DÜNDEN BUGÜNE KAYSERİ (1)

Bu gün Türkiye'nin en büyük şehirlerinden birisi olan Kayseri, tarihin çok eski devirlerinde aynı önemi taşıyordu. İç Anadolu'nun en yüksek zirvesi olan Erciyes şehri kuşatır. Kapadokya Krallığı'nın başkenti idi. Kayseri'nin eski adı Mazaka yahut Osebia olup Erciyes ile beraber Mazaka'nın bulunduğu sahaya halıkaya adı veriliyordu.


Kayseri Adının kaynağı
Bu gün Türkiye'nin en büyük şehirlerinden birisi olan Kayseri, tarihin çok eski devirlerinde aynı önemi taşıyordu. İç Anadolu’nun en yüksek zirvesi olan Erciyes şehri kuşatır. Kapadokya Krallığı’nın başkenti idi. Kayseri’nin eski adı Mazaka yahut Osebia olup Erciyes ile beraber Mazaka’nın bulunduğu sahaya halıkaya adı veriliyordu.
   Mazaka'nın mevkii şimdiki şehrin yerinde olmayıp, beş altı yüz metre kadar güney batısında Erciyes eteklerine daha yakın ve ovaya hakim bir mahal üzerinde idi. Mazaka, Kapadokyalıların çelli alası addolunan Mozoh'dan çıktığı doğrulanmaktadır. Osebiya isminin ise Kapadokya Krallarından Ariyanethes osebos zamanında verilmiş olması muhtemeldir. Roma imparatoru Tiberius miladın 17. senesinde buraları Roma vilayetine merkez yaptığı zaman Kapadokya’nın son kralı olan Arhelaos burayı Zesarea adıyla anmıştır.
   Roma imparatorlarına Avgusturlar deniliyordu. İmparatorluk ikiye ayrılınca (Batı ve Doğu’da) Avgustuslar kendilerine Sezar unvanı verilen yardımcılar seçiyorlardı. Bunlardan birisi de bugünkü Kayseri'de oturuyordu. İmparator ölünce yerine Sezar Avgustos oluyordu. Kayserinin Roma hâkimiyetinden itibaren adı Sezare-Kasarya oldu Sezar (Fayzer) şehri demektir.
          İslam müelliflerinden öğrendiğimize göre şehir Kasarya’dan ilham alınarak İslami bir deyişle Kayseriye diye anılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra şehir, bugünkü adına kavuşmuştur. Mazaka’nın kelime anlamı da avcı bir kuş adı olan Başak’tan geldiği yazılıyordu.
Firik çağında (Kayseri)
M.Ö 13. yüzyıl sonralarında Anadolu’nun en kuvvetli devleti olan Hititler iç kavgalar yüzünden hayli zayıflamış ve kendisine bağlı federal devletlerin yer yer isyanların dolayısıyla batıdan gelen deniz kavimlerine kuzeybatıdan gelen Firik istilasına karşı bir şey yapamamıştı.
M.Ö 1200 yıllarında yeni Hitit Krallığı yıkıldıktan sonra Anadolu da genel bir hâkimiyet bir müddet daha kurulamayacaktır. M.Ö 700 yıllarına kadar yaşayacak olan genç Hitit şehir devletleri varlıklarını ancak güney doğu Anadolu da devam ettirmişlerdir. Bunlardan en önemlisi Karkamış Hititleri’dir. Gordiyon’u merkez yapan Firikler Kapadokya’yı da içine alan bir hâkimiyet kurmuşlardır. Kuruluş tarihi kesin olarak belli olmayan Kayseri şehrini genişleten ve merkezi hale getiren Firikyalılar olmuştur. Boğazlardan geldiği muhtemel olan Firiklerin arî menşeli olduğu sanılmaktadır. M.Ö. 8. yüzyılda hudutlarını şarka doğru genişleten Firikler komana-ar Tiyana-Kilisehisar, Mazaka (Kayseri) gibi şehirlerde merkezleri haline getirmişlerdi. Firikler Anadolu’ya Kafkaslar istikametinden geldikleri sanılan Kimmerler tarafından yıkılmıştır.
