• Haberler
  • KAYGI EHLİ BİR MÜSLÜMANDIR AHMET TAŞ HOCA

KAYGI EHLİ BİR MÜSLÜMANDIR AHMET TAŞ HOCA

Kültürel faaliyetlerinin içinde, bana göre en güzeli ve en önemlisi, belli periyotlarla tertiplediği konferanslardı. Genellikle şehir dışından davet edilen düşünce-fikir adamı, aydın, entelektüel ve yazar Müslümanlar'dan çokça faydalanmışızdır. Ahmet Taş Hoca'nın, zaman zaman Kayseri'de misafir etmekten haz aldığı, huzur bulduğu isimler vardır. Bu güzel adamları/Müslümanları davet etmezse, fikirlerini insanların yararına sunmazsa, sanki bir yanı hep eksik kalıyordu. Başta Abdurrahman Dilipak ve Metin Önal Mengüşoğlu olmak üzere, Mustafa Özcan, Süleyman Arslantaş, Ramazan Kayan ve Ahmet Mercan bu isimlerden bazılarıdır. Kültürel ve ilmî yürüyüşlere olduğundan fazla önem verirdi Ahmet Hoca.

Üzerinde taşıdığı ve çok sevdiğim özellikleri vardır onun. Mesela, sabah namazlarından sonra uyumayıp ya kitap okuması ya da sabahın o serinliğinde yürüyüş sporu yapması bunlardan birisidir. Güneşi üzerine doğdurmayan ve aksine güneşin üzerine doğmayı şiar edinenlerdendir kendisi. Yine bir örneklik teşkil edici huyu ise, yarın için yapacağı işleri, görüşeceği kişileri ve gideceği yerleri o günün akşamından liste halinde not etmesidir.
 
Bir yerlerde birilerinin malına, canına, namusuna mı kast edildi; onu, onların haklarını savunurken görürsünüz. Ümmet coğrafyasında hayat süren birine ya da birilerine bir zarar mı dokundu; gündemine hemen onları aldığına şahid olursunuz. Müslümanları ilgilendiren bir olay, bir durum, bir hüzün ya da bir sevinç gerçekleştiğinde; bu durumu kardeşlerine hemen haber verdiğine ve basın bildirisi için meydana, meydanlara koştuğuna hayret içermeyen gözlerle bakarsınız. Hayret etmezsiniz; çünkü bu, onun her vakit yapmaktan asla vazgeçmediği ve usanmadığı bir iştir.
 
Ahmet Taş’tır o… Ben ona Ahmet Hocam, diyorum. Osmaniyeli; ama yıllardır Kayseri’de mukim. İmam-Hatip okullarında tarih dersleri verdi ve şimdi okullardan emekli. Sadece okullardan emekli ama. Öğretmenlik hayatı boyunca tutulduğu Müslümanca mücadele sevdasını, ümmetlik, kardeşlik ve samimiyet üzerine bina ederek sürdürmüştür.
 
Onunla 2001’in Eylül’ünde tanıştık. O günlerde İlim Hikmet Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın yükü omuzlarındaydı, o vakfın yöneticisiydi yani. Burada hem yoksul, gariban, kimsesizlere yardımlarda bulunulur hem eğitim-spor faaliyetleri yürütür hem de kültürel faaliyetlere öncülük ederdi vakıf aracılığıyla. Kültürel faaliyetlerinin içinde, bana göre en güzeli ve en önemlisi, belli periyotlarla tertiplediği konferanslardı. Genellikle şehir dışından davet edilen düşünce-fikir adamı, aydın, entelektüel ve yazar Müslümanlar’dan çokça faydalanmışızdır. Ahmet Taş Hoca’nın, zaman zaman Kayseri’de misafir etmekten haz aldığı, huzur bulduğu isimler vardır. Bu güzel adamları/Müslümanları davet etmezse, fikirlerini insanların yararına sunmazsa, sanki bir yanı hep eksik kalıyordu. Başta Abdurrahman Dilipak ve Metin Önal Mengüşoğlu olmak üzere, Mustafa Özcan, Süleyman Arslantaş, Ramazan Kayan ve Ahmet Mercan bu isimlerden bazılarıdır. Kültürel ve ilmî yürüyüşlere olduğundan fazla önem verirdi Ahmet Hoca. (Birkaç yıl önce, İlim Hikmet Vakfı’nın yükünü ve sorumluluğunu diğer kardeşlerine, yani Mustafa Doğu, Ahmet Kurt, Osman Gerçek, Şükrü Karaosmanoğlu gibi isimlere bırakarak, sadece Mazlumder’de kürek çekiyor; hem de önceki performansından hiçbir şey kaybetmeden.)
 
