İş Dünyası'nda 'Doğru Sistem' Özlemi
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kayseri Şubesi, 'Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi' konulu panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Nedim Olgunharputlu, Türkiye'nin mevcut yönetim sisteminin iş dünyasını tedirgin ettiğini belirterek, ülkede istikrarı sağlayacak doğru sistemin bulunması ve desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Doğan moderatörlüğünde gerçekleşen panel Kayseri ve Civarı Elektrik Türk A.Ş. (KCETAŞ) konferans salonunda gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Çağlayan, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Bilir, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Küçük katıldı.
Tüm görüşlere saygı duyulmalı
MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Nedim Olgunharputlu yaptığı açılış konuşmasında iş dünyasının istikrar beklentisi içinde olduğunu ve istikrarı sağlayacak doğru sistemin bulunması için tüm çalışmalara destek vereceklerini söyledi. Sistem arayışlarında tüm görüşlere saygılı olunması gerektiğine vurgu yapan Olgunharputlu, “Eğer güçlü bir hükümet olur ve tek başına iktidar çıkarsa burada ekonomik istikrarsızlık pek meydana gelmez. Ama yüzde 40’ın üzerinde oy almış bir iktidarın bulunduğu bir ortamda siyasi istikrarın oluşturulamaması ile karşı karşıyayız. Bu sistem iş dünyasını sürekli tedirgin ediyor. Doğru ve ülkede istikrarı sağlayacak sistem hangisi ise bunu bulmalı, bunun için çalışmalı, bununla ilgili istişareler yapılarak doğru nokta bulunmalı ve ilgili çalışmalara biz de destek vermeliyiz” dedi.
‘Başkanlık’ istikrarsızlığı ortadan kaldıracak
Olgunharputlu’nun ardından söz alan AK Parti Milletvekili İsmail Emrah Karayel, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin ülkenin en önemli konularından biri olduğunu söyledi. Karayel, “7 Haziran seçimlerinden sonra görüldüğü üzere, bu kadar güçlü bir parti ve bunca milletvekiline rağmen devamında yaşanan ekonomik ve siyasi çalkantılar ortada. 2001 ve 1999 krizleri hepimizin yakinen yaşadığı ve ülkemizin kara günler olarak değerlendirdiği günler. Ondan önce zayıf partilerden oluşan zayıf koalisyonlardan ortaya çıkan iktidarların da ülkemizi nerelere getirdiği malum” dedi.
İstikrarsızlık riskini ortadan kaldıracak en önemli sistemin başkanlık sistemi olduğunu belirten Karayel, “Başkanlık sistemi karşısında iki tür karşı duruş var. Bir kesim, başkanlık sisteminin uygulanması halinde ülkenin bölüneceği endişesini yaşıyor. Diğer karşı çıkan ekip de, ‘Bu diktatörlük getirecektir, başkan dediğiniz bütün yetkiyi elinde bulunduracaktır.’ diyerek başka bir tabanı manipüle etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Baktığınız zaman sisteminizi düzgün kurduğunuz zaman Başkanlık Sistemi dediğiniz, bir anayasanın sadece yürütme ile ilgili kısmını oluşturmakta. Başkanlık, diktatörlüğe sebep olmaz. Demokrasinin önemli hususlarından biri olan güçler ayrılığı ilkesini destekler, dolayısıyla ülkemizde demokrasiyi tahkim etmek anlamında önemli bir çığır açar. Meclis’in başkanı görevden alamadığı, başkanın da Meclis’i lağvedemediği bir sistemden bahsediyoruz, dolayısıyla bu sistem diktatörlüğe izin vermez. AK Parti olarak bu çalışmayı hiçbir kimsenin çıkarı ve bir makama gelmesi için yapmıyoruz; biz bunu, torunlarımızın, torunlarımızın torunlarının, daha rahat, daha gelişmiş bir ülkede, muasır medeniyet seviyesinin ötesine geçmiş bir ülkede yetişmesi için yapıyoruz. Bu dünya, Sultan Süleyman’a kalmamışken, AK Parti olarak, memlekete hizmet için çalışırken, bu sistemi bir kimsenin çıkarı için istediğimizi söylemek, en hafif ifadesiyle AK Parti’ye haksızlık olur” ifadelerini kullandı.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Doğan ise, eleştirilmesine rağmen 1982 Anayasası’nın halen yürürlükte olduğunu, dolayısıyla yeni bir anayasa çalışmasının yapılması gerektiğini söyledi. Doğan, “Anayasalar nihayetinde temel hak ve hürriyetleri düzenleyerek bir sistem ortaya koyuyorlar. Bu nedenle, baştan sona ele alınarak, bir sistem bütünlüğü getirmeleri beklenir, yapılacak bir değişikliğin de bunu öngörmesi beklenir. Bundan sonraki çalışmaların buna hizmet etmesini temenni ediyoruz” açıklamasında bulundu.
Bölünme tehdidi olarak görmek yanlış olur
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Bilir de, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacının olduğunun her platformda söylendiğini kaydederek, “Toplumun önemli bir kesimi de Türkiye’de yeni bir anayasa için uzlaşmış durumda… Mecliste bunun için bir uzlaşma komisyonu kuruldu. 4 parti Türkiye’nin yeni anayasası ve bu anayasanın nasıl yapılacağı konusunda uzlaştı. 4 partinin ittifakı ile 60 madde de yazıldı.
Çalışma usulünü ben de yakından takip ettim. 1982 Anayasası sistematiği üzerinden gidiliyor. Anayasanın kendi içerisinde bir sistematiği var. Yasama, yürütme, temel hak ve hürriyetler v.s. temel hak ve hürriyetleri bitirildi. Yürütme ve yasmaya gelindiği zaman partiler bu konudaki tekliflerini sundu. Aslında hükümet sistemi tartışması yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin ne şekilde olacağı ile ilgilidir. Bunu bir rejim tehdidine dönüştürmek ya da bölünme tehdidi v.s. olarak algılamak son derece yanlış” şeklinde konuştu.
Yapılan anayasalar toplumu şekillendirmek üzerine
Halkın ‘Başkanlık Sistemi’ni bildiğini söyleyen Bilir, sözlerini şöyle sürdürdü, “Halkın kafasını karıştıran sorular var. Biz bunlara algı diyoruz. ‘Başkanlık Sistemi diktatörlüktür. Cumhuriyeti ortadan kaldıracaktır. Bölünmeye gider’ gibi sözler tamamen uydurmadır.”
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Küçük ise Türkiye’de şuana kadar yapılmış olan anayasaların hiçbirinin demokratik usullerle yapılmadığını belirterek, “Yapılan tüm anayasalar toplumu yukarıdan aşağıya şekillendirmek isteyen, tabiri caizse toplumu gütme üzerine ortaya çıkmıştır. Temelinde toplumu beğenmemek var.”
Haber: Bünyamin Gültekin