DÜNDEN BUGÜNE KAYSERİ (5)

Kayseri tarihteki önemli misyonunu Selçuklular döneminde ki ihtişamlı dönemi gibi olmasa da beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu devrinde de devam ettirmiştir. Zaman çeşitli beyliklerce zapt edilmiş olan beylikler I. Selim zamanında kesin olarak Osmanlıların yönetimine katılmıştır.

 Eretna Devleti İdaresinde Kayseri

Demirtaş hadisesinden sonra Anadolu genel valiliğine Celayirli Büyük Şeyh Hasan görevlendirildiyse de o da buranın valiliğini Aleddin Eretna’ya havale etti. 1335 yılında İlhanlı hükümdarının ölümü ile başlayan taht kavgaları, Moğolların Anadolu ile ilgilenememelerine sebep oldu. Çoban ailesinden Demirtaş’ın oğlu Küçük Şeyh Hasan’la savaşa tutuştu. Uygur Türklerinden olan Emir Eretna önce Bağdat’ta oturan Büyük Şeyh Hasan’a bağlı kaldı. Hatta bir ara Mısır Sultanı’nın himayesine bile girdi. Kayseri Kadısı Seraceddin Süleyman’ı Mısır hükümdarına bu gaye ile gönderdi. Alaeddin Eretna kendisini halka sevdirmiş, cesur, merhametli ve muhterem bir zattı. Halkı kendisine iyilikseverliğinden dolayı Köse Peygamber ünvanını takmıştı. Sivas, Kayser, Amasya, Tokat, Çorum, Erzincan, Niğde, Aksaray havalisi onun emri altında bulunuyordu. 1352 yılında bağımsızlığını ilan eden Eretna 1362’de öldü. Alaeddin Eretna Kayseri’de Köşk Medresesindeki türbede defnedilmiştir. Oğulları idaresindeki Eretna Devleti 1380 yılına kadar yaşadı.

 

Kadı Burhaneddin Beyliği İdaresinde Kayseri

            Aslen Kayserili olan Kadı Burhaneddin Ahmed Bey ailesinin büyük bir şöhreti vardı. Babası ve kendisi Kayseri’de kadılık yapmıştır. Kadı Burhaneddin Ahmet 1344 senesinde Kayseri’de doğdu ve babası Kayseri Kadısı Şemseddin Mehmed’dir. Merkezi Sivas olan bu devlete zaman zaman Kayseri’de başkentlik etmiştir. Kadı Burhanneddin Ahmed, sarayında rehin olarak büyümüş olan, Akkoyunlu Karayülük Osman Bey, Akkoyunluları yeniden kuvvetlendirip Sivas üzerine yürüdü. Akkoyunlu Beyi Kadı Burahaneddin’i kendi eliyle öldürüp ülkesini parçaladı (1397-1398). Eretna ve Kadı Burhaneddin Beyliği zamanında Kayseri ve dolaylarına Karamanoğulları, Osmanlılar ve Dulkadirliler saldırıyorlardı. Hatta şehir zaman zaman el değiştirmiştir. Halep Valisi Arguna mağlup olan Dulkadirli Karaca Bey Düldül Dağı’nda da tutunamayıp Kayseri’ye sığındı. Fakat Moğol umerrasından Katlasa tarafından Eretna Oğulları ile olan münasebeti değiştirerek Kayseri’ye hücum etmişler ve bu Bey’i Sivas’a kaçırmışlardı. Kadı Burhaneddin’in müdahalesine rağmen Karamanlılar emrindeki Samağan Ulusu’nun Bey’i Pir Bold’ı Kayseri’ye bir sefer yapmaktan çekinmemiştir. Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey’in Kayseri Beyi’ne güneyden yardım etmesine karşı Kadı Burhanedd’in de mukabil harekete geçmişti. Kadı Burhaneddin’in ilerleyişi karşısında Alaeddin Ali Bey Konya Kalesi’ne sığındı. Kayseri’yi elinde bulunduran Karamanoğlu İbrahim Bey’e karşı Dulkadirli Nasrüddin Mehmet Bey ve Osmanlı kuvvetleri harekete geçip Kayseri’yi aldı.

            Kadı Burhaneddin’in son zamanlarında (I.) Bayezid Kayseri’yi fetheder. Yıldırım’ın 1397’de Tokat, Sivas ve Kayseri’yi almasından sonra yeni gelişen tarihi akış mevcut durumu tamamen değiştirmiş. Timur hadisesinden sonra Kayseri’yi yeniden diriltmiş olan Karamanoğulları ele geçirmiştir (1402).

