Kadın derneklerinden çocuk istismarına tepki
Kayseri Kadınlar Derneği ve Türk Kadınlar Birliği (TKB) Kayseri Şubesi, son günlerde yaşanan küçük yaştaki çocuklara cinsel istismar olaylarına tepki gösterdi. Kadın üyeler, çocuk istismarının yasalar gereği ağır cezasının bulunduğunu ancak uygulamada eksiklik olduğunu savundu.
Kayseri Kadınlar Derneği tarafından Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenlenerek, sivil Toplum kuruluşları ile siyaset temsilcilerinin el ele vermesiyle çocuk istismarının önüne geçilebileceği kaydedildi.
Dernek Başkanı Aysun Şahin, küçük yaştaki çocuklara yönelik tecavüz ve cinsel istismar olaylarının toplumu derinde sarstığını ve kapanması zor yaralar açtığını belirterek, “Taciz ve cinsel istismar çocukta hayatı boyunca çok büyük travmalara ve güven kaybına yol açıyor. Çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylemler fiziksel ruhsal duygusal olarak zara görmesine, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesine sebep olmaktadır. Bunu sonucunda, çocuk toplumdan sosyal ortamlarda kendini soyutlama, korku, güven kaybı, depresyon, kaygı, ilişki kurmada güçlük ve yeme bozuklukları yaşamaktadır. İstismar ve ihmal yalnızca aileleri değil, toplumu sosyal kuruluşları yasal sistemleri eğitim sistemlerini ve iş alanlarını da etkileyen toplumsal bir sorundur ve ne yazık ki tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de olmaktadır. Çocuklarınızı ihmal etmeyin onlara ‘hayır’ demesini öğretin. Çocuk istismarını önlemek elimizde. Çocukların çıkaramadığı ses olalım. Bu çocukları koruyacak olan da bizleriz. Çünkü onlar bizim geleceğimiz. Kendi evlatlarımıza gösterdiğimiz ilgi ve sahiplenme duygusunu komşumuzun çocuğu, parkta sokakta oynayan çocuk için de göstermedikçe biz olmayız. Çocuklarımızla ilgilenelim.” dedi.
“Cezalar caydırıcılıktan uzak”
Avukat Büşra Uğur ise Türk adaletine ve kanun koyuculara ciddi sorumlulukların düştüğünü belirterek, “Her ne kadar kanunda bu suç tipi için uzun süreli hapis cezası ön görülmüşse de bu cezalar caydırıcılıktan uzaktır. Nitekim yapılan araştırmalar bu durumu destekler durumdadır. Adalet Bakanlığınca bildirilen verilere göre son 10 yılda çocuk istismarı ile ilgili dava sayısının 3 kat arttığı belirtilmiştir. Esasen bakıldığında yasalarımızın yaptırımsal boyutunda bir eksiklik bulunmamaktadır. Yasalarımız yaptırımsal olarak gayet açık ve ağır cezalar içermektedir. Ancak ne yazık ki uygulamadaki eksiklikler nedeniyle yasalarımızın ağırlığı bu suçu işleyen kişilerin suç işleme arzusunun önüne geçememektedir. Bu bağlamda yasalarımızın caydırıcılığını artırıcı nitelikte yeni yaptırımlar oluşturulması gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda Türk adaletine ve kanun koyuculara ciddi bir sorumluluk düşmektedir.” şeklinde konuştu.
“Mahalle baskısı, suçu tekrar ettiriyor”
Bir diğer sorunun ise mahalle baskısı olduğunu kaydeden Uğur, şunları söyledi:
“İnsanlar ne der? Düşüncesi birçok suçlunun cezasız kalmasına ve bu insanların başka çocuklara da aynı mağduriyeti yaşatmasına sebep olmaktadır. Özellikle erkek çocukların mağdur olduğu olaylarda aileler daha çok konunun üzerini kapatma, ‘benim çocuğum erkek adam böyle bir şey asla olmaz’ mantığıyla konuya yaklaşmaktadır. Evet, çok ağır ve çok acı bir durum olduğunun farkındayım ancak gerek failin cezalandırılması gerekse mağduriyet yaşayan çocuklarımızın geleceklerini düşünüyorsak eğer susmayacağız."
Koruyucu ve önleyici tedbirler daha kalıcı
Diğer yandan Türk Kadınlar Birliği (TKB) Kayseri Şubesi tarafından çocuk istismarına dikkat çekmek için dernek binasında basın açıklaması yapıldı. Başkan Ayşe Uzunlu, “Ayıptan çıkıp gerçekleri görmeli, gerçekleri konuşmalıyız” dedi.
Başkan Uzunlu, toplumsal infiale neden olan bu tür durumlarda idam, hadım, kısas gibi uygulamaların çokça dillendirildiğini, ancak koruyucu ve önleyici çalışmalar olmaksızın, bu tür cezai yöntemlerin kesin çözüm olmayacağını ifade etti.
Ceza Kanunundaki konuyla ilgili cezaların caydırıcılığı artırılmalıdır. İyi hal ve ceza indirimleri uygulanmamalıdır. Ancak, çocuğun sırlarının paylaşmasının sağlanması, söyleyecekleri karşısında kendisine kızılmayacağı ve utandırılmayacağını bilmesi daha da önemlidir” diyen Uzunlu, “Türkiye olarak, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin ilk imzacısı olduğumuz için övünmemize son verip bu sözleşme kuralları gereği önce kadınlara ve çocuklara şiddet ve en acısı taciz ve tecavüzleri önleme işlemi için halkın sesi olan sivil toplum kuruluşlarının feryadı duyulmalıdır. Ayıptan çıkıp gerçekleri görmeli, gerçekleri konuşmalıyız” şeklinde konuştu
Haber- Fotoğraf: Tuba Köksal, İHA