DÜNDEN BUGÜNE KAYSERİ (4)
Anadolu Selçukluları'nın Kösedağı mağlubiyeti sonrası Anadolu'da Moğollar zengin şehirleri sömürmeye başladılar. Kayseri'de ki Hunat Hatun Cami'nin imareti de 1246 yılında esrarengiz bir şekilde ölen II. Keyhüsrev zamanında inşa edilmiştir.
Moğol istilası ve hegemonyası Devrinde Kayseri
Anadolu Selçukluları’nın Kösedağı mağlubiyeti sonrası Anadolu’da Moğollar zengin şehirleri sömürmeye başladılar. 1246 yılında da II. Keyhüsrev esrarengiz bir şekilde öldü. Kayseri’de ki Hunat Hatun Cami’nin imareti onun zamanında inşa edilmiştir. İzzzeddin Keykavüz babasının yerine A. Selçuklu tahtına geçti (1246-1250). Üç oğlu arasında saltanat mücadelesi oldu. Moğollar bundan istifade ederek tekrar Selçukluların memleketine girdiler. Hatta idareye bile tesir ettiler. Moğollar İzeddin Keykavüz’ü kendi menfaatlerine alet ettiler. Kardeşi Rükneddin Kılıçaslan ve Alaeddin Keykubat ile aralarında şiddetli mücadeleler başladı.
Rükneddin Kılıçaslan Kayseri’de hükümranlığını ilan ederek kardeşine karşı durmuştu. Burada Alaeddin Keykubat öldüğü için iki kardeş karşı karşıya kaldılar. Moğollar İzeddin Keykavüz’e karşı (IV) Rükneddin Kılıçaslan’ın yanında yer alarak, İzeddin’i Bizans’a kaçırttı. Selçuklu Veziri Muineddin Pervane ve Karamanoğlu Mehmed Bey’in davetini kabul eden Mısır Memlüklü Sultanı El Melik El Zahir Baybars Ordusu ile kuzeye hareket etti. Elbistan ovasında bir Moğol Ordusu’nu mağlup edip 1277’de Kayseri’ye girdi. Kayseri’de çok az kalan Baybars, Anadolu halkının kendisini yadırgaması ve memleketinden hayli uzak oluşundan dolayı geri döndü. Baybars hadisesinden sonra Abaka, Kayseri-Erzurum arasındaki bölgeleri tahrip etti. Vezir Muineddin Pervane IV. Rükneddin Kılıçaslan’ı katletmiş ve yerine pek küçük olan oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümü ile 1284’de yapılan taksimde II. Mesud’un idaresine Kayseri düştü. Daha sonra Kayseri, Selçuklular’ın başkenti oldu. Kayseri’de ki Sahabiye Medresesi değerli Selçuklu vezirlerinden Fahreddin Ali tarafından inşa ettirilmiştir. Moğol kumandanlarından Sulamış’ın isyanı ile Gazan Han Anadolu’ya ordular sevk etti (1298). Şam’a kaçan sulamış tekrar Kayseri’ye kadar ilerledi. Son sultan Mesud ikinci sultanlığında Kayseri’yi seçti. XII. ve XIII. asırlarda Anadolu’da fikir, ilim ve sosyal hayatta da Kayseri önemli bir yer tutar. Bünya’nın Zamantı Nahiye’sinde bulunan Karatayhanı bu devrin önemli eserlerindendir. Fakat, Moğollar istila sırasında bu hanı tahrip etmişlerdir. İbn. Battuta’dan naklen merhum Prof. Dr. Fuat Köprülü diğer önemli vilayetlerde olduğu gibi Kayseri’de de Ahiyat Al Fityan (Kardeş Yiğitler) zaviyesinden bahsetmektedir. Moğollar, Kayseri’ye bir garnizon yerleştirdiler. Muhtelif memleketleri gözetlemek için de 7 Moğol aşiretini önemli bölgelere yerleştirdiler. Bunlardan birisi Kayseri civarında idi. XIV. asrın başlarında Kayseri surlarla çevrilmekte idi.
