Erkeklere daha çok depresyona giriyor

 **Merhaba Değerli Okurlarımız;

**Bu gün sizlerle Tuzlu Kahve söyleşi köşemizde, şarkılara konu olan Depresyon hastalığını konuşacağız. Bilgileri ile bizleri aydınlatacak olan isim Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Mustafa Tayfun Turan. Dilerseniz hiç zaman kaybetmeden hocama hoş geldiniz diyelim ve ilk sorumuzu yönelterek sohbetimize başlayalım.

Hoş bulduk Selda Hanım.

**Hocam, Depresyonun sıklığı ne kadardır?

Depresyonun farklı alt tipleri var. Bütün depresyon çeşitlerinin yaygınlığı % 10 civarındadır. Yani içinde bulunduğumuz zaman diliminde insanların %10 kadarı depresyon geçirmekte ya da geçirmiştir. Bir başka deyişle Kayseri’de şu an itibari ile yüz bin insan bu hastalığı geçirmiş ya da geçirmektedir. Ne yazık ki hekime başvuru oranı çok düşüktü. Bu hastaların çoğu çevrelerindeki insanların idaresi ile hastalığı farkına varılmaksızın geçiriyorlar. Sadece depresyonun önemli bir çeşidi olan “major depresyon”un hayat boyu risk erkekler için %10-12, kadınlar için % 20-25'dır. Yani kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülen bir hastalıktır. Bu hastalığı geçirenlerin % 10 kadarı süreğenleşme eğilimi gösterir.

**Peki, Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

Erken ebeveyn kaybı, genetik, madde ve alkol kötü kullanımı, anksiyete bozuklukları, kadın olmak, düşük sosyoekonomik düzey, ayrı yaşama, boşanmış olma, işsizlik, ekonomik çöküntü dönemleri, bağımlı veya obsesif kişilik yapısı risk etkenleri arasındadır. Daha önce depresyon atağı geçirmiş olanlarda tekrarlama riski %50’dir. Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri, çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü birçok psikiyatrik hastalık için olduğu gibi depresyon için de risk oluşturmaktadır. Bu risk nedenleri dışında kazı ilaçlar, diyabet ve tiroid hastalıkları benzeri hormon hastalıkları, kimi beyin tümörleri, demans, kansızlık depresyon belirtileri ile ortaya çıkabilirler. Aslında onlarca hastalık ile depresyon hastalığı karışabilir. Bu nedenlerle depresyon belirtileri olan kişilerin mutlaka bir hekimden yardım alması gerekir.

Şunu da ilave etmeliyim ki depresyon bir beyin hastalığıdır. Beyinde bulunan kimi biyokimyasal maddelerde değişiklikler sonucunda depresyon olmaktadır.

**Peki, hocam Depresyonda cinsiyet farklılığı nasıl açıklanabilir?

Kadınlarda depresyonun erkeklere göre iki kat fazla olmasının esas nedenleri; kadınlardaki hormon dalgalanmalarının daha hızlı olması, doğurganlık ve toplumda kadının küçük yaşlardan itibaren travma ya daha çok maruz kalıp benlik değerlerinin düşük olması, kadın üzerindeki baskılar gibi nedenlerle açıklayabiliriz.

**Depresyonun klinik belirtileri nelerdir?

Klinik depresyonun temel belirtileri çökkün duygudurum, ilgi ve zevk azlığı, umutsuzluk ve karamsarlıktır. Olgular derin bir üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ve yaşadıkları ile ilgili olarak hep kötümser düşünürler. Hastada depresif duygudurum ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Olağan etkinliklerden zevk alamaz. Depresyonu olan hastalardan şu cümleyi sıkça işitiriz “dünya yıkılmış da altında kalmış gibiyim”. İş, özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dâhil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar. Bazı olgularda önde gelen belirti bunaltı olabilir. Anksiyete (bunaltı, kaygı) düzeyi çok artabilir, ajitasyon (huzursuzluk), panik atak gösterebilirler. Genel olarak ilgileri azalır. Umutsuzluk ve çaresizlik duyguları o kadar yoğun olabilir ki düştükleri bu durumdan hiçbir şekilde kurtulamayacaklarını düşünebilirler. Yani ucunda işik gözükmeyen bir tünelde gibidirler. Depresif hastalar basit günlük aktiviteleri bile yapmakta güçlük çekerler ve hatta ağır depresyon durumlarında yapamazlar. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı biçimde kafaları meşgul olur. Enerji düzeyi azalır. Bazı olgularda önde gelen belirti somatik belirtiler olabilir. Tepkisel davranırlar. Umutsuzluk, kötümserlik, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. Düşünce içeriğinde geçmiş başarısızlıklar önemli bir yer tutar ve ağır depresyonlu hastalarda ağır biçimde kendilerini suçladıklarını görürüz. Yoğun anksiyete (bunaltı, kaygı) belirtilerinin depresyon olgularda intihar girişimleri riski fazla olabilir. İntihar düşünceleri bazı hastalar tarafından dolaylı bir şekilde ifade edilebilir. Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bazı vakalarda ise iştah artışı olabilir. Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Uykuya dalmakta zorlanma, uykunun sıkça bölünmesi, sabahları alışık olunan zamandan daha erken ve sıkıntılı bir şekilde uyanma, kabuslar, dinlenmemiş bir şekilde uyanma ya da aşırı uyuma görülebilir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Ağır depresyonu olan hastalar hasta olduklarının farkında olmayabilirler. Hezeyanlar, suçlayıcı sesler işitme olabilir. Şunu belirmekte fayda var depresyon iş, güç, ekonomik kayıplar ve daha da önemlisi insan kayıplarına sebep olan bir hastalık. Zamanında tedavi edilmezse hastaların %10’u ne yazık ki intihar sonucu kaybedilmektedir. Erken tanı çok önemli.

