• Haberler
  • Siyaset
  • 'FETÖ sümüklüsüyle anılacak tek bir Kayserili dahi yoktur'

'FETÖ sümüklüsüyle anılacak tek bir Kayserili dahi yoktur'

MHP Kayseri milletvekili Baki Ersoy, TBMM'de 2020 bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmasında, 'Kayseri'nin birlikte en son anılacağı kişiler hainlerdir, teröristlerdir. Kayseri'nin birlikte en son anılacağı unsurlar terör örgütleridir, şer odaklarıdır vatanın, milletin ve devletin karşısında tavır alanlardır. FETÖ' nün gayrimeşru çocuklarıyla, şizofren FETÖ sümüklüsüyle anılacak tek bir Kayserili dahi yoktur. Şayet var ise bizim için yok hükmündedir' dedi.

MHP Kayseri Baki Ersoy’un TBMM’de yaptığı konuşmasının tam metni şöyle: “2020 yılı bütçesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 2'nci bütçesi olma özelliğini taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, 9 Temmuz 2018 yılından itibaren yaklaşık on yedi aydır Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmektedir. Dönüp geride bıraktığımız bu sürece baktığımızda, 2018 yılında başlayan, 2019 yılında da devam eden ekonomimize yönelik daha önce benzerine şahit olmadığımız büyüklükteki kur saldırılarının başta aziz Türk milletinin millî bir bilinçle vermiş olduğu topyekûn destek ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı güçlü koordinasyon ve hızlı karar almak süreçleri sayesinde hamdolsun etkisiz hâle getirildiğini görüyoruz. O günlerde bir "tweet"le tırmanan döviz kurları ve faizler çok şükür artık onlarca "tweet"le dahi olumsuz etkilenmemekte ve hatta ekonomik istikrar anlamında hızla istenilen düzeyde seyretmektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte, yürütmede karar alma süreçlerindeki çok başlılık ortadan kaldırılmış, yeni hükûmet sisteminin gereklerine uyum sağlayacak şekilde kamu yönetiminin yapısal ve fonksiyonel dönüşümünün sistematik ve bütüncül bir şekilde tasarlanmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yayımlanmıştır. Bu şekilde, vatandaş odaklı, etkin ve etkili kamu hizmet sunumunun gerçekleştirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatı, politika ve strateji geliştirme ile izleme ve değerlendirmeye yoğunlaşırken bakanlıklar daha icracı ve fonksiyonel bir yapıda şekillendirilmiştir. Bu kararnamelerden biri olan 13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Cumhurbaşkanlığına bağlı, genel bütçeli Strateji ve Bütçe Başkanlığı kurulmuştur.
 
Başkanlık, kalkınma planı, Cumhurbaşkanlığı programı, orta vadeli program, orta vadeli mali plan, Cumhurbaşkanlığı yıllık programı gibi üst politika dokümanlarını kararname esasları çerçevesinde hazırlama görevi yanında, Cumhurbaşkanı adına merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması ve uygulanması görevlerini de yürüterek kaynak tahsis sürecinde önemli görevler üstlenmektedir.
 
Strateji ve Bütçe Başkanlığı, kurulmuş olduğu 24 Temmuz 2018 tarihinden itibaren, kısa bir zaman diliminde teşkilatlanmasını tamamlayarak pek çok önemli çalışma yapmış ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin bir şekilde işleyebilmesi adına önemli katkıları olmuştur. Başkanlık, sahip olduğu görev ve yetkileri sebebiyle ülke ekonomisine yön veren başlıca aktörler arasındadır.
 
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber, bu yıl ilk defa merkezî yönetim bütçe kanunu hazırlama görevi Cumhurbaşkanlığı adına Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yerine getirilmiştir. Stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporlarına ilişkin süreçler de yine, Başkanlık tarafından yönlendirilmektir.
 
Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2012 yılında Maliye Bakanlığı tarafından başlatılmış olan program bütçe çalışmalarının da temeli olarak 2019 yılından itibaren program bütçe sisteminin uygulamaya geçirilmesine yönelik yürüttüğü çalışmaları hızlandırmıştır.

Mali sistemimiz yönünden önemli bir reform alanı olduğu değerlendirilen program bütçe sistemiyle merkezî yönetim bütçesi daha sade, anlaşılır ve değerlendirilebilir bir yapıya kavuşacak, bütçenin girdilerden ziyade çıktı ve sonuç odaklı bir yaklaşımla hazırlanması, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi sağlanacaktır. Bu doğrultuda, 2020 yılı idare performans programları, program bütçeye uygun şekilde hazırlanmış ve yüce Meclisimize sunulmuştur.

