Gülen
cemaatinin resmi
yayın
organı olarak bilinen Herkül.org'da mektubun yazım
süreci
ve içeriğiyle ilgili
detaylara
yer
verildi
.
İşte Gülen'in o mektubu:
*Adanmış ruhların faaliyetlerini ve müesseselerini, -başkaları "
Hizmet
", "
Hareket
", "Cemaat" veya "
Câmia
" gibi
farklı
isimlendirmelerde bulunsalar da- her tür,
her anlayış
, her
renk
ve her
desenden
insanın (
camide
bir araya gelip beraberce saf tutan inananlar misillü) bir makuliyette ve bir
mantıkiyette
buluşmalarının
neticesi olarak gördüğünü.. ve
hedef
alınması karşısında
çok
mahzun olduğunu;*Daha
dershaneler
meselesinin
konuşulduğu
ilk
günlerde
ricâl-i devlete değişik vesilelerle milletimiz için
faydalı
gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle
misyonlarını
ifa etmeyi sürdürmesini
arzuladığımız
hususunun iletildiğini;
*
Hizmet
gönüllülerinin
genel
ve
sosyal
medya
aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin
ortaya
atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığını ve bu hususta kanunlar çerçevesinde
hukukun
gereklerinin seslendirildiğini; fakat,
zamanla
içtimai
hayat
içinde bir
çok
insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef
yer
yer
nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile
çok
çirkin söz ve karşılıklı isnatların
gündemde
olduğunu;
"KANUN
İŞLEYİŞİ
ÇERÇEVESİNDE EMİR VERMEM MÜMKÜN DEĞİL..."
*Kendisinin, devletin kanun çerçevesinde yürüyen
işleyişi
hususunda emir verme,
müdahale
etme ya da
memurları
bir noktaya sevk etme
konumunda
asla bulunmadığını;
*Bununla
birlikte
, sohbetlerinde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve sevenlerine itidal
tavsiye
edeceğini;
özellikle
bir kesim
medya
kuruluşlarında
kara propaganda sayılabilecek
yayınların
sona ermesini
arzuladığını
; bu
konuda
kendisinin elinden geleni
yapacağını
; Cumhurbaşkanımızın da ciddi
etkili
adımlar atacağına ve samimi gayretlerle
yeniden
akl-ı selime
dönüşün
sağlanacağına inandığını;
"
MEMURLARIN
ENGELLENMESİ ÜZÜNTÜ
VERİCİ
..."
*Kanunların
belirlediği
vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde
yerine
getiren
memur
înin sırf belli bir
yere
nispet edilerek engellenmesini ve hatta
süreçle
hiçbir ilgisi olmadığı halde yine
aynı
nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların)
yapılmasını
üzüntüyle
izlediğini
;
*Devlet
memurlarının
üzerlerine gidip onları vazifelerini
yapmaktan
men etme ve masum vatan
evladını
sadece
belli bir
yere
nispet ederek tasfiyeye/kıyıma tabi tutma
konusunda
kendisi ve sevenleri
sussa
bile maşeri vicdanın
susmayacağını
;
*
Şimdiye
kadar hayatın değişik alanlarında yalnızca "falan
yere
müntesip, falancı.. filancı.." görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın gelip gözyaşı döktüğüne şahit olduğunu; fakat bunları hiç dillendirmediği gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettiğini;
*Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah'ın inayetiyle, kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen Hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretlerin aşikar hale geldiğini; bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığını;
"EĞER AYRIMCILIĞIN ÖNÜ ALINMAZSA..."
*Ayrımcılık ve meşrepçilik gibi hatarlı düşünce ve çirkin işlerin önü alınmazsa yarın Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri muhiblerinin, Süleyman Efendi'nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti'nin, Menzil mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalacaklarını;
"DÜN NEREDEYSEK, SEÇİM SÜRECİNDE DE AYNI ÇİZGİDEYİZ..."
*Kendisinin ve sevenlerinin dün neredeyse şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide durduğunu;
*Hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer almaya, kendisine sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştığını; gözünde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşından sonra da başka bir sevda, düşünce ve emelinin olamayacağını;
*Bundan sonra da arkadaşlarına, dostlarına ve sevenlerine itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elinden geleni yapmaya çalışacağını ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi olacağını..