'GÜL İLE ASKERİ TREND ANLAMINI YİTİRDİ'
Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan, 'Uluslararası Öğrenci Akademisi'nde konuştu
“Uluslararası Öğrenci Akademisi”nin 3. hafta seminerlerine konuk olan Prof. Dr. Haluk Alkan, ülkemizde cumhurbaşkanının elindeki yetkileri ile çok güçlü bir kurum olduğunu, bu nedenle 1990’lı yıllara kadar asker kökenli cumhurbaşkanlarının tercih edildiğini söyledi. Alkan böylelikle askeri bir denetim sağlandığını, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in kişiliğinde askeri trendin devam ettirildiğini, Ancak Abdullah Gül ile beraber bunun anlamını yitirdiğini söyledi.
“Uluslararası Öğrenci Akademisi”nin 3. hafta seminerlerinde eğitimci-yazar Ramazan Bayraktar, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Lütfi Sunar konuşmacı olarak katıldı.
“Bilinçaltımız bize bir rahmettir, ama…”
Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş. Konferans Salonu’nda gerçekleşen seminerlerin 3. haftasında ilk konuşmacı eğitimci-yazar Ramazan Bayraktar oldu. Bayraktar,11 Nisan Cuma günü gerçekleştirdiği konuşmasında ‘Benlik İnşası’nı anlattı. Bayraktar, günlük hayatımızın %90’nını bilinçaltının idare ettiğini geriye kalan %10’luk kısımda ise bilincimizin devreye girdiğini söyledi. Akıllı insanlarda oranın bu olduğunu kaydeden Bayraktar; “Çoğu kişi de bilinçaltının kontrolü %95’tir. Bilinç farkındalık demek. Yaptığı şeyi niye yapıyor olduğunu, yapma esnasını da fark etme durumudur bilinç. Mesela biz diş fırçalamayı bir kere öğrendiğimiz zaman bilinçaltı bunu kaydeder. İkinci fırçalamada gözümüze falan sokmayız fırçayı… Hiçbir şekilde bilinç devreye girmez. Araba kullanmayı bilincimiz ilk defa öğretir. Bilinçaltı bütün bu hadiseyi kaydeder. Daha sonra biz araba kullandığımızda bilincimizi devreye sokmayız. Bilincimiz ancak kaza anında devreye girer. Ya da araba ile ilk defa bir hareketi yaptığımızda bilinç devreye girer” dedi.
Bilinçaltımızın çocukluğumuzda gördüğümüz yerleşik kanaatlerle dolu olduğunu kaydeden Bayraktar; “Okullarda öğrendiğimiz, herkesin yapa geldiği, atalar kültü v.s. şeyler bilinçaltımızdır. Bilinçaltımız bize bir rahmettir. Bazen de kendimiz gibi yaşamaktan ve oportünizmden kurtulamaya biliriz. Bu anlamda da bilincimiz çok hayati bir konudur” ifadelerini kullandı.
“Asker kökenli cumhurbaşkanlığı, darbe yapmadan şekillendirme isteğidir”
12 Nisan Cumartesi günü ise Prof. Dr. Haluk Alkan ve Doç. Dr. Lütfi Sunar, seminer konuşmalarını gerçekleştirdiler. Günün ilk seminer konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Alkan ‘Türk Siyasal Tarihi’ni anlattı. Alkan, Türk siyasal tarihini, Osmanlı’dan başlayarak günümüze kadar bir değerlendirme de bulundu. Osmanlı tarihindeki siyasal hareketlerin Osmanlı hanedan üyeleri ve bürokratlar tarafından gerçekleştirildiğini değinen Alkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar ise siyasal hareketlerin askerler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Özellikle Türkiye geleneğinde cumhurbaşkanların hep asker kökenli olduğunu hatırlatan Alkan; “ Bunda asker kökenli cumhurbaşkanlarının, sistemi darbeye ihtiyaç olmadan yönetebileceği düşüncesidir. Ancak Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olması ile ilk defa Türkiye’de bir sivil Cumhurbaşkanı oldu. Daha sonra Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül cumhurbaşkanı oldu. 1990’lardan sonra sivil cumhurbaşkanları ile çalışmaya başladık” ifadelerini kullandı.
“Gül’ün cumhurbaşkanı olması askeri trendi bitirdi”
Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in kişiliğinde askeri trendin devam ettirildiğini belirten Alkan, Abdullah Gül ile beraber bunun anlamını yitirdiğini söyledi. Alkan, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının da bu anlamda meclis birleşimi sonucunda toplumun taleplerini dile getiren kesimlerin bir temsilcisi olarak seçildiğini kaydederek, sözlerine şöyle devam etti; “2007 yılında yapılan değişiklikle cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği için artık bundan sonra cumhurbaşkanın merkezi grupların bir ajanı olma ihtimali ortadan kalkmış durumda…
Biz de cumhurbaşkanı çok güçlüdür. Yargı, üniversite atamalarında, devlet denetleme kurulu aracılığıyla bütün kurumlara bir denetleme yapabilmesiyle çok güçlü bir kurum. Bu yetkilerini kullandığı zaman sistemi kilitliyor veya yönlendirebiliyor. Cumhurbaşkanlığı için yaptığımız kavganın da sebebi budur.
“Haritalar masum değil”
Doç. Dr. Lütfi Sunar ise haritalar üzerinden yaptığı sunumunda haritaların görüldüğü kadar masum olmadığını söyledi. Sunar, okullarımızda ve yaşamımızda kullandığımız haritalarda Avrupa’nın merkeze konularak bir dünya şekillendirilmeye çalışıldığını belirterek sözlerine şöyle devam eti; “Elimizdeki haritalarda Amerika’nın yukarıda ve merkezde olduğunu görüyoruz. Bunun nedenlerinden biri de başlangıç meridyeninin İngiltere’nin Greenwich kasabasından geçiyor olmasıdır. Aslında böyle olmak zorunda değil.
Batı tarihin tarihi biz tarihin figürleriyiz. Batıda modernite ortaya çıktığında Osmanlı, Çin, Mali, Babür v.s. birçok büyük uygarlık vardı. Yunanlılar kendi uygarlıklarını besleyen kaynakları gizleyerek, kendisini, yeni, farklı ve kendisinden öncekileri aşan bir şeymiş gibi sunuldu. Bu nedenle Avrupa merkeziyetçiliğini aşmamız için elimize aldığımız kitaplarda eğer bir kitap tarihi Yunan’dan başlatıyorsa onu çöpe atmalıyız.”
Haber/Fotoğraf: Bünyamin Gültekin