Karatepe'den Kayseri Kalesi tarihi
1700 yıllık Kayseri Kalesi 2013 yılında başlayan restorasyonun tamamlanmasının ardından 6 yıl sonra Kültür ve Sanat Merkezi olarak yeniden açıldı. Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe Kayseri Kalesi'nin tanıtımı için düzenlenen programda Kayseri Kalesi'nin geçmişini ve tarihi önemini anlattı.
Romalılar’dan başlayarak Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular, Dulkadiroğulları, Karamaoğulları ve Osmanlılar tarafından iç ve dış surları tamir ve tadil ettirilen 1700 yıllık Kayseri Kalesi’nin restorasyonuna 2013 yılında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile başlandı 2019 yılında Memduh Büyükkılıç’ın başkanlığında tamamlandı.
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe tanıtım gününde Kayseri Kalesi'nin geçmişini ve tarihi önemini anlattı.
“18. yüzyıla kadar bu kale garnizondur”
Kayseri Kalesi’nin geçmişi ile ilgili önemli bilgiler veren Karatepe şehrin Eskişehir Bağları yamaçlarında kurulduğunu söyledi. İşte Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe’nin Kayseri Kalesi’nin tarihi hakkında yaptığı konuşmasının tamamı: “Biz Roma ile beraber düze iniyoruz. Roma İmparatorluğu Kapadokya bölgesinin başkenti yapmak için imar ediyor ama ova savunmasız durumda. Ovaya her taraftan erişmek mümkün. Öyle bir durumda önce dış surlar yaptırılıyor, sonra burası garnizon olarak bu kale yapılıyor. Sadece Roma dönemi değil, kalemiz sürekli takviye edilmiştir. Romalılar, ardından Bizans, Selçuklular ve Osmanlı döneminde kale sürekli olarak takviye edilmiştir. 18. yüzyıla kadar bu kale garnizondur. Yani askeri üs olarak kullanılmıştır. Buradan Yavuz’un Mercidabık Ridaniye Seferi’ne giderken Yavuz burada kalmış, ok burcunun olduğu yerde hükümetin önündeki kapıdan şehirden çıkmıştır. Yavuz bu kapıdan çıktı Mercidabık’a gitti. 4. Murat yine Bağdat, Revan seferinde buradan gitti. Çok önemli bir üstü, Selçuklu orduları bütün seferlerine Kayseri’den gittiler. Selçukluların üç başkenti vardı. Konya, Sivas ve Kayseri ama Selçuklu ordusu sefere kesinlikle Kayseri’den çıkardı.
“Kale mahallesi çok önemli bir mahalleydi”
Burası o yüce ordunun, büyük ordunun karargahıydı, garnizondu, merkezdi. 18. yüzyıldan sonra ordu bu tarafa doğru gitmez olunca, 1800’lü yılların başında da redif taburları diye taburlar kuruluyor, redif yedek demekti, yedek askerlik kuruluyor. Osmanlı ordusu tarafından sefere gidilmeyince redif kışlası kuruluyor. Tam bulunduğumuz yer de redif kışlasıdır, yedek asker burada eğitilmiştir. O dönemden sonra kalenin içi ondan sonra mahalledir. Kaleliler diye Kayseri’de maaruf insanlar vardır, kalenin içerisinde şehrin tamamen yerlilerinden oluşan bir mahalleli halkımız vardır. Benim bildiğim mesela Halit Erkiletlioğlu Kaleli’dir, Kale mahallesinden. Şevket Bahçecioğlu eski Kale mahallesinden olabilir, kendisi ile konuştuğumuzda söylemişti. Kale mahallesi çok önemli bir mahalleydi, 1915’te tehcir yapılınca yani bölgemizdeki Ermeniler gidince Ermenililerin evleri Kalelilere verildi, Kale halkı oraya nakledildi, tarihi Kayseri mahallesindeki o evlere gönderildi ve kalenin içerisi boşaltıldı.
“Albert Gabriel olmasaydı bu kalenin dünü ile ilgili hiçbir bilgi olmayacaktı”
Albert Gabriel diye bir tarihçi var, Albert Gabriel Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi müşaviridir, Fransız kökenli ressam, arkeolog ve mimardır. Gençler bu ismi unutmayın, çok değerli bir insandır. Allah aşkına bu ismi unutmayın. Diyarbakır’a gittiğimde Albert Gabriel adına bir lokanta, bir de kafe olduğunu gördüm. Albert Gabriel olmasaydı ben bu bilgilere sahip olmayacaktım. Albert Gabriel olmasaydı bu kalenin dünü ile ilgili hiçbir bilgi olmayacaktı. 1909’da bir İngiliz seyyah Gertrude Bell bu tarafa geliyor, kendisi esasında casustur. O kaledeki evlerin üzerinden eski mahallelerin resimlerini çekmiş, Albert Gabriel o toprak damdan eski evlere bakarak eski evlerimizin resmini çizmiştir. Biz eski şehrin nasıl olduğunu ilk defa Albert Gabriel’in eserinden, Gertrude Bell’in fotoğraflarından tanıyoruz, çok değerli bilgidir.
Kale içerisinde geçmişte neler vardı?
Kale içi yıkılıyor, Kaleliler gidiyor, sebze meyve hali ağırlıklı, sadece sebze meyve değil şehrin iktisadi hayatında çok önemli, gençler bunu mutlaka öğrenmelisiniz, burası şehrin kalbidir, kale şehrin kalbidir, bu her dönem böyledir. Kalenin batı tarafı elbise pazarıydı, güney surlarının dibi bakkaliyeydi, kuzey surlarının dibi mobilyacılardı, ortada ise taze, kuru meyve, sebze satılırdı. Mehmet Özhaseki başkanım zamanında kendisi kültür merkezi yapmaya karar verdi. Bundan sonrasını herkes biliyor.
“İlk tamiri Pir Ahmet yapmıştır”
Kalenin ilk tamiri 1466’da Pir Ahmet tarafından yaptırılıyor. Pir Ahmet, güney kapı üzerinde ‘Pir Ahmet bu kaleyi Fatih Sultan Mehmet Han’a sadakatinin bir numunesi, bir nişanesi olarak tamir etti’ diye yazdırmış.
“Biz Fatih zamanında Osmanlı’ya katıldık”
Biz Karaman eyaletinde bağlı Selçuklu şehri iken Fatih zamanında Osmanlı’ya katıldık. İşte kale içerisindeki Fatih Camii de ismini buradan alıyor. Yani biz Kayserililer olarak Osmanlı’ya katıldık ve o dönemde bu cami yapıldı, ismini de oradan alıyor.”
Kalede Milattan Sonra 3 yüzyılda İmparator Gordianus dönemindeki sikkelerde rastlanıyor.
duvarlardaki̇ çi̇vi̇ler vi̇da ve dübeller hala duruyor i̇yi̇ tadilat yapilmiş