**Tayfun hocam bu Depresyon tanısı nasıl konur?

 Depresyon tanısı koyabilmek için anlatılan belirtilerin tamamının bulunması gerekmez. Yukarıdaki belirtilerden bir küme işlevselliği bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur. Genelde bu belirtilerin en az 2 hafta bulunması, kişide sıkıntıya yol açması, iş-güç yapabilmesini olumsuz etkilemesi tanı için ilk aranan özellikler. Şunu tekrar vurgulamam lazım, bu belirtiler depresyon dışında daha onlarca başka durum ve hastalıklarda da olabilir. Bu nedenle iyi bir ayırıcı tanıyı da yapmak gerekir.

**Çocuklarda depresyon görülür mü?

Evet, depresyon bebeklik döneminden ileri yaşa kadar her yaşta görülebilir. Tedavi edilmemesi halinde uzayabilir ve erişkinlikte de sürebilir. Çocuklarda depresyon belirtileri bazen erişkinliktekinden ayrılabilir. Okul reddi, hastalık uydurma, yalana sıkça baş vurma, çabuk kavga etme ve sinirlilik, ebeveynlerini kaybetme kaygısı, okul sorunları, madde kullanımı, okuldan evden kaçma biçiminde kendini gösterebilir.

**Depresyonun seyri nasıldır bunu da öğrenebilir miyiz?

Depresyon hastalarının önemli bir kısmı tedavi yöntemlerinden yararlanır. Tedavi edilmeyen olguların bir kısmı ise birkaç ayda düzelebilir. %10 kadar olguda ise iki yıldan fazla sürer yani süreğenleşir ve tedavi edilmesi oldukça zorlaşır. Tedavi ile hastalarda belirtiler tedricen azalır ve birkaç ayda büyük oranda düzelir. Bu noktada hasta ve yakınları sabırlı olmalıdır ve psikiyatristleri ile iletişim içinde olmalılar. Tedaviye cevap en erken 2-3 haftada ortaya çıkabilir ve bu süre 6 haftaya kadar uzayabileceği unutulmamalıdır. Tedaviye erken başlamak yanıt alma süresini kısaltabilir. Ayrıca belirtiler ortadan kalktıktan sonra da tedaviye aynı şekilde en az 6 ay devam edilir. Daha önce geçirilmiş depresyon atağı/atakları varsa bu süre birkaç yıl hatta ömür boyu da olabilir. Stres etkenleri ile başlaması arasında bir ilişki olabilmekle birlikte bu zorunlu değildir.

**Hocam Depresyon tekrarlar mı?

Depresyon atağı %50 oranında yineleyebilir, yinelerse 3. Kez geçirme ihtimali ise %75’tir. Yinelerse yaşın ilerlemesi ile birlikte ataklar arası sıklaşabilir ve her bir atak daha uzun sürebilir. Bu nedenlerle tekrarlayıcı depresyon tiplerinde belki de ömür boyu ilaç tedavisi önerilir ve şekilde yeni bir atağın gelişi önlenmeye çalışılır. Yinelememsi için ayrıca yaşam tarzının da tekrar gözden geçirilmesi gerekebilir. Aslında her depresyonlunun tedavisi farklılıklar gösterir.