 

Karamanoğulları ve Dulkadirliler Devrinde Kayseri

Karamanoğulları, Timur hadisesinden bir süre sonra El Müeyyed’in oğlu İbrahim emrindeki ordunun Anadolu’ya 1419’da girdiği ve Kayseri’de Karamanlıların mümesilini kovduğunu ve buraya Dulkadirlileri yerleştirdiğini biliyoruz. Bunu takip eden yıllarda Sultan Fatih Mehmed’in Kayseri’ye girdiği güne kadar şehir Karamanlılarla Dulkadirliler arasında birçok savaşların sebebidir. Osmanlılarla akrabalık bağları ile bağlı bulunan Dulkadirliler bunların tabileri olarak şehrin sahibi kalırlar. Karamanoğulları zamanında haraplaşan Kayseri yeniden onarılmıştır. Kayseri İç Kalesi’nin 1465 senesinde Karamanoğlu Pir Ahmed Bey tarafından tamir ettirildiği kale kitabesinden anlaşılmaktadır. Adı geçen beyin Osmanlı Padişah’ı Fatih’e bağlı olduğunu görüyoruz. Pir Ahmed Bey Osmanlı Padişahının halası oğludur. Pir Ahmed Bey diğer kardeşi İshak Beyin Uznun Hasan tarafından himaye edilmesi karşısında Fatih’in yardımını temin etmiştir. 1475 yılında vefat etmiştir.

 

