• Haberler
  • 'FORBES'TA YER ALAN EN GENÇ İŞADAMI OLMAK İSTİYORUM'

'FORBES'TA YER ALAN EN GENÇ İŞADAMI OLMAK İSTİYORUM'

Japonya'da Türk Bayrağı ile ürünlerini tanıtan CEHA'nın Yönetim Kurulu Üyesi gelecek vaat eden Genç İşadamı Gürkan Şen, CEHA'nın kurucusu olan babası Çetin Şen'i idol aldığını söyledi. Genç işadamı sektörel dergileri takip ettiğini, bu dergilerden Forbes dergisini devamlı okuduğunu ve bu dergide yer alacak en genç işadamı olmak istediğini belirtti.

 Büro malzemeleri üretimini gerçekleştiren Türkiye’de rakipsiz, Avrupa’da ise en büyük 3. firma olan CEHA Rusya’da 400 kişinin çalışabileceği bir fabrika açtıktan sonra şimdi ise Mimar Sinan’da bölgenin en büyük alanına sahip bir fabrikanın da (125.000 metre kare) yapımına başladı. CEHA böylelikle Türkiye’de daha etkin bir şekilde çalışmalarını sürdürmeyi hedefliyor. “Dünyaya Kalite İhraç Ediyoruz” sloganıyla yola çıkan CEHA’nın kurucusu olan Çetin Şen’in oğlu ve CEHA Yönetim Kurulu Üyesi olan Gürkan Şen ile firmanın çalışma alanlarını ve Türkiye hedeflerini konuştuk.

 

İlk önce sizi tanıyabilir miyiz?

1990 doğumluyum İstanbul’da Yeditepe Üniversitesi’nde 4. sınıf İşletme bölümünde okuyorum. Ayrıca CEHA firmasında yönetim kurulu üyesiyim.

Makineler yerine İnsanları yönetmeyi tercih ettim

İşletme bölümünü neden seçtiniz bunda babanız Çetin Bey’in etkisi var mı?

Çetin Bey, çocukluğundan beri 10’lu yaşlarda iş hayatına başlamasına rağmen benim üzerimde hiçbir zaman böyle yönlendirici ve baskıcı bir etkisi olmamıştır. Aksine ben her yaşın gerektirdiği yaşantıyı yaşadım. Çocukluğumda parklarda oynadım. Biraz da büyüdüğümde gezdim tozdum ve eğlendim. Zamanı gelince de (şuan) iş hayatına girmeye başladım. İşletme bölümünü seçmemde de babamın bir yönlendirmesi söz konusu değil. Ama aslında ben başlarda makine bölümü okumak istiyordum. Daha sonra düşüncem değişti. Makineleri yönetmek yerine insanları yönetmeyi tercih ettim.

Babanızdan bahsederken Çetin Bey ifadesini kullanıyorsunuz. Bunun nedenini öğrenebilir miyiz?

İş yerinden içeriye adım attıktan sora Çetin Bey benim babam değil, patronum olur. Daime iş yerinde bu şekilde hitap ederim. Bunun gerekli olduğu kanaatindeyim. İş ve aile hayatımızı birbirine karıştırmıyoruz. Ama iş yerinden dışarı çıktığımızda ise Çetin Bey’e o zaman baba diyorum

Teorik bilgimi pratiğe döküyorum

İşletme Fakültesi son sınıfta okuduğunuzu söylediniz. İstanbul ile Kayseri arasında gidiş gelişler mi yapıyorsunuz? İş ve okul dengesini nasıl sağlıyorsunuz.

Haftanın belli bir kısmını burada geçiriyorum. Diğer kısmını ise İstanbul’da ben bu koşuşturmadan keyif alıyorum. Ayrıca çok bunun benim için büyük bir avantaj sağladığı kanaatindeyim. Çünkü okulda sadece teorik dersler geliyoruz. Buraya geldiğimde ise bu teorik bilgilerimi uygulamaya dökmüş oluyorum. Bu açıdan çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

 

“Dünyaya kalite ihraç ediyoruz”

Birazda bu büyük kuruluşun temellerini atan Çetin Bey’den bahsedelim isterseniz. Çetin Bey CEHA’yı bu işe nasıl ve hangi hedeflerle başladı bunları bizimle paylaşır mısınız?

