KAYSERİ'DEN ŞEHİT ÖYKÜLERİ

Dönmeyi düşünmediler  Hayalleri şehadetti Onlar, bu kutsal vatan toprağının insanıydılar. Umudu, yarınlarıydılar. Erciyes'in bağrında doğmuşlar ya da yaşamışlardı. Her birinin kar kadar saf temiz yüreği vardı. Türk Yurdunun, milletinin sonsuza kadar huzur içinde yaşaması için bölücü, hain teröristlere karşı mücadele verdiler. Dal gibi, fidan gibi düştüler, kor gibi yaktılar yüreğimizi… Askerdiler, polistiler. Umutları vardı onların... Hayalleri Kızılelma'ydı. Unutulmasınlar diye araştırdık kahraman yiğitlerimizi.  Onlara, minnet borcumuzu az da olsa ödemek, onları, dinmeyecek gözyaşlarıyla, bitmeyecek kalp ağrılarımızla hatırlatmak amacıyla hazırladık bu yazı dizisini... Mesajları aynıydı hepsinin 'Anam, babam, eşim, evladım beklemesin' diye vatanları için şehit oldular. Hepsi Anadolu kadar kutsal olan bu vatanın kahraman evlatlarıydılar…

JANDARMA ER
ERDAL ÇAM
1970 – 1991
Şehidimiz, Jandarma Er Erdal Çam,  1970  yılında Kayseri Güneşli Kasabası Yüreğil Köyü’nde dünyaya gelir.  Annesinin adı Ayşe, babasının adı ise Mahmut’tur.  Kendisinden başka Nimet, Mükremin, Nezahat, Mehmet ve Yasemin isimlerinde kardeşleri vardır. Şehidimiz, ilkokul mezunu olup bekardır. Askerliğini henüz yapmadığı için iş hayatını da belirli bir düzene koyamaz, aynı zamanda vatan borcunu bin an önce ifa edebilmek için can atmaktadır. Askerlik adeta 0nun rüyalarına girmekte ve asker elbisesini giyeceği günlerin hayali ile yaşamaktadır. Bu arada gönlünün sultanını bulur ve Dudu Hanım ile hayatını birleştirir. Geçen zaman içinde onların bu evliliklerinden çocukları Hanifi ve Selda doğarlar.


 
Şehadet şerbetini Şırnak’ta içer
Günler su gibi akar ve askere gitme günü gelir.  Gün olur, Erciyes’in kokusunu ciğerlerine, Kayseri’nin toprağını sırtına, öncelikle eşi Dudu Hanımın ve çocukları Hanifi ile Selda’nın, daha sonra ana-baba ve yakınlarının hasretini yüreğine koyarak düşer gurbetin tozlu yollarına... Başta eşi ve ailesi olmak üzere sevenleri, dostları, arkadaşları nemli gözlerle ama gururla yolcu ederler asker ocağına…  O, son derece heyecan içindedir. (Kaçıncı tertip olarak acemi eğitim birliğine katıldığını tespit edemedik.) Acemi birliğindeki yaklaşık üç ay eğitimden sonra Güneydoğu’ya dağıtım olur.  Şırnak, şehidimizin bu defaki adresi olur.      
Şehidimiz  Şırnak’ta  zaman zaman keşfe çıkar, eli kanlı bölücü örgüt PKK ile çatışmaya girer.  Bu arada Kayseri’de bulunan ailesi ile de haberleşmeyi ihmal etmez. Onlara ucu yanık, hasret kokulu mektuplar yazar.  Sağlığından söz ederek, her gün yürek çarpıntısı içinde, korku içinde yaşayan eşini, anacığını, yakınlarını rahatlatır. 
Günler hızla geçmekte ve her geçen gün Erdal’ın lehine işlemektedir.
Her asker gibi o da gün saymaktadır. Sivil hayatta neler yapabileceğini düşünmekte, çok özlediği çocuklarına kavuşmanın hayalini kurmaktadır.
İşte o gün… Kaderin, alın yazısının, Allah’ın lütfunun tecelli ettiği gün.
Şehidimizin mertebelerin en yücesine ulaştığı gün.
Tarih :  15 Mayıs 1991
Yer     :  Şırnak kırsalı.
 
Metal fırtına şiddetli başlar!
Yine bir operasyondalar... Kahpe terör örgütü PKK militanları  roketli, bombalı ve silahlı olarak birden saldırıya geçerler. Kahraman Mehmetçiklerimiz anında karşılık verirler.  Müthiş bir çatışma başlar. Metal fırtına kopar. Erdal ve silah arkadaşları bu eli kanlı, üç aylık bebekleri bile öldürmekten asla çekinmeyen, gözü dönmüş canilere karşı bölgeyi kahramanca mücadele ederken,  adeta bomba yağmuru altında kalırlar.
 
Gülümseyerek şehit olur
Sonra da kim bilir hangi kahpe hainin  silahından çıkan bir kurşun, Erdal’ı
yiğidimizi, şehidimizi, taze bir dal gibi, fidan gibi, yemyeşil bir yaprak gibi mukaddes bildiği, aziz bildiği vatan toprağına serer. Üstelik Erdal’ın dudağındaki ilahi bir gülümseme ile.
Şehit olur yiğidimiz…
Kayserili Jandarma  Er Erdal Çam, takdiri ilahi gereği şehadet şerbetini orada içer.  Dil neylesin, göz neylesin, yürek neylesin.  Baba ocağına, ana kucağına ateş  düşer. Kara haber nasıl da tez duyulur öyle. Kayseri yine sarsılır bir şehit haberi ile... Eşi Dudu Hanım için kıyametlerin en büyüğü kopar. Çocuklarının kıyamete kadar boyunları bükülür. Kor ateş, yaktıkça yakar  aileyi. Kor ateş, düştüğü yeri öylesine yakar, kavurur ki ne eşini, ne ailesini, ne yakınlarını teselli etmek mümkündür artık. Ana yüreği, baba ocağı karalar bağlar. Ağıtlar yakılır yiğidimiz için…
 
Aslan parçası köyüne defnedilir
Askeri tören düzenlenir her zamanki gibi…  Hunat Camii’nde cenaze namazı kılar binlerce insan.
Şehidimiz, Güneşli Kasabası, Yüreğil Köyü’nde bulunan aile mezarlığına defnedilir ve o mezarlıktan geçerek diğer şehit arkadaşları ile Firdevs Cennetinde, Kevser havuzunun başında buluşmaya gider. Üstelik şehit olduğunun asla farkında bile olmadan…  Şehidimizin başucunda uğruna şehit olduğu albayrağımız dalgalanıyor ve uçan kuşlar onu selamlıyorlar. Biz ona çok şey borçluyuz. Üstelik asla ödeyemeyeceğimiz çok şey.
Kızılelma sevdasıyla yad ediyoruz. Onları hedefleri Kızılelma sözü ile…

Bakmadan Geçme