Kayseri surlarına güvercin tehdidi
Kent içindeki tarihi yapıların çevresinde bulunan güvercinlerin, dışkılarıyla tarihi eserlerin fiziksel yapısına zarar verdiği ve özellikle Kayseri Tarihi Kalesi ile Kapalı Çarşı arasında kalan güvercinlerin yoğun olduğu kısımda surlarda aşınmalar olduğu görüldü. Konuyla ilgili açıklama yapan Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Kaan Muhsin İşcan, güvercin gübresinde bulunan asitin uzun vadede taşlar üzerinde tahribata neden olduğunu söyledi. İşcan, gübre dışında güvercinin sürekli oraya girip çıkmasıyla da taşlarda tahribat olabileceğini söyledi.
Tarihi yapıların çevresinde kuşlara yem atıldığını, para kazanmak adına yapılan bu uygulamanın hem görüntü kirliliği yarattığını hem de tarihi yapılara zarar verdiğini belirten Prof. Dr. Kaan Muhsin İşcan “Güvercin gübresiyle ilgili spesifik bir şey söylemeden önce şunu diyebiliriz; bütün yanmamış gübreler asitik karakterdedir. Taşa zarar veren asitin kendisidir. Herhangi bir mermerin üzerine sirke ya da limon dökerseniz iz kaldığını ve uzun sürede tahribat yaptığını görürsünüz. Bu bir reaksiyondur. Asit mermerin dokusu üzerinde aşınmalara yol açar. Bütün hayvanların gübrelerinde de belirli oranda asit bulunur. Azot oranları da yüksektir. Karbon ve azot oranlarında dengesizlik vardır. Bu nedenle hayvan gübrelerini yakar, azot miktarını azaltır, ondan sonra kullanırız. Kanatlı gübreleri sığır ve koyun gübrelerine göre biraz daha fazla asit içerirler. Bu nedenle tavuk, güvercin ya da bıldırcın gübresi yakılmadan azot oranı düşürülmeden kullanılırsa zararlı olur.” dedi
“Güvercin gübresindeki nitrik asit taşa zarar verir”
“Gübredeki asit su ile birlikte etkili olur”
“Etkinin fark edilmesi için diğer etkenler kaldırılmalı”
Güvercin dışkısında bulunan nitrik asitin çok kuvvetli olduğunu ve taşlara gözle görülür bir zarar verebileceğini söyleyen İşcan, “Güvercin gübresinde nitrik asit ve karbon vardır. Azot oranı da yüksektir. Belirli miktarda da su içerir. Şimdi nitrik asit dediğimizde, nitrojenden oluşan kuvvetli asitlerden bir tanesidir. Yüzde 4 oranında olmasına rağmen bu az miktardaki asitlik gözle görülür bir tahribata neden olabilir. Mesela ben arabamın ağaç altında durmasındansa, güneş altında durmasını tercih ederim. Hele ki bazı yerlerde güvercinler, serçeler yoğun olarak bulunurlar. Bu dışkılar arabamızın üzerine gelirse kaporta üzerinde bozulmalar ve yanmalara neden olur. Bu etki güneşe, yağmura ve oradaki kalış süresine bağlı olarak da artabilir. Sadece birkaç tane güvercinin dışkılarının kale duvarları üzerinde ya da taşları üzerinde yoğun bir tahribatı olmaz. Cumhuriyet Meydanı’nda Almer’in önünde büyük çınar ağaçlarının olduğu bir bölüm var. Onların alt kısmı güvercin ve diğer bazı kuşların dışkıları ile doludur. Bundan dolayı orada da bir tahribatın olduğu görülür. Bu tahribatın çok daha yoğun olabilmesi için hayvanların bir yerde yoğun olarak bulunması gerekir. Bahsettiğim yerdeki kuşlar orada kalıyor ve gecede orada bulunuyorlar.” şeklinde konuştu
“İstanbul’da da güvercin besleme geleneği uzun süredir devam etmektedir. Özellikle camii avlularında görebilirsiniz. Oralarda tahribat görülmez çünkü çinko ile kaplıdır. Çinkoda aşınma görülmesi zordur. Bu insanlar kuşlara oralarda yuva yapmışlardır. Kuşlar orada üreyip, çoğalıyorlar. Dışkıları da oraya yoğun miktarda düştüğü için tahribat da fazla oluyor.” diyen İşcan, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Yüzde 4’lük bir nitrik asit miktarından bahsettik. Bu miktar özellikle gübrenin ilk düştüğü daha sulu olduğu dönemde daha fazla etkili olur. Yani asit su ile birlikte etkili olur. Sadece kuru gübredeki asit bir yerdeki bir taşın üzerinde bir reaksiyon meydana getirmez. Oraya bir rutubet oranı şarttır. Dolayısıyla gübrenin yoğun olarak düştüğü bu kısımlarda aşınmalar, hayvanın girip çıkma hareket tırmanma gibi konulardan da bir aşınma gözlenebilir. Bu güvercinlere bağlanabilir ama güvercin gübrelerine net olarak bağlanamaz şunu da söyleyeyim tabi bu hayvanlar yuvalarını çok kirleten hayvanlar değildir. Yani yaşadıkları yerlere dışkı bırakmazlar. Kanatlıların sindirim hareketleri çok hızlı olduğu için kanatlılar sıklıkla dışkılarlar. Az miktarda bir etkisi olur ama bu etkinin ne kadarı güvercinden gelmiş, ne kadarı hava şartlarından dolayı olmuş, ne kadarı atmosferik asitide denilen etkiden dolayı oluşmuş, bunu tespit etmek çok zor. Bir avuç gübrenin bir taşın üzerinde birikmesi pek mümkün değil.”
Güvercin gübrelerinin tarihi yapılara ne düzeyde zarar verdiğinin anlaşılması için diğer etkenlerin ortadan kaldırılarak gözlemlenmesi gerektiğini belirten İşcan sözlerini şöyle tamamladı; “Taş, gübre dışında güvercinin sürekli oraya girip çıkmasıyla da aşınır. Sürekli bir hareketle de taşlarda tahribat olabilir. Neticede zaman içerisinde aşınır. Böyle aşındırıcı bir etki yapabilir mi? Teorik olarak yapabilir. Ama bu etkini fark edilebilmesi için diğer bütün etkilerin ortadan kaldırılması gerekir. Yani o taşı buraya koyacaksınız, etrafını kapatacaksınız, yağmur, kar fırtına ya da hava kirliliği gibi etkenler de olmayacak. Sadece güvercin gübresinin o taş üzerindeki etkisini incelemek gerekir. Oluşturduğu zararın miktarı ancak bu şekilde belirlenebilir.”
(Haber: Tuba Köksal)