**Depresyonun nedenleri nelerdir?

Birçok psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi depresyonda da tüm kliniği açıklayacak bir model bulunmamaktadır. Genel kabul gören görüş beyinde biyokimyasal iletimde rol alan maddelerle (örneğin serotonin, norepinefrin, dopamin gibi) ilgili bir dengesizliğin olmasıdır. Bu dengesizlik çevresel nedenlerden etkilenmektedir. Genetik olarak birinci deresede akrabalarında depresyon geçirmiş olan birisinde depresyon ihtimali 2-3 kat daha fazladır. Tekrarlayıcı stresörlerin varlığı “öğrenilmiş çaresizliğe” neden olarak depresyona yol açabilmektedir.

**Uyku bozuklukları depresyona neden olabilir mi?

Uyku bozuklukları depresyonda görülebilir. Ancak doğrudan depresyona neden olmaz. Ancak depresyon geçirmiş kişilerde uyku düzeninin bozulması yeni bir depresyon atağının gelmasine neden olabilir.

**İlaçlar depresyona neden olabilir mi?

Birçok antihipertansif ilaç, kalp ilaçları (kardiyotonik, antianjinal, antiaritmik), antiinflamatuar, (ağrı kesici ve romatizma tedavisinde kullanılan ilaçlar) antibakteriyel ilaçlar, hormonlar (kortizon gibi), kolinerjik ilaçlar, birçok antipsikotik ilaçlar depresyona veya depresyon belirtilerine neden olabilir.

**Tıbbi nedenler depresyona neden olabilir mi?

Evet. Birçok enfeksiyon hastalığı, tümörler, kalp ve solunum sistemi hastalıkları, birçok merkezi sinir sistemi hastalığı, genel beden travmaları, metabolik hastalıklar, beslenme sorunları, mide-barsak sistemi hastalıkları, kollagen doku (bağ dokusu) hormon hastalıkları gibi birçok hastalık depresyona ya da belirtilerine neden olabilir. Birçok hastalık k,ş,nin yaşam kalitesini bozarak depresyona sebep olabilir. Aslında bu gibi durumlarda yani müzmin hastalıklarda eğer depresyon belirtileri eşlik ediyorsa bir psikiyatristen destek alınması bu hastalıkların tedavisini de kolaylaştıracaktır.

**Depresyonun normal yastan ne farkı vardır?

Yasta da depresyondakine benzer belirtiler daha hafif olarak bulunabilir. Normal yasta bu belirtiler zamanla azalarak kaybolur. Yas yaşanması gereken normal bir süreçtir. Sıklıkla da hekim müdahelesi gerekmez. Depresyonda benlik saygısı azalırken kayıp ardından izlenen depresif durumlarda benlik saygısı korunur. Kendilerini değersiz bulmazlar, ağır suçluluk duyguları da olmaz, intihar düşünceleri olmaz. Ayrıca işlevsellikte önemli bir kayıp da olmaz. Ancak yas sürecine depresyon da eklenebilir.

**Depresyon belirtileri yaşla değişkenlik gösterir mi?

Evet. Yaşlılarda bedensel ve bilişsel belirtiler daha fazla izlenir. Örneğin vücutta ağrılar, unutkanlık bulunabilir. Yoğun anksiyete ve ajitasyon yaşlılık döneminde daha çok görülebilir. Somatik belirtilerin yaşlılarda tıbbi durumlara bağlı olma olasılığını da unutmamak gerekir.

**Depresyon olgularında intihar olasılığı ne kadardır?

Duygudurum bozukluğu gösterenlerde intihar düşünce ve eylemleri % 60-70 kadardır. İntiharları gerçekleştirenlerin geçmişlerinde de intihar girişimleri bulunmaktadır. İntihar riski belirtilerin şiddeti ile her zaman bağlantılı değildir. Yaşlılarda intihar olasılığı gençlere göre iki kat daha fazladır. İntiharla ilgili konuşanlarda olasılığın daha az olduğu düşüncesi yanlıştır. Depresyon olgularının % 10’u intiharla ölmektedir. Tüm intiharların % 50’si depresyon olgularıdır.

**Depresyon olgularının hastaneye yatması zorunlu mudur?

Depresyon tedavisinde hastaların yatırılması genellikle gerekmez. Aşağıda belirteceğimiz özellikleri taşıyan hastaların yatması gerekebilir. Ciddi intihar düşünceleri veya girişimleri olanlar, intihar planları yapanlar, kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olanlar, beslenmesi kötü olanlar, ayaktan tedaviyi sürdürme güçlükleri, psikotik özellik gösterenler.

**Depresyon tedavi edilebilir bir hastalık mıdır?

Evet. Depresyonda tedavide işbirliği yapan hastalarda tedavinin başarısı hemen hemen kural gibidir. Olgular tedaviye yüksek oranda yanıt verir.