Osmanlılar devrinde Kayseri

1368’den 1402 Ankara Savaşına kadar Osmanlı idaresinde Kayseri XIV. yüzyılın ilk yarısında sık sık sahip değiştirmiştir. Anadolu’yu II. İzzeddin Kılıçaslan’dan sonra ikinci defa bir birlik haline getiren Yıldırım Bayezid’dir. Fakat bu düzen kısa sürdü. Doğudan bir kasırga gibi gelerek Anadolu’yu sarsan, tahtlar ve taçlar Timurlenk’in 1402 Ankara Meydan Savaşını kazanmasıyla Osmanoğulları fetret devrini yaşamaya başladı. Anadolu’da otoriteleri sarsıldı.Ortadan kaldırılan beylikler yeniden kuruldu. I. Bayezid’in oğulları taht kavgasına giriştiler. Mücadele 1413 yılında Çelebi Mehmed’in diğer kardeşlerini ortadan kaldırdığı zamana kadar sürdü. Çelebi Mehmed yeniden birliği kurmaya başladı. Bu tarihlerde Kayseri genellikle Karamanoğularının idaresinde kalmıştı. II. Murad’ın Karamaoğlu’yla mücadelesine rağmen durumda bir değişiklik olmamıştı. Yerine geçen büyük sultan Fatih Mehmed Anadolu’da ki beylikleri yeniden Osmanlı hakimiyetine soktu. Karamanoğulları Devleti de ortadan kaldırıldı. Kayseri Osmanlıların bir ili haline getirildi. XVI. Yüzyıl başlarında kat’i olarak zaptı I. Selim zamanında Osmanlı İmparatorluğuna katıldı. 1472’de Akkoyunlu kuvvetleri Kayseri, Hamideli, ve Karaman’ı istila ettiler. 1474’de Karamanoğlu idaresinde bulunan Kayseri Niğde arasındaki Develi Karahisar’ı Şehzade Mustafa zaptetti. 1490’da Memlük kumandanı Emir Özbek kuvvetleriyle Kayseri’ye kadar istila edip çekildi. Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail üzerine yürüdüğünden 40.000 kişilik bir kuvveti Sivas-kayseri arasında bırakmıştı. Yavuz’un İran seferinde Kayseri önemli bir uğrak yeri oldu. Kayseri, Şehsuvaroğlu Ali Bey’e Çaldıran Seferi sonrası Bozok sancağı ile birlikte verildi. Dulkadiroğlu Alaüddevel üzerine Rumeli B. Beyi Hadım Sinan Paşa’yı gönderen Yavuz Sultan Selim, kayseri-Ürgüp arasındaki İncesu’da konakladı (1515). Mısır seferine hazırlanan Osmanlı ordusu 1516 İlkbaharında Hadım Sinan Paşa Komutasında Kayseri’de toplandı. Ordu Maraş-Malatya üzerinden Diyarbakır’a doğru harekete geçti. Kansu Çavri yollanacak kuvvetler Yavuz’un emri ile Kayseri’de toplanıyordu. Kayseri, Osmanlı İmparatorluğu’nu meşgul eden doğu hadiseleri dolayısıyla çok kez konak yeri olmuştur. Sadrazam İbrahim Paşa Mısır dönüşü Maraş ile Kayseri arasında başlayan şakaveti bastırdı. Erdebil Sofilerinin izinde olup Anadolu’da başına topladığı 10.000 kişi ile isyan eden Şahkulu-Kayseri yöresindeki Çubuk Ovası’nda Vezir’i Azam Hadım Ali ile karşılaştı. Her iki tarafda büyük kayıp verdi. Ali Paşa şehit oldu (1511). Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme devrinde Kayseri’de önemli şahsiyetlerde yetişmiştir. Klasik Osmanlı mimarisini oluşturan Mimar Koca Sinan Kayseri’nin Ağırnas köyünden çıkmıştır. Tekvim Mehmed Paşa Hacı Ali adında Kayseri’nin Erkilet köyünden birinin oğludur. Hamdi Hamza Paşa Kayseri’nin Develi Hisar Kasabası’ndan Ahmed Ağa adında bir tüccarın oğludur. Kalaylu Koz Ahmed Paşa Kayseri köylerinden birindendir. Silahtar Hamza Paşa Kayseri’nin Develi Karahisar zenginlerinden birinin oğludur. 1727 doğumludur. Celali İsyanları’nın öncüsü Karayazıcı Hacı İbrahim Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetini Kayseri yakınlarında mağlup etti ise de Bağdat Valisi Sokulu Zade Hasan Paşa bütün eyaletlerin kuvvetleriyle Karayazıcı üzerine yollandı. Kapıkullarının başına Eski Halep Valisi Hacı İbrahim Paşa getirildi. Karayazıcı Göksün Yaylası’nda mağlup edildi. 1624’te asi Abaza Hasan Paşa kuvvetleri Sadrazam Çerkes Çerkez Mehmed Paşa tarafından bu civarda Karasu mevkinde dağıldı. Bu Abaza Paşa isyanını Katip Çelebi’de görmüştür. 1649’da Kayseri’yi ziyaret eden Evliya Çelebi eskiden Kayseri’nin dağ eteğinde yüksek bir tepe üzerinde bulunduğunu, yani Kayseri’nin buradan 800 adım kadar uzak bir yerde ve ovada kurulduğunu kale içinde zahire ambarları ve 600 hane olduğunu zikreder. IV. Murat zamanında Karaman Eyaleti Konya-Aksaray-Akşehir-Kırşehir-Kayseri ve Niğde adları ile 7 sancağa ayrılmıştı.Osmanlılar zamanında Kayseri’de 4 Oğuz boyu adını taşıyan yer adı vardır. Kayseri’nin Pınarbaşı Kazası’nın merkez nahiyesine bağlı bir kısım köyler ile aynı kazanın Pazarören Nahiyesi köylerinden epeycesi Sarız Kazası köylerinin yarısından fazlası Tomarza’nın Toklar nahiyesi köylerinden pek çoğu Avşarlara aittir. Sivas-Kayseri hükümdarı Kadı Burhanettin Ahmed’de Oğuzlar’ın Salur boyundandır. II. Abdülhamid döneminde iki Alman Bankası Anadolu’da ki Demiryolu yapımını eline almıştır. 1896 Ankara-Kayseri yolunun yapımının karar altına alındığı halde gerçekleştirelemedi. Aynı padişah devrinde mülki taksimata göre Kayseri 1876-1908 arası Ankara Merkezine bağlı bir vilayet idi. 1899’da yeni yol davası ele alındı. Yine Alman firmalarına havale edildi ise de mahzurlarına binaen geri bırakıldı. XIX. yüzyıl’da Kayseri’yi zirvesinde kar eksik olamayan heybetli bir dağın eteğinde geniş bir sahaya yayılan ve bir takım kasabalarla çevrili bulunan Anadolu’nun en güzel şehirlerinden biri olarak tasvir eder.

            Şehrin nüfusunu muhtelif tarihlerde farklı olarak ifade eden müellifler vardır. Türkiye’de genel nüfus sayımı sultan II. Mahmud zamanında yapılmıştır. Rakamlar sıhattinden şüphe etmek lazımdır. Kayseri’de halıcılık, dokumacılık, demricilik, ve bakırcılık yapılır. Şehir civarında Küherçile tasfiye edildikten sonra İstanbul’da tophane’ye gönderildi. I. Cihan Harbi sırasında Kayseri diğer Anadolu şehirleri gibi bakımsız kalmıştı. 

Haber: Bünyamin Gültekin
Teşekkür: Fotoğraf arşivini bizimle paylaşan Mehmet SarıçiçeK'e teşekkür ederiz.

Bakmadan Geçme