Çetin Bey, bu işi yapmaya başladığından bu yana vaz geçemediği tek şey kaliteydi. Zaten firma sloganımızda şu; “Dünyaya kalite ihraç eder.” Çetin bey, bu işi ilk yapmaya başladığında kalitenin yurt dışında tercih edildiğini bildiği için yurt dışında bu işe başladı. Çünkü kendiside kaliteden vaz geçemiyordu. Çetin Bey CEHA’yı kurmadan önce hem işçi olarak hem de usta olarak çalıştığı birçok yer var. Yani çekirdekten yetişme anlayacağınız.

 

CEHA olarak nasıl bir ürün yelpazesine sahipsiniz?

Sekiz bin ürün çeşidimiz var. Çok geniş bir ürün yelpazemiz var. CEHA metalden oluşan büro mobilyaları üretimi ile işe başladı. Sonra metal mobilyaların yanında ahşap mobilyalarında üretimine geçildi. Ayrıca bizim fabrikamız bünyesinde yetişip yeni fabrikalar açanda oldu. Bu noktada okul görevi de görüyoruz. Avrupa’ya ihracat yapacak kadar kaliteli ürün üretiyorsanız bir okul gibisinizdir. Yani kaliteli bir eğitim veriyor gibidir. Burada yetişenler buradan ayrıldıktan sonra başka bir işyeri açabilirler ve bununda örnekleri var.

 

Japonya’da Türk Bayrağı ile ürünlerimiz tanıtılıyor

Bu kaliteyi nasıl yakaladığınızı düşünüyorsunuz? Piyasada ki konumunuz nedir?

Kurumsal yapı açısından kaliteye çok önem veriyoruz. Kalite de zaten kurumsallıktan kaynaklanıyor. Kurumsal değilsen zaten kaliteyi yakalayamıyorsunuz. En alt kademeden üst kademeye doğru çıkan biri hakkını vererek çıkıyor. Zaten en sonunda da kaliteyi o şekilde yakalıyorsunuz.

Avrupa’da çok iyi tanınan ve pazar payının büyük kısmını Avrupa ve Japonya oluşturan CEHA bu kalitesini iç piyasada da yaygınlaştırmayı hedefliyor. Artık iç piyasaya da bu ürünü sevdirmek zorundayız. Her şeyi Avrupa’dan görüp öğreniyoruz ve Avrupa yaptığı zaman doğru olduğuna inanıyoruz. Hâlbuki biz bunun doğruluğunu biliyoruz.

Türkiye’de ciro bakımından ilk 500 firma arasında yer alıyoruz. 1000-1200 işçi çalıştırıyoruz. Ürünlerimizin yüzde yüzünü ihraç ediyoruz. Avrupa ve Japonya en büyük pazarımız. Rusya’da yeni bir yatırım yapıldı. Orada yeni bir fabrika açıldı. O fabrikada 400 kişi çalışıyor. Bugün itibariyle 110.000 metre kare kapalı alana sahip fabrikalarımızın toplamı. Mimar Sinan bölgesinde de 125.000 metre karelik bir alana şuanda fabrika yapılıyor. Bu fabrika o bölgenin en büyük alanına sahip.

 

Almanya Parlamentosu CEHA ürünlerini kullanıyor

Bizim Japonya’da ki kataloglarda Türk bayrağı ile ürünlerimiz tanıtılıyor. Manutan, Key, Delta ve Kaiser Kraft kataloglarının en büyük tedarikçisi CEHA’dır.