Pers hâkimiyetinde (Kayseri)
M.Ö. yüzyıl sonlarında Asur Kralı Sargon 2. Kapadokya sınırları içlerinde Kızılırmak kıyılarını almıştır. M.Ö 612’de Asur topraklarını çiğneyerek bu ülkeleri elde Med Kralı Leyeksar Kızıl Irmağın karşı kıyısındaki Lidya devletiyle hudut olmuştur. Lidya Kralı Krezüs ülkesini zengin bir duruma getirmiş, Kapadokya ya doğru ilerleyip Pers Kralı Kurus ile karşılaşmış fakat yenilip geri çekilmiştir. Kurus M.Ö 546 yılında Kapadokya’ya girip Kayseri ve havalisini zapt etmiştir. Krezüs ile Sard şehir civarında vukuu bulan muharebede Kurus Lidya hükümdarının esir ederek, bütün memleketlerini ele geçirmiş saltanatına nihayet vermiştir. M.Ö. 546. Daha sonra İran (Pers) hükümdarı Dariüs zamanında Kapadokya adı verilince orta Anadolu bölgesi Pont Kapadokya diye ikiye ayırmış, büyük Kapadokya’nın merkezi Mazaka (Yani bugünkü Kayseri şehrinin bir km güneyindedir.) olmuştur. Persler Kapadokya Kralı’nın imtiyazlarını tanımışlardı. Anadolu’nun genel bir hâkimiyet altına alınması Persler zamanında gerçekleşmiştir. Akdeniz ve Ege kıyılarına kadar uzanan İranlılar denizin karşındaki Yunanlılarla da savaşmıştır. Perslerin önemli sataraplıkalrında olan kapadokyanın merkezi mazaka idi.
M.Ö. 4. yüzyıl (333) sonlarının doğru Büyük İskender Asya seferine çıkmış, tarih boyunca eski şarkın eski garba karşı sürdürmekte olduğu üstünlük sona erdirilmişti. Artık garptan şarka bir akım başlamış kodaman Dariüs’ün üst üste yediği darbelerle bütün şarktan adı silinmişti. Kapadokya hızla İran’a geçen İskender’in hâkimiyetine alınmıştı. İskender’in generalleri onun ölümüyle zapt ettiği memleketleri aralarında taksim ettiler. Kapadokya ve Paflagonya Evmen’in eline geçti. Daha sonra İskender’in diğer kumandanı Atigon, Evmeni mağlup ve katlederek Kapadokya’ya yerleşmiştir. M.Ö. (315) Selevkos ise M.Ö. 301 yılında Antigoni mağlup ederek Kapadokya’yı hâkimiyeti altına aldı. Bu istilalar sırasında Kapadokya Kralı Ararat Hes katledilmiş ve oğlu Aryarathes Selefkosu mağlup ederek Kapadokya’yı tekrar zapta muvaffak oldu. Bundan sonra Aryathes IV., Aryarethes V. ve Aryarathes VI.sırasıyla Kapadokya’ya hükümdar oldular. Kapadokya’nın zayıf bir zamanında Pont Kralı Mitridat Kapadokya’ya göz dikti. Kız kardeşini Kral VI. Aryathes’e verip Kapadokya’yı tesiri altına almaya çalıştı. Kısa bir süre sonra kral öldürüldü. Fakat kardeşi olan kraliçe, oğlunun VII. Aryarathes ünvanıyla Kapadokya’ya hükümdarı ilan etti.(M.Ö. 112)
 
Hazırlayan:            Bünyamin Gültekin

Fotoğraf Arşivi:      Mehmet Sarıçiçek'e teşekkür ederiz

Bakmadan Geçme