'İnsan artık aklı ile hareket etmiyor'

'Uluslararası Öğrenciler Yaz Kampı'nda konuşan Yazar Yusuf Kaplan, insanın artık aklı ile hareket etmediğini söyleyerek, bunun en büyük sorumlusu olarak da medyayı gösterdi. Kaplan 'Medya özellikle de televizyon 11 yaşındaki çocuğa hitap eder. Yani izleyiciyi 11 yaşındaki bir çocuk olarak görür. Aklına hitap etmez duygularına hitap eder' ifadelerini kullandı.

T.C Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Medeniyetin Burçları tarafından düzenlenen “Uluslararası Öğrenciler Yaz Kampı” Bolu-Aladağlar-Değirmenözü mevkiinde Orman işletme müdürlüğü tesislerinde 20 Ağustos- 13Eylül tarihlerinde gerçekleştiriliyor.

Kamp ile ilgili bilgi veren Uluslararası Öğrenciler Yaz Kampı Koordinatörü ve Medeniyetin Burçları Derneği Başkanı Ali Dursun, Programa farklı illerden 5 ayrı grubun ve toplam 175 öğrencinin katılım sağlayacağını belirtti. Türkiye genelindeki yabancı bayanlardan oluşacak bir son grubunda oluşturulacağının kaydeden Dursun, programın ayrıntılarını ise şöyle anlattı; “Kültür, edebiyat ve tarih sohbetleri, satranç kursları ve turnuvaları, spor müsabaka turnuvaları, kişisel gelişim kursları, film gösterimi, klasik islam sanatları ve uygulamaları, bilgisayar ve internet güvenliği konularını içeren eğitim ve Gölcük ve Abant göllerine gezi ve doğa yürüyüşleri  yapılacaktır.” Eğitim ve etkinliklerin sonunda değerlendirme toplantılarının da yapılacağını belirten Dursun; “Yaz Kampı çerçevesinde, öğrencilerimizin hem geçen dönemin yorgunluğunu unutturacak hem de yeni döneme daha aktif ve dinlenmiş olarak hazırlanacaklardır” dedi.

            Uluslararası Öğrenciler Yaz Kampı’na katılacak iller Kayseri-İstanbul-Ankara- ve İzmir’den seçilen öğrenciler olurken, kampa katılan Kayseri gurubunun kampı sona erdi ve yerini 2. Grup olan İstanbul’dan gelen uluslararası öğrencilere bıraktı.

Uluslararası Öğrenciler Yaz Kampı’na katılan ilk grup olan Kayseri grubuna üç önemli misafir de konuk oldu. Konuklardan Yazar Yusuf Kaplan Modernizm ve postmodernizm kavramları üzerinde insanı anlatırken yazar Necati Mert ise İslam toplumlarında zanaatı anlattı .Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Dekanı Prof.Dr. İlhan Genç ise Sanat felsefesi,Kültür ve Medeniyet kavramları üzerinde durdu.

 Türkiye  Yaz Kampları Koordinatörü Ali Dursun, Pratik dil eğitimi çerçevesinde Mustafa Kutlu’nun “Ya tahammül ya sefer” isimli metni ve Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘Sessiz Gemi’ şiirini öğrencilerle birlikte tahlil ederek, farklı ülkelerin kültürel kodlarını metinler üzerinde tartışma imkanı buldu. Son olarak Kampın asistanlarından, Erzade Yurdagül, Klasik İslam sanatlarından, Hat ve uygulamaları dersini, Bülent Doymuş ise Bilgisayar ve internet güvenliği derslerini verdiler.

 Ayrıca, Abant’a giden öğrenciler burada, doğa yürüyüşleri yaparak , at binmenin ve bişiklet sürmenin keyfini yaşayarak, Abant tabiat müzesini gezerek yetkililerden bilgi aldılar.. Bir sonraki gezi programları ise Gölcük olan öğrenciler için adeta burası büyüleyici bir nitelik taşıyordu. Tektonik bir göl olan gölcük seyrine ve fotoğraflayamaya doymayan öğrenciler piknik ve veleybol müsabakasından sonra, Aladağlar İzcilik Kampı Müdiresi Şennur hanımın misafiri olarak izcilik kampını da ziyaret edip buradaki lezzetli gözleme ikramını geri çevirmediler.

“Aklını kullanamayan batılının kendisiydi”

Yusuf Kaplan, gerçekleştirdiği sohbette; “Kant Aydınlanma düşüncesini özetlerken kurduğu cümle şuydu; İnsan ergenlik çağına ulaştı. Akli yetilerini kullanmaya başladı. İnsanlık değil ki batılılar aklını kullanmaya başladı. İnsanlık aklını kullanıyordu. Aklını kullanamayan batılının kendisiydi. Kilise insanın önünde duvar oluşturdu. Bunu aşmak için modernleşme sürecine başladılar.  İnsanın tanrılaşma süreci buradan başladı.

            Kant modernleşme sürecini insanlığın aklını kullanma süreci olarak başlatır. Bu mantıkla gideceksek postmodernizmle insanın olgunluğa erişmesi gerekiyor. Ama böyle olmadı. Akıl tutuldu. Araçsal akıl ortaya çıktı. Araçlar, bilim ve teknoloji aklı ve insanı yuttu. Paul Ferari derki; “Batı uygarlığı dünya üzerindeki hakimiyetini iki şeye borçludur diyor: Birincisi silah ikincisi medya.” Yani silah ve bilim teknolojisi bu kadar gelişmiş olmamış olsa dünya üzerinde hakimiyet kuramayacaktı. Amaçlar yitirildi. Bunun yerine güçlü araçları kullanmaya ve üretmeyi amaç haline getirdi. İnsan postmodernlikle olgun çağına ulaşmadı tekrar çocukluk dönemine geriledi. Dolayısıyla insan artık duyguları ile hareket ediyor. Hızın ve hazzın peşinde koşuyor” ifadelerine yer verdi.