Kesinlikle kalitemizden ödün vermiyoruz. Alman Parlamentosunu komple CEHA döşemiştir. Burada şöyle bir özellik var. Onlar dolabından masasına kadar fonksiyonel ürünler talep ediyorlar. Böyle şatafatlı ve cicili, bicili şeyler değil istediği fonksiyonu yerine getirebilecek ürünü istiyorlar. Ayrıca ömrünün uzun olmasına da dikkat ediyorlar.

 

Metalın soğukluğunu CEHA değiştirdi

Ahşap ürünler kullanmaya alışkın bir toplum olarak bize biraz metal ürünlerden bahseder misiniz?

Bizim ürünlerin en büyük özelliklerinden birisi de 5 veya 7 yıl gibi değişen garantiler vermesidir. Mesela bir araçtaki boya ne ise bizim kullandığımız boya da o. Halkın en çok duyduğu metal dolap denildiği zaman metal soğuktur diye bir algı oluşur. Ahşap kadar sıcak değildir. Ama bunun soğukluğunu değiştiren CEHA’dır. Bizim ürünlere müşteriler nereden bakarsa baksın ahşap olduklarını sanırlar ve onun için gelip bakarlar, ondan sonra metal olduğunu anlarlar. Metal daha uygun ve daha uzun ömürlüdür. Ahşabın rahat olduğunu söylerler ama metal daha estetiktir. Fransız bir firmaya tamamen metal genç odası yapıyoruz. Bu ürünlere değişik ve güzel renkler kullanıyoruz ve bunların hiçbiri ahşap değil. Geçenlerde Güneydoğu’da bir yurtla görüştük. Onlara ranza ve dolapları metal şeklinde verelim dediğimiz zaman, dediler ki biz bundan sonra ahşap almayacağız. Niye diye sorduk, dediler ki “tahta kurusundan dolayı biz artık metal ürünleri tercih edeceğiz.” Bizim kullandığımız boya kansorejen madde içermeyen bir boya… Belki bizim Kayseri’de kullandığımız suntayı da İstikbal’den başka bir firma kullanmıyordur. V1 denilen bir yapıştırıcı var ki bu yapıştırıcı kansorejen madde içermiyor. Bundan dolayı rakipler bizimle kalite açısından yarışamaz. Çünkü onların kullandığı suntayı zaten kullanmıyoruz.

CEHA’nın açılımı nedir?

Daha Önce Çetin Bey’in bir Alman ortağı vardı. CEHA’nın açılımı da Çetin Bey’in ve Alman ortağının baş harflerinden oluşuyor.

Peki, Türkiye piyasasına neden girmeye karar verdiniz?

Türkiye’ye de iki sene öncesinde başladık ürün satışı yapmaya. Çünkü bu kaliteyi bizim ülkemiz insanların kullanımına sunmak istedik. Şuan da Türkiye’de 20’nin üzerinde bayimiz var. Bizim ürünlerimiz aslında bayii açılarak satılan bir ürün değil. Mevcut bayiliklere sadece bu ürünü satacaksınız diyemiyoruz. Türkiye’de ciddi makro işletmeler var. Biz bu makro işletmelerin ürün ihtiyaçlarını karşılamak istiyoruz.

Üretim aşamasını nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

1000 kişi minimum çalışanımız var. Bu bazen 1200’de oluyor. Daha fazla bir sayının üzerine çıkmamızın sebebi yerimiz olmamasından kaynaklanmaktadır. Üstelik var olan elemanlarımızla üç vardiya çalışıyoruz. Burada önemli olan bir diğer konuda sistematik çalışıyoruz. Yurt dışında aldığımız ürünleri ne zaman teslim edeceğimizi söyleyerek çalışıyoruz. Planlı ve zamanlı çalıştığımız için bizim zaten bütün yılımız dolu. Bir yıl içerisinde ki üretimimizin ne olacağı hangi ürünün nereye teslim edileceği bellidir zaten. Mesela şuanda Japon’ya ya 7 ay ne üreteceğimiz belli. Ondan dolayı eğer talep edilen ürün, sayısal olarak az ise siparişleri almıyoruz.

 

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Bakmadan Geçme