Kan bulamadığımız hasta olmadı!
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Anabilim Dalı Başkanı ve Kan Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Bülent Eser, Kan Haftası ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Son 5 sene içerisinde kan ürünü bulamadığımız hasta hemen hemen olmadı diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Kan Haftası ile ilgili açıklama yapan Erciyes Üniversitesi Anabilim Dalı Başkanı ve Kan Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Bülent Eser, "Kan ürünleri tabi ki ilaçlar gibi değildir. Çünkü kan maddesi tamamen insandır. Dışarıdan üretmek gibi bir şansımız yoktur. Kan ürünlerini tamamen insanlardan almak durumundayız. Bizim için en önemli olan şeylerden bir tanesi de alacağımız kan ürününü donör dediğimiz kişilerin tamamen sağlıklı olmasıdır. Bu sağlıklı olma koşulu iki açıdan önemlidir. Birincisi hastanın sağlığını korumak için ikincisi de donörün kendi sağlığını korumak içindir. Çünkü kan verdikten sonra durumu bozulacak veya genel durumu kötüleşecek bir kişiden kan almak uygun değildir. Kan verdikten sonra verdiğiniz kişinin sağlığını bozabilecek bir durum varsa bu durumda uygun değildir. Bundan dolayı bizim amacımız öncelikle sağlıklı kişilere mümkün olduğu kadar özellikle ilaç kullanmayan, sağlıklı olduğu kesin olarak bilinen, herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan biz bu kişileri sürekli donör olamaya teşvik ediyoruz" diye konuştu.
Eser ayrıca, "Ben de sürekli donörlerden birisiyim. Son 7 sene içerisinde toplamda 20 defa kan bağışında bulundum. Bunun gibi bir kronik rahatsızlığı olmayan ve sürekli ilaç kullanmayan insanlar kan vererek bir insanın hayatına ciddi oranda katkıda bulunmuş olabilirler. Bu teşviği yapmadan önce bunun bilgilendirilmesini yapmak gerekir. İnsanların çoğu bu bilgilendirmeye sahip değiller. Ancak kendi hastaları veya ihtiyaçları olduğunda böyle bir şeyin öneminin farkına varıyorlar. Bir şekilde bu görsel, yazılı basında gerek kamuoyunda insanların bilgilendirilmesi lazım. Kan verecek kişilerin sağlıklı olmasının yanında gönüllü olması gerekmektedir. Normal sağlıklı bir kişi kan verdikten 58 gün sonra tekrar kan verebilmektedir. Bu tekrarlar çok sık olduğunda o kişinin sağlığına da zarar verebileceği için genelde senelik olarak kan verme miktarını 3 kereden fazla önermiyoruz. Donörlerde hastanın sağlığını bozacak herhangi bir hastalık olmamalıdır. Bu rahatsızlıkların en önemli kısmı enfeksiyon yani bulaşıcı hastalıklardır" şeklinde konuştu.
Sözlerini sürdüren Eser, "Halk arasında 0 grubu olarak bilinen kan oranı yüksektir. A grubu olarak bilinen kan oranı da yüksektir. AB grubu ve B grubu dediğimiz kanlar biraz daha nadirdir. Bir de RH(+) ve RH(-) dediğimiz bu 4 kan grubu sisteminin pozitif ve negatif olanları vardır. AB’nin ve B’nin negatif olanları diğerlerine göre çok daha nadir bulunmaktadır. O yüzden bu kanları bulmak oldukça zor olabilmektedir. Örneğin bir kişinin B RH kana ihtiyacı olduğu zaman gönüllü kan bağışçısı popülasyonu elinizde liste olarak hazır bulunduğunda ve gerektiği durumlarda hastalar için ihtiyaç olduğunda bu kanları o kişilerden temin edebilmeliyiz. Son 5 sene içerisinde kan ürünü bulamadığımız hasta hemen hemen olmadı diyebiliriz. Kan ürünlerini en çok kullandığımız kişilerde lösemi hastalarıdır. Kemik iliğinin yetersiz çalıştığı yeterli kan üretemediği hastalarda kullanılıyor. Kemik iliği donörü bulmak sıkıntılıdır" ifadelerini kullandı.