**Psikoterapi yarar sağlar mı?

Her depresyon için değil. Hafif depresyonda psikoterapi tedaviye eklenebilir. Kişilik sorunu olanlara, çevresel stresörü olanlara, stresörle baş etmesini bilmeyenlere destekleyici terapiler yapılabilir.

**Antidepresan ilaçlar mutluluk ilacı mıdırlar? Bağımlılık yaparlar mı?

Hayır. Antidepresan ilaçlar depresyon olgularında duygudurumda yükselmeye neden olmakta, depresyonu tedavi etmekte, ancak normal duygudurumu değiştirmemektedir. Öfori yapmazlar. Fiziksel bağımlılığa neden olmazlar.

**Antidepresan ilaçlar diğer ilaçlarla etkileşir mi?

Tamamının olmasa bile bazılarının ciddi etkileşmeleri olabilir. Bu konuda en doğru yaklaşım tedavi eden hekimden bilgi almaktır.

**Yeniden hastalanmamak için ne yapılmalıdır?

Bu konuda en uygun yol doktorunuzun önerilerine uymaktır. Yineleyen depresyonlarda en önemli neden gerek ilacın dozu gerekse tedavi süresi açısından yetersiz tedavidir. Doz ve tedavi süresine uymak depresyondan yüksek oranda korunmayı sağlar. Çevresel nedenlerin belirgin olduğu durumlarda stres etkenlerini azaltacak veya kontrol edecek önlemler depresyonun yinelemesini azaltabilir. Örneğin aile içi iletişim sorunlarının belirgin olduğu durumlarda aile veya bireysel psikoterapi yarar sağlayabilir.

**İlaçların ciddi yan etkileri var mıdır?

Antidepresan ilaçlar uzun süre kullanım güvenliği kanıtlanmış ilaçlardır. Doktor denetiminde kullanılması halinde kalıcı ve ciddi yan etkilere neden olmazlar, olabilecek çoğu yan etki zamanla kaybolur. Ancak her ilaca karşı aşırı duyarlılıkların olabileceği, fiziksel sorunların ilaçların yan etkilerini arttırabilecekleri unutulmamalıdır. Yan etkiler ilaçtan ilaca değişebilir. Kalıcı yan etkileri yoktur.

**Antidepresan ilaçlarla birlikte alkol alınabilir mi?

Antidepresan ilaçlar alkolün etkilerine karşı duyarlılığı arttırırlar. Ayrıca alkol antidepresan ilaçların klinik etkinliğini de azaltır. Bu nedenle antidepresan ilaçlarla birlikte alkol alınması önerilmez. Bu tür etkileşmeler bazı ilaç gruplarında daha önemlidir. Bunun için doktorunuzdan bilgi almalısınız.

**Depresyon bir kişilik sorunu veya zayıflığı mıdır?

Kesinlikle hayır. Depresyon bir hastalıktır.

**Hekim önerilerine uymamanın nedenleri nelerdir?

Yan etkiler, hasta hekim ilişkisinin yetersizliği, güvensizlik, yeterli bilgi alamama, hastalığın şiddeti, hastanın eğitim düzeyi: Eğitim düzeyi düşük olanlarda uyumsuzluk daha fazladır. Antidepresan ilaç seçimi: Bir ilaca uyum göstermeyen olgu başka bir ilaca uyum gösterebilir. Hastanın kişilik yapısıda önemli tabi, yakınlarının desteğinin olmaması ya da yetersizliği gibi etkenler, çevre tarafından damgalanma korkusu, başkalarının yanlış yönlendirmeler.

**Depresyon ağırlaşarak şizofreni gibi ağır hastalıklara dönüşür mü?

Hayır. Şizofreni ile depresyon arasında bir bağlantı yoktur.

**Son olarak sohbetimizin içinde bahsettiğiniz Bipolar bozukluk ile depresyonun ne gibi bağlantısı vardır?

Bipolar bozuklukta da depresyon atakları olabilir. Depresyon geçirenler ilerde manik atak yaşayabilirler. Yani hastalık aslında bipolar hastalığın bir parçası olabilir. Erken yaşta başlamış olan depresyon hastalığında bipolar olma ihtimali %10 kadardır.

**Hocam verdiğiniz kıymetli bilgilerinizle hem bizleri, hem okurlarımızı bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim Selda Hanım bana bu imkânı verdiğiniz için.

**Bir başka söyleşimizde farklı konu ve konuklarla yeniden görüşmek üzere hoşça kalın.

Bakmadan Geçme