küçük kasabalarımızda bile Osmanlı’yı yansıtan emareler vardır. Ama Kayserimizde Osmanlı’yı yansıtan hemen hemen hiçbir şey yoktur. Bu yapmadığı anlamına gelmez. Biz Fatih döneminde Osmanlı olduk. İlk mescid de kalenin içerisindeki garnizona yapılmıştır. Kalenin içerisindeki camiinin ismi de Fatih Camii’dir.”

Bakmadan Geçme