“İnsan artık aklı ile hareket etmiyor”

            İnsanın artık aklı ile hareket etmediğini söyleyen Kaplan bunun en büyük sorumlusu olarak da medyayı gösterdi. Kaplan; “Medya özellikle de televizyon 11 yaşındaki çocuğa hitap eder. Yani izleyiciyi 11 yaşındaki bir çocuk olarak görür.  Aklına hitap etmez duygularına hitap eder. En tarafsız ve objektif televizyon haberlerinde bile iyiler ve kötüler var. İyi kim batılılar kötü ise batı dışındakiler. Adam mesela Afrika’daki açlık sorununu anlatıyor. Orada çok objektif bir çekim yapıyor ve oradaki insanların sorunları ile çok ilgileniyor gibi duruyor. Ama aslında Afrikalıların ne kadar perişan ne kadar geri ve ne kadar ilkel olduğunu anlatıyor.

“İslam, tarifi din üzerinden yapılan bir medeniyettir”

Necati Mert ise gerçekleştirdiği konuşmasında İslam toplumlarında zanaat konusunu anlattı. Mert; “İslam medeniyeti, tarifi din üzerinden yapılan bir medeniyet. Böyle yapılması da şart. Çünkü "din" de "medeniyet" de aynı üç harften türeme: d, y, n. Kökleri ortak. Dahası, hicret sonrasında Hz. Peygamber tarafından adı değiştirilen Yesrib'in "itaat edilen yer" anlamındaki yeni adı da: "Medîne de aynı kökten. "Medenî", Medîne'den gelir; "Medîne'de yaşayan" demek. Medîne'nin anlamı, orada kurulan İslam Devleti'yle ilgili. Onun idarî, kanunî, icraî gücüne gönderme. Her iki sözcüğün anlam genişletip "şehir" ve "şehirli" olmaları daha sonra.

Şiirle, müzikle, resimle uğraşanlar, oyunculuk yapanlar için de geçerlidir dine hassasiyet. Özdemir Nutku, meddahlarda olması gereken yirmi özelliği sıralar Kâşifî'den aktararak: doğruluk, sabır, şükretme, zühd (yasaklardan korunma, ibadete bağlanma), boyun eğme, yetinme, hesap görme, denetim, alçakgönüllülük, kendini Allah'a bırakma, açık yüreklilik, akıllı konuşma ve davranma, eli açıklık, çalışkanlık, düşünceli hareket etmek, tedbirli olmak, tevekkül, az yemek, az uyumak, sevecenlik. Olmaması gereken otuz özelliğin dine ve ahlaka en yakın duranları da şöyle: gaflet, kendini beğenmişlik, ikiyüzlülük, içki içmek, faiz almak, zina, sözünde durmamak, yalan yere yemin etmek, iftira atmak, dedikodu yapmak, hile…

İdris Nebî, terzidir; fakat kalemle yazı yazmasını da bilir. İsmet Özel bu "intelect" motife ve terzilikle birlikteliğe dikkat çeker. Evet, Doğu'da, İslam toplumlarında maddî zenginlikle zihnî gelişme birliktedir, uyum içindedir. Diğer peygamberler de hem meslekleri olan ustalardır hem de ümmetlerine rehberlik edip yol gösteren münevverler. Günlük hayatın ustaları da böyledir; meslekleriyle bilinirler, sanatlarını işlerinde gösterirler, fakat işleri dışında sanat etkinliklerinde de bulunurlar. Şairlerden Zâtî çizmecidir, Bâkî müderris -çocukluğunda serac (kandil yakıcı) çıraklığı da yapmıştır. Bestekârlar içinde müezzinler haylidir. Cevdet Kudret de ortaoyunundaki usta-çırak ilişkisine değinir, kollardaki oyuncuların asıl işlerini verir Metin And'dan aktararak. Devlet katından olmayanlar, zanaat lakaplarıyla şöyle: Attar Şükrü Efendi, Demirci Edhem, Deveci Ali, Divitçi Mehmet, Döşemeci İsmail, Hamamcı Süleyman, Kâğıtçı Ahmet, Kantarcı Kadri, Kaşıkçı Mehmet, Keçeci Hakkı, Külahçı Mehmet, Miskyağcı Hakkı, Muhallebici Mehmet Ali, Mutaf Mustafa, Merkepçi Ahmet, Saraç Hüsnü, Sepetçi Ali Rıza, Şerbetçi Muhiddin, Tabak Mustafa, Tenekeci Kambur Yusuf, Terlikçi Rıza, Terzi Salih, Tespihçi Ahmet, Turşucu Mustafa, Usturacı İbrahim, Yağcı İzzet, Yemenici Rıza… "San'at"la "zanaat"ın ayrışmadığını, hatta somut gereçlerle çalışmanın, ekme, dikme, yapıp etme gibi ihtiyaç giderici işlerle uğraşmanın, bugünün diliyle: zanaat'ın önde tutulduğunu gösterir bunlar” şeklinde konuştu.

            Programda uluslararası öğrencilere Medeniyet’in Burçları Derneği’nin hediye ettiği Mustafa Kutlu’nun ‘Uzun Hikaye’ kitabı okutuldu. Kitabın okutulmasının ardından ‘Uzun Hikaye’nin sinema filmi izlendi. Film uluslararası öğrenciler üzerinde duygusal tesirler bıraktı.
Haber: Bünyamin Gültekin

Bakmadan Geçme