Gelir bütçesi üzerine değerlendirmeler yapacak olursak, 2020-2022 dönemine ait Yeni Ekonomi Programı'nda yapılacak olan vergi reformuyla mükellef haklarının daha etkin bir şekilde korunacağı, beyanname sisteminin yaygınlaştırılacağı, vergi tahsilatının etkinliğinin artırılacağı, vergi gelirlerinin artırılacağı ve vergi adaletinin sağlanacağı hususlar temel hedef olarak yer almıştır.
 
2019 yılında kabul edilen On Birinci Kalkınma Planı'nda gelir ve kurumlar vergilerini tek bir kanunda birleştiren, vergi tabanını genişleten, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran, yatırım ve üretimi destekleyen Gelir Vergisi Kanunu'nun yasalaşmasının sağlanması, ayrıca yeni bir Vergi Usul Kanunu'nun çıkarılması hedeflenmiştir.

Ülkemizde vergi alanında bir reform ihtiyacı olduğu açıktır. Basit, sade, anlaşılır ve herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sisteminin tesisi yıllardır dile getirilmesine karşın bugüne kadar yapılmamıştır.
 
2019 yılında bütçenin 125 milyar Türk lirası açık vermesi beklenirken bunun ana sebebi vergi gelirlerinde 2019 yılı hedefinin çok altında kalınmasıdır. İmar affı, bedelli askerlik gelirleri, Merkez Bankasından yapılan transfer gibi kalemler bütçe açığının daha da büyümesine mâni olmuş, ekonomimizi bir nebze olsun rahatlatmıştır.

2019 yılında gelir vergisi tahsilat hedeflerinin maalesef altında kalınmıştır. Hedefin altında kalınmasının ana nedeni istihdamda azalmalar görülmesidir. Bunun yanında, özellikle, otomobil, beyaz eşya sektörlerinde görülen daralmalarla akaryakıtta enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan Eşel Mobil Sistemi hem özel tüketim vergisi hem de gerek dâhilde gerekse ithalde KDV tahsilatı hedefinin çok altında gerçekleşmesine neden olmuştur. Konut satışlarında görülen daralma harçlar tahsilatını olumsuz etkilemiştir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, her ne kadar 2019 yılında vergi tahsilatı, hedefin altında kalsa da 2018 yılı gerçekleşmelerine göre 46 milyar 323 milyon Türk lirası artarak 667 milyar 634 milyon Türk lirası olarak gerçekleşeceği öngörülmektedir. Vergi tahsilatını artırmanın iki ana yolu görülmektedir. Bunlardan birincisi, kayıt dışılıkla mücadele; diğeri ise verginin tabana yayılmasıdır. Ayrıca, vergi denetimlerinde etkinlik, dolaysız vergileri tabana yaymak, döviz bağımlılığını azaltıcı önlemler bütçe dengesi açısından önemli adımlar olacaktır. Ülkemizdeki vergi sistemi, ağırlıklı olarak tüketim ve işlemler üzerinden alınan vergilerin yer aldığı, tabana yayılmamış bir yapıdadır. Türkiye'nin bir an önce adil, tabana yayılmış ve hakkaniyetli bir vergi reformunu gerçekleştirmesi gerekmektedir.
 
Vergiye ilişkin düzenlemelerde kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı sıra, verginin üretim ve istihdam üzerindeki etikleri ile sosyal yönü birlikte değerlendirilmelidir. Vergi sistemi, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.

On Birinci Kalkınma Planı'nda teşvik, destek ve sosyal yardım uygulamalarının gözden geçirilerek etkin olmayan uygulamaların kaldırılması hedeflenmiştir. Özellikle de işverenlerimizin bir nebze olsun yükünü azaltmak, istihdamı sürekli kılarak işsizlik rakamlarının daha da büyümesine mâni olmak adına çalışmaların yapılmasını önemli görüyor ve destekliyoruz.

Bunların yanı sıra, ekonomimizin iyileşmesi ve üretimin artması için tarım ve sanayi alanındaki teşviklerin düzenlenmesi ve adil teşvik sisteminin uygulanması gerektiğini düşünmekteyim. Bölgelere göre ve ilçe bazlı teşvik sisteminin uygulamaya geçmesi oldukça önemlidir. Bu kapsamda, hak ettiği destekleri maalesef alamadığını düşündüğüm seçim bölgem olan Kayseri'nin çalışkan ve cefakâr ticaret insanlarının beklentisi de oldukça yüksektir. Bu anlamda, Kayseri'mizin teşvik bölgesi olarak 2'nci bölgeden 3'üncü bölgeye alınması, ilçelerimizin ise en azından 5'inci bölgeye alınması gerekmektedir.
 
