Kayseri ile Antik Mısır Arasında Bir Bağ Var
Mısır medeniyetinin Türkiye'deki tek araştırmacısı Perihan Sadıkoğlu, Kayseri'nin geçmişine iz tutan Asur Medeniyeti'nin Antik Mısır Medeniyeti'yle olan ilişkisini anlattı.
Türkiye’nin ilk Mısır bilimcisi Perihan Sadıkoğlu, 10 yıl süren hummalı çalışması sonucu ‘Antik Mısır Sanatı ve Tarihsel Akıştan Günümüze Etkileri’ isimli kitabıyla hem Mısır’ın gizemli kültürünü hem de Anadolu’nun Mısır’dan taşıdığı izleri gözler önüne serdi. Sadıkoğlu, “Tarihte ticaretin kurucusu olarak bilinen ve Kayseri’nin Kültepe Höyüğü’nde bulunan ticaret tabletleriyle sadece Kayseri’nin değil, Anadolu’nun geçmişinin aydınlatılmasında büyük rol onayan Asur Medeniyeti’ni, tarihin bilinen ilk paralı askerleri olan, “Denizden Gelen Tunç Adamlar” olarak tarif edilen ve firavunların en değerli askerleri olan Karialılar, Anadolu’dan çıkardı” dedi.
Aynı zamanda ressam olan Perihan Sadıkoğlu, Mısır’la ilgili çalışmalarını sadece bilimsel anlamda değil sanatsal anlamda da değerlendiriyor. Antik Mısır dönemini yeniden yorumlayarak resimler yapan ve resimlerini Mısır, Yunanistan ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde sergileyen Sadıkoğlu, antik Mısır’a olan ilgisini şu sözlerle ifade etti:
“Gerek sanat eğitimim ile ve sanatçı kimliğimle, bugüne kadar Türkiye’de genelde pek üzerinde durulmamış olan Mısır sanat ve bilimiyle derinlemesine ilgilendim ve bu alanı hem kendi sanatsal uğraşlarımın içine taşıdım hem de bu alanda önemli bir kitap çalışması ortaya koydum. Beykent Üniversitesi Sinema ve TV bölümüne Türkiye’deki ilk Mısır Bilimi’ni kurabilmek amacıyla çalışmalarda bulunuyorum.”
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Bölümü’nü bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamladığı master eğitimi kapsamında Antik Mısır Medeniyeti’ni ele alan Sadıkoğlu’nun en büyük amacı, üniversitelerde ejiptoloji ile ilgili çalışmaların yapılması ve Mısır’daki Mısır bilimcilerle dünyadaki Mısır bilimcilerin Türkiye’deki uzmanlarla birlikte ders vermeleri.
Tez araştırmasından önce de Mısır tarihine ilgisinin olduğunun altını çizen Sadıkoğlu, antik Mısır medeniyetiyle Türk-İslam medeniyeti arasında benzerliklerden de bahsetti.
“İlk Mısır ziyaretim sırasında kendi kültürümüzle şaşırtıcı benzerlikler gördüm. Mesela, Antik Mısır rahipleri yapay göllerde günün belli bölümlerinde tanrılara dua etmeden önce Müslümanların namaz kılmak için abdest almalarına çok benzer hareketlerle abdest alıyorlarmış. Duvarlardaki tasvirler de hep dinsel amaçlı yapılmıştı. Üç dinde de ortak inanışlar olduğunu kavradım. Antik Mısır en çok Müslümanlıkla örtüşüyor. Günahların tartıldığı bir terazi kavramı var. Amin kavramı inandıkları tek Tanrı Amonra’dan geliyor. Bok böceği Scrabi'nin uğur getirdiğine inanıyorlardı. Ve küçük seramik biçimindeki objelerini üzerlerinde taşıyorlardı. Bizim uğur böceği gibi. Bir bok böceği heykelinin etrafında 3 tur atınca dileklerinin olacağına ve Ra'nın gözünün onları kötülüklerden koruduğuna inanıyorlardı. Bizim nazar boncuğunun bizi kötülüklerden koruduğuna inandığımız gibi. Bütün bunlar Mısırlıların bizi ne kadar çok etkilediğini ve bizde izler bıraktığını belirten işaretleri gibiydi. Ayrıca Kraliçe Hatçepsup’un tapınağının Anıtkabir’le aynı mimari olduğunu gördüm. Atatürk’ün de bu konuda ilgisi olduğu biliniyor.”