Onun uğraş alanı, vakıfla sınırlı değildi. Aynı dönemde, vakıfçılığıyla birlikte Kayseri Mazlumder şubesinin yöneticiliğini yapmış, Memursen/EğitimBirSen’in de yönetim kurulunda sözü geçerli bir üyeliğe sahipti. Şimdi, Mazlumder çatısı altında eylemciliğini sürdürüyor. Aynı zamanda Kayseri Gönüllü Kültür Teşekkülleri’nin de sözcülüğünü yapıyor.
 
Mazlumder bünyesinde, ortaya koyduğu akıllardan silinmeyen eylemler vardır. Önceleri Afganistan’da, Çeçenistan’da, Bosna’da, Kosova’da, Filistin’de, Irak’da, Doğu Türkistan’da; şimdilerde ise Mısır ve Suriye’deki mezalimler hakkında halkı bilinçlendirmek için, bazı zamanlarda Kayseri’nin en işlek muhiti olan cumhuriyet meydanı’nda resim sergileri gerçekleştirir. İnsanlar, her gün gelip geçtikleri meydanda, yüreklerinin tam orta yerini sızlatıcı görüntülerle muhatap olunca; o anlık, hızlı akan dünyalarında bir duraksarlar. Düşüncelere dalıp tefekkür diyarına doğru süzülürler. Bunlar hep Ahmet Taş Hoca’nın projesidir işte.
 
Üzerinde taşıdığı ve çok sevdiğim özellikleri vardır onun. Mesela, sabah namazlarından sonra uyumayıp ya kitap okuması ya da sabahın o serinliğinde yürüyüş sporu yapması bunlardan birisidir. Güneşi üzerine doğdurmayan ve aksine güneşin üzerine doğmayı şiar edinenlerdendir kendisi. Yine bir örneklik teşkil edici huyu ise, yarın için yapacağı işleri, görüşeceği kişileri ve gideceği yerleri o günün akşamından liste halinde not etmesidir. Nereden mi biliyorum? 2001-2003 tarihlerinde öğrenciliğimi sürdürür haldeyken, okuldan sonra ikinci adresim olan İlim Hikmet Vakfı’nın sürekli müdavimlerinden olmama bağlayabiliriz bunu. Yarınki işlerini bugünden not etmek, hakikaten çok mühim ve örnek alınası bir uygulama. Zihnimde hala tazeliğini korur bu huyu Ahmet Hoca’nın. Ne zaman yapacağım işleri not alsam, aklıma hep o gelir.
 
Bir de yazarlık yönü vardır Ahmet Taş Hocam'ın. 18 yıldır günlük olarak Kayseri'nin nabzını tutmaya çalışan Kayseri Gündem Gazetesi'nde, haftanın belli günlerinde köşe yazıları kaleme alıyor. Gündemine aldığı her konu, bir şekilde ümmeti ilgilendirici mahiyettedir. Yine Kayseri'de yayın yapan bazı İslamî kaygılara sahip radyolarda, zaman zaman programlara iştirak etmesi de ayrıca söz edilmesi gereken hayırlı işlerinden birisidir.
 
Uzun sözün kısası, o kaygı ehli bir Müslüman’dır. Kayseri’de, bağlı kaldığı değerleri yaşatma adına türlü türlü yollara başvurandır o. İnsanların gasp edilen hakları mevzubahis olunca, onu asla yerinde durduramazsınız. Rabbi katında onu kurtaracak salih amellerden en büyüğü bu olsa gerek. Tabi her şeyin en doğrusunu yüce Allah bilir.

Yorumlar 2

Bakmadan Geçme