Tarım alanında ise IPARD Hibe Programı'nın 42 ilden ziyade, Kayseri'miz dâhil 81 ilde uygulanması kalkınma anlamında çok önemli bir adım olacaktır. Yine, çiftçilerimizin, kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçlarının da yeniden yapılandırılmasının şart olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum.
 
Ayrıca, belirtmeden geçemeyeceğim önemli bir konu ise Erciyes gibi bereketli bir değere sahip, Erciyes'in rakımıyla, heybetiyle, özü ve her türlü davranışıyla şekillenen yüksek karakterli Kayseri'nin, son dönemlerde isminin FETÖ terör örgütüyle yoğunlukla anılması, Kayseri'nin bir milletvekili olarak beni oldukça rahatsız etmektedir.


Şöyle ki Kayseri deyince, aklımıza, hayrın, yardımlaşmanın, çalışkanlığın, özverinin, girişimciliğin, birlikte uzlaşı ve kardeşlik kültürüyle yaşamanın başkenti olması gibi birçok haslet ve farkındalık gelmektedir.

Kayseri Erciyes Üniversitesinin birçok fakültesi, sağlık merkezi, hizmet binası, araştırma merkezi binası gibi yapıların çok büyük bir çoğunluğu Kayserili hayırseverlerimiz tarafından yapılmış ve üniversitemize hediye edilmiştir.
 
Yine, Kayseri'mizin birçok yerinde, gerek şehir merkezinde gerekse ilçelerimizde hayırseverlerimize ait birçok okul, cami ve hizmet binaları bulunmaktadır. Kayserili hemşehrilerimizin hayırseverlikleri birçok şehrimize örnek olmuş ve hayırseverlik konusunda Türkiye'de parmakla gösterilecek bir noktaya gelinmiştir. Allah hepsinden razı olsun.

Türkiye'nin merkezinde yer alan, altı bin yıllık tarihî geçmişe sahip en eski yerleşim yerlerinden biri ve İpek Yolu üzerinde yer alan Kayseri'miz uygun coğrafi konumunun da etkisiyle her devirde önemini korumuştur. Pek çok uygarlığa beşiklik yapmakla birlikte, önemli bir sanayi ve ticaret merkezi olma özelliğini, her geçen gün gelişen sanayisiyle de daha da pekiştirmektedir. Dünyanın ilk organize ticaret merkezi olarak kabul edilen Kültepe Kaniş-Karum'da başlayan ticaret geleneğini tarih boyunca devam ettiren Kayseri, 5 milyar doları aşan üretimi, 3 milyar dolarlık dış ticaret hacmi, 2 bin civarında üretim merkeziyle ülkemizin en önemli ticaret ve sanayi şehirlerinden bir tanesidir. Yenilikçi, girişimci, çalışkan ve hayırsever insanıyla Kayseri marka bir şehirdir. İlimizde 3 organize sanayi bölgesi, 16 küçük sanayi bölgesi, 1 serbest bölge, 1 teknoloji geliştirme bölgesi bulunmaktadır. Kayseri'de toplam 46 milyon 552 bin metrekare planlı endüstri alanı bulunmaktadır. Kayseri'mizin 2019 yılı ihracat rakamı Allah izin verirse 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseri'mizin adının kirli terör örgütüyle değil, bu gerçeklerle anılması doğru olacaktır. "Kayseri" denince akla, uygarlıkların şehri ve Kapadokya'nın başkenti olan kadim bir kent gelmelidir; asırlar boyu süregelen kardeşliğin ve barışın başkenti olduğu gelmelidir; birer doğa harikası olan Erciyes ve Kapuzbaşı Şelaleleri gelmelidir; dünya mutfağına adını yazdırmış olan mantımız, şu günlerde gündemde olan fakat tartışmaya dahi gerek duymadığımız pastırmamız gelmelidir çünkü dünyanın neresine giderseniz gidin "Kayseri" deyince akla pastırma gelir.
 
Kayseri tarih demektir, Kayseri Anadolu demektir, Kayseri Selçuklu, Kayseri Mimar Koca Sinan demektir. Tüm bunların yanında, şehrimizin bütünlüğünde hissedilen vatan, millet ve devlet bilinci had safhadadır. Tarihin hiçbir devrinde ismi isyanlarla, devletine ve vatan, millet bütünlüğünün karşısında tavır alanlarla anılmamış kadim bir kenttir Kayseri'miz.