Moğol Genel Valilerinin Yönetiminde Kayseri
1243 kösedağ bozgunu fiilen Anadolu’nun Moğol baskısı altına girmesine sebep oldu. 1243-1308 yılları arasında bir Selçuklu Devleti ve başta da bir sultan var ise de bunlar her zaman kendi iradeleriyle idare edemiyorlardı. İçte taht kavgaları ve vezirlerin entrikaları, uçlardaki Türk aşiretlerinin bağımsız hareketleri merkezi otoriteyi tamamen sarsmıştı. Bu durum Moğollar’ın sık sık Anadolu içlerine gelmelerini kolaylaştırmıştır. Yalnız Moğollar’a güçlük çıkartan kuvvet Türkmenlerdir. İlhanlı Hükümdarı Hülagü (1256-1265) Anadolu’da ki Moğol kumandanlarına Türkmenleri tehdit etmeleri buyruğunu vermişti. Moğollar bilhassa Sivas-Kayseri bölgesindeki Türkmenler ile Ağaç-Erilere saldırdılar. 1227’de Memlük Sultanı Baybars’ın Kayseri’ye kadar geldiğini yukarıda belirtmiştik. Moğol hanı Abaka Elbistan yenilgisinin öcünü almak için Kayseri’den Erzurum’a kadar olan yerlerde katliamlar, yağmalar ve tahribatlar yaptırdı. Memlük müverrihleri 200.000 kişinin öldürüldüğünü yazarlar. Anadolu’ya işgal kuvvetleri olarak gönderilmiş olan Moğollar başlıca Tokat, Amasya, Çorum, Kırşehir, Kayseri ve Sivas çevresinde yaşıyorlardı. Gazan Mahmud, Mehmed Hudabende, Bahadır Han adına Kayseri’de basılmış sikke bulunmuştur. İlhanlı devrinde diğer Türk beylikleri bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardır. Bunlardan;
Söğüt’te Osmanoğulları
Konya’da Karamanoğulları
Kütahya’da Germiyanoğuları
Sinop’ta Pervaneoğulları
Manisa’da Saruhanoğulları
Beyşehir’de Eşrefoğulları
İzmir’de Aydınoğulları
Kastamonu’da Candaroğulları
Milas’da Menteşoğulları
Antalya’da Hamitoğulları
Balıkesir’de Karasioğulları
Afyon Karahisar’da Sahipatoğulları v.s.
Anadolu’da bu beylikler kurulduğu sırada, İlhanlılar bu beyliklerin nüfuzunu kırmak maksadıyla kuvvetli bir ordu hazırladılar. Emir Çoban’ı bu ordunun başına geçirerek Anadolu’ya gönderdiler (1313). Emir Çoban bu beyliklerin mühim bir kısmını İlhanlı hakimiyeti altına aldı. İlhanlılara itaat etmek istemeyen Karamanoğlu’nu da şiddetli bir mağlubiyete uğratarak Konya’yı zapt etti. Emir Çoban Anadolu’dan dönerken yerine oğlunu bu beyliklerin üzerlerine gönderdi. Emir Çoban oğlunu daha sonra ederek Tebriz’e getirdi ve Ebu Said’in huzuruna çıkardı. İlhanlı hükümdarı Demirtaş’ında o sırada babası öldürülmüştü. Demirtaş babasının öldürüldüğünü duyunca yerine kayınbiraderi Alaeddin Eretna’yı bırakarak Mısır’a kaçtı. Ebu Said’in elçileri Mısır Sultanından (Melik Nasır) Demirtaş’ı istedi. Demirtaş, 1237 yılında Mısır’da öldürüldü.
Teşekkür: Fotoğraf arşivini bizimle paylaşan Mehmet Sarıçiçeğe teşekkür ederiz.