DÜNDEN BUGÜNE KAYSERİ (2)
Battal Gazi'nin Kayseri Civarında ki kahramanlıkları pek çoktur. Evliya Çelebi'nin Seyahatname adlı eserinde Battal Gazi adına Kayseri'de bir cami inşa edilmiş olduğu yazılmakta ise de bugün bu camiye dair ne bir kitabeye ne de bir esere tesadüf edilmemektedir.
Roma Devrinde Kayseri
Pont Kralı Mitridat’ın yeğeni VII. Aryarathesi öldürüp kedi oğlunu VIII. Aryarathes ünvanıyla Kapadokya’ya kral ilan etti. M.Ö. (100) Romalılar Kapadokya’yı Mitridat’ın elinden almıştı. M.Ö. (73) Mitridat yeniden baş kaldırıp Ermeni Kralı Tigran’dan yardım istedi. Roma Kumandanı Lukullus bütün Pont ülkesini istila edip her tarafı yağmalattı. Daha sonra Anadolu’ya Roma kumandanı Pompeus gönderilmişti. Pompeus önce Kapadokya’yı istila etti. Mitridat’ın Pompeye mağlup olmuştur. Bu mağlubiyetin verdiği onur kırıcı durumdan dolayı Mitridat İntihar eder. Bu intiharın ardından Kapadokya’ya Roma’nın himayesi altında bir hükümet kurulur. Bu hükümetin en meşhur kralı Arhelaus’tur. Arhelaus ayrıca Kapadokya’nın son kralıdır. M.S. 17 senesinde krallık Arhelaus’un elinden alınmış, Kapadokya Roma’nın bir eyaleti haline gelmiştir.
Kapadokya Kralı V. Aryarathes döneminde saraya Yunan sanatkarları ve bilginleri getirmişti. Krallığın iki mühim şehri olan Kayseri ve Tiyanayı da bu dönemde Helen sitesi haline getirildi. Hatta mazaka, Şarondas Kanunlarını bile kabul etti. Mitridat’ın tahrik ve teşvikiyle Ermeni Kralı II. Tigran’ın M.Ö. 77’de Kasarya’yı zapt ve ahalisini yeniden iskan ettiği, Tigranokerta şehrine sevk ve M.S. 260 senelerinde Sasani Kralı I. Şapur’un Kasarya’yı muhasara ve zapt etmesi önemli olaylardandır. Rivayetlere göre burada adı geçen şehrim nüfusu 400 bin imiş. Romalılar zamanında Kasarya’da Roma mabudlarına mahsus bir takım maabedler inşa olunarak halkın arasında Romalılara ait adet ve merasim girmiş ve imparatorluk namına orada sikke dahi kesilmişti. Hıristiyanlık Kasarya’ya pek erken, daha miladın daha ilk asrında gelmiştir. İmparator Diokeetianus ve Julianus tarafından Kasarya’da ki Hıristiyanlar çok tazyik görmüştür. Hatta Julianus şehrin eski adı Mazaka ile anılması hususunda baskı yapmıştır. M.S. sonra 365’te İmparator Büyük Teodosius putperestliği imha edip maabedlerini yıktırdı.
Bizans dönemi ve İslam akınlarında Kayseri
M.S. 260 yılına Kayseri Sasani Hükümdarı tarafından muhasara ve zaptedilmiştir. Miladın VII. Asrına gelindiği vakit Arabistan’da İslamiyet’in zuhur etmesi ve gelişmesi neticesinde Anadolu sürekli olarak Müslüman Araplar’ın düzenlediği seferlerle karşı karşıya kalmıştır. Hicretin 71. miladın ise 690. senesinde Emevi Halifesi I. Abdulmelik’in orduları Kayseri’yi geçici olarak zaptedmişlerdi. Hicretin 100. Miladın ise 727. senesinde Mesleme Bin Abdulöelik ve hicretin 111 senesinde Saad Bin Hişam ve ( hicri: 114 miladi: 732) Süleyman Bin Hişam taraflarından geçici olarak zaptolunduğu kaynaklarda mevcuttur. Fakat kayseri şehrinin ehli İslam tarafından kesin zaptına dair bir malumat yoktur. Bazı Avrupalı müellifler Kayseri’nin Horasan Selçukluları’ndan Tuğrul Bey zamanında yeğeni Alpaslan tarafından fetih olduğunu yazmaktadırlar. Şark müvverihleri ise Kayseri ile bütün havalisinin fethinin Danişmendlilere nasip olduğunu bildiriyorlar. Danişmendli Melik Mehmet Gazi tarafından Kayseri’nin zaptolunduğu sanılmaktadır. Pınarbaşı yolu üzerinde adı geçen zata ait bir türbe mevcuttur. İslam akıncılarının Rum diyarlarındaki menkibeleri de zamanla destanlaşmıştır. Battal Gazi’nin Kayseri Civarında ki kahramanlıkları pek çoktur. Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde Battal Gazi adına Kayseri’de bir cami inşa edilmiş olduğu yazılmakta ise de bugün bu camiye dair ne bir kitabeye ne de bir esere tesadüf edilmemektedir. Abbasiler zamanında da İslam Halifesi Mutasım’ın orduları ta Firigya’ya kadar ilerlemiş ve burada Kasarya yeniden ele geçirilmiştir. Abasilerin uç (Avasım- Suğur) bölgelerinde yerleştirilmiş olan Türkler, Diyar-ı Rum diye adlandırdıkları Anadolu içlerine durmadan akınlar gerçekleştirmişlerdir. Bu akınlar sırasında Bizans’ın başında İsvaria ve daha sonrasında Amorion sülalesi bulunuyordu. M.S. 867 yılından itibaren Bizans İmparatorluğu’nun başına Makedonya soyu geçince durum değişti. Abbasiler’in zayıflaması karşısında Bizans tarafından İslam ülkelerine doğru saldırılar başladı. Güneydoğu Anadolu’ya kadar, Fırat boyları yeniden Bizans’ın eline geçti. Fakat Bizans’ın daha sonraki asırlarda nüfus ve otoritesini sarsan büyük gelişmeler ancak doğudan gelen oğuzlar sayesinde olacaktır.
Danişmendliler Döneminde Kayseri
Sivas’ı merkez yapan Danişmendliler bu havalide bir asır kadar icrai hükümet etmişlerdir. Fakat 1174 senesinde Selçuklu hükümdarlarından İzettin Kılıçaslan (II.) tarafından Anadolu Selçuklu Devleti hakimiyeti altına sokulmuştur. Danişmendli Gümüştekin, Anadolu içlerine bir kasırga gibi giren Haçlılara karşı henüz yeni sahip oldukları vatanlarını korumak için II. Kılıçaslan’la birleşip Haçlıları Kayseri önlerinde karşıladılar. 1100 senesinde Malatya civarında sonra Çankırı’da Haçlılar ordusuyla şiddetli muharebeler yapıldı. 1101 senesinde Selçuklu Sultanı I. Kılıçaslan ile Danişmendliler birleşerek Haçlıları perişan etti. Danişmend Gazi Antakya hakimi Bomemond’u esir aldı. 1104 yılında yerine oğlu Melik Gazi geçti. Melik Gazi haçlı ordularıyla defalarca harpler yapmış ve Selçuklular’ın eline geçen Malatya’yı zapta almaya muvaffak olmuştur. Melik Mehmet Gazi 1134 senesinde vefat etmiştir. Melik Gazi’nin kabri Kayseri’nin doğusunda Pınarbaşı’nın Melik Gazi köyündedir.Melik Gazi’den sonra Danişmendiye hükümdarı olan Mehmed Gazi harap olan Kayseri’yi imar etmiş ve muazzam mabetlerden çıkarılan taşlarla, şehirde bir çok binalar vücuda getirmiştir. Mehmed Gazi Bizans imparatoru Jean Komnenos’u Niksar önlerinde müthiş bir mağlubiyete uğratmıştır. Mehmed Gazi 1142 yılında Kayseri’de vefat etmiştir. Kabrinin inşa ettirdiği Cami-i Kebir’in güney tarafında ki Melik Gazi Medresesinde olduğu rivayet edilmektedir. Mehmed Gazi’ni yerine geçen oğlu Zülnun Kayserri’yi merkez yaptı. Fakat amcası Yağı Basan onu tanımayıp üzerine yürümüş ve onu Kayseri’den kaçırmıştır. Bu kez Yağı Basan Kayseri’yi zaptetti. Çıkan taht kavgasından Anadolu Selçuklu Sultanı I. Mesut faydalanarak Yağı Basan’ı Sivas’tan firara mecbur etti. Kayseri’de Zülnun Sivas’ta Yağı Basan, Malatya’da Aynüddevle hüküm sürmeye başladı. 1156 yılında I. Mesut’un ölümüyle yerine geçen İzzeddin Kılıçaslan Danişmendiye ülkelerini uzun bir uğraştan sonra 1174’te kendi ülkesine kattı. Bu suretle Sivas, Niksar, Kayseri gibi önemli şehirler ele geçti.
Hazırlayan: Bünyamin Gültekin
Teşekkürler: Bizimle fotoğraf arşivini paylaşan Mehmet Sarıçiçek’e teşekkür ederiz.