Evet, bugün 17 Aralık 2019. Bundan tam üç yıl önce, 17 Aralık 2016 tarihinde Kayseri'de çarşı iznine çıkan askerlerimizi taşıyan halk otobüsüne yönelik bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan askerimizi rahmetle, Fatihalarla anıyor, gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum. Allah'a şükürler olsun ki şehitlerimizin de kanı yerde kalmamıştır.

Olayın olduğu dönemde Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı olarak yaşadığım ve hayatımın en etkileyici olaylarından birisi olarak tarihe geçmiş olan bir anekdotu siz kıymetli milletvekillerimizle paylaşmak istiyorum: Olay, 17 Aralık 2016 tarihinde bir cumartesi günü saat tam 08.45'te gerçekleşti. Ben ve arkadaşlarım, ilçelerimizin birindeki kongremize katılmak üzere, sabahın erken saatlerinde il teşkilatında toplanmış bulunmaktaydık. Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı olarak, patlamanın akabinde tüm dava arkadaşlarıma kısa mesaj göndermek suretiyle, kan ihtiyacı olabileceği hususunu hatırlatmak gereği duymuştum. Aradan yarım saat geçmeden, aşırı soğuğa rağmen, Erciyes Üniversitesi yerleşkesinin içerisinde, yoğun güvenlik önlemleri arasında metrelerce kuyruk oluştuğu ve Kayseri halkının her an teyakkuzda olduğu bilgisini aldık. Kısa zaman içerisinde bizim de ulaştığımız alandaki soğuk havaya, ağır barut kokusuna rağmen Kayserili hemşehrilerimiz, askerlerinin, canlarının, evlatlarının yanında olmuş ve uzunca bir süre olayın yaşandığı bölgeyi terk etmemiştir. Tıpkı, devletimize birçok büyüğümüzü yetiştiren Kayseri Lisesinin 1915-1916 eğitim öğretim yılında lise son sınıf öğrencileri Çanakkale Savaşı'nda şehit düştüğü için mezun veremediği ve o yıla ait sayfada Osmanlıca "Bu sene teşekkür edilmemiştir." sözleridir Kayseri'mizi anlatan. "Kim var?" diye sorulunca sağına soluna bakmadan "Ben varım." diyen; vatanının, milletinin ve devletinin her an yanında, yanı başında olandır Kayseri.

Tüm bu anlattıklarımla beraber vurgulamakta bir kez daha fayda görüyorum: Kayseri'nin birlikte en son anılacağı kişiler hainlerdir, teröristlerdir; Kayseri'nin birlikte en son anılacağı unsurlar terör örgütleridir, şer odaklarıdır; vatanın, milletin ve devletin karşısında tavır alanlardır. FETÖ' nün gayrimeşru çocuklarıyla, şizofren FETÖ sümüklüsüyle anılacak tek bir Kayserili dahi yoktur; şayet var ise bizim için yok hükmündedir. Zaten bu amaçta ve zihniyette olanlarla ilgili devletimiz, diğer tüm illerimizde olduğu gibi, gerekli önlemleri almış ve gerekeni yapmıştır. Kayserimizin yiğit evlatları; ticaretiyle, siyasetiyle, duruşuyla, varlığıyla, şahsiyetiyle, çalışkanlığıyla, hayırseverliğiyle, devlete sadakatiyle, vatan ve millet sevdasıyla her daim yol başçı olmuştur ve her daim öyle kalacaktır. Kayseri'mizin, Kayserilimizin adını, soyadını, tüm marka değerlerini kirletenlerle ya da kirletmeye meyil edenlerle, her daim, büyük Türk milleti adına, Kayserili hemşehrilerimiz adına hesabımız olacak ve mücadelemiz bitmeyecektir.

Kayseri'miz Türkiye'de bir ilke daha imza atmıştır, çok şükür. Kayseri'mizin en büyük marka değeri olan Kayserispor'umuzun Başkanlığına "Süper Lig'deki ilk kadın Başkan" unvanıyla Berna Gözbaşı Hanımefendi gelmiştir. Şehrimizin olumlu anlamda ilkleri ülkemize yaşatmaya devam etmesini umut ediyor, Berna Başkanımıza, yönetim kuruluna ve sevdalısı olduğumuz Kayserispor'umuza Süper Lig'de başarılar diliyorum.
Ayrıca, Doğu Türkistan davasının yılmaz savunucusu İsa Yusuf Alptekin'i vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle, 2020 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun.” 
 

Bakmadan Geçme