• Haberler
  • 'DOĞULUNUN, BATILI OLMASI TRAVESTİ KÜLTÜRÜ GİBİDİR'

'DOĞULUNUN, BATILI OLMASI TRAVESTİ KÜLTÜRÜ GİBİDİR'

Uluslararası öğrenci akademisinde konuşanM. Fatih Andı, ülkemizin batılı olma çabalarına gönderme yaparak ilginç bir benzetmede bulundu'150 senedir bir hastalığa kapılmışsın batılı olacağım demişsin, Ancak batıcı olmuşsun. Ben erkeğim o ise kadın, ben kadın olamam. Bir doğulunun batılı olması da buna benzer. Bu travesti kültürü gibidir' dedi.

Kayseri Medeniyetin Burçları Derneği tarafından düzenlenen ve Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından desteklenen'Uluslararası Öğrenciler Akademisi’ tüm hızıyla devam ediyor. Akademide geçtiğimiz hafta 4 Nisan Cuma günü Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Köse Tanzimat’tan Cumhuriyete Türk Modernleşmesi’ni anlatırken, 5 Nisan Cumartesi günü de İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.M. Ali Ağcan ‘Küresel Siyaset: Temel Kavram ve Yaklaşımlar’ ve Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.M. Fatih Andı ‘Sanat İnsan Toplum’ konularını anlattı.
 
Türk Modernleşmesi neden başarısız oldu?
Geçtiğimiz hafta akademinin ikinci haftasına girilirken, İkinci haftanın ilk konuşmacısıErciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.İsmail Köse oldu. Köse, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türk Modernleşmesi’ üzerine ilk hafta yaptığı konuşmasına kaldığı yerden devam etti.Köse gerçekleştirdiği konuşmada Modernitenin teknolojide yaşanan gelişmeler olduğunu söyleyerek;“Modernitenin başarısız olmasının nedeni buna kültüründe karıştırılmasıdır. Moderniteyiinkar etmek mümkün değil. Bilgisayar, telefon ve araba kullanamayız diyemeyiz.
                Osmanlı’da da batılılaşma hareketleri olmuş. Ancak batılılaşma çabalarına kültürde girince bu halkta reaksiyona neden olmuş ve başarısız olmuştur. Kalkınma hamlelerine itiraz olmazken, Türk modernleşmesinde karşı gelinen en büyük engel hayat stiline karışılması olmuştur” dedi.
 
“ Neden bu kadar çizilmiş sınırlar içerisinde yaşadığımızı sorgulamalıyız”
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. M. Ali Ağcanda 5 Nisan Cumartesi günkü konuşmasında‘Küresel Siyaset: Temel Kavram ve Yaklaşımlar’ konusunu anlattı. Ağcan,vatandaşlık kimliğimizin üzerimizde maddi bir etkisi olduğunu dile getirdiği konuşmasında, vatandaşlığınnerede, nasıl yaşadığımızda büyük önemi olduğunu söyledi.vatandaşlık kimliğimizin belirleyenin devlet olduğunu kaydeden Ağcan, devletin bu imtiyazı 300 yıl önce aldığını aktardı.
                Modern dönemde ulus olma varsayımının ön plana çıktığını hatırlatan Ağcan, sözlerine şöyle devam etti;“Ulus olarak bizi birleştiren ve ayrıştıran nedir? Dünyada 200 devlet var. Her biri ayrı olduğunu iddia ediyor. Nedir bu farklılıklar. Bazıları dünyaya mekanik anlamlar katarken bazıları da metaforik öğelerle algılar. Bizim algılarımız daha çok metaforik algılardır.
                Avrupa vatandaşlık, bireysellik ve öznellik kavramlarını ortaya koyarken, aslında diğer ulusları hegemonyası altına almak istiyordu. Neden bu kadar çizilmiş sınırlar içerisinde yaşadığımızı sorgulamalıyız.
                Kullandığımız kavramların hangi siyasal, tarihsel, felsefik ve sosyolojik ortamın ürünü ve o ürünün kastettiğimiz olay, olgu ve nesnenin ne kadar temsili olduğunu sorgulamamız gerekiyor. Modern dünyayı besleyen kaynakların tartışılması gerekiyor.”
 
“Kavramlar üzerinden bir ayrışmaya gidiyorlar”            
Akademinin ikinci haftasındaki son konuşmayı gerçekleştirenFatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.M. Fatih Andı ise ‘Sanat İnsan Toplum’ konularını irdeledi. Andı, dil ve dil üzerinde yapılan bilinçli dezenformasyonlar üzerine yoğunlaştırdığı konuşmasında dil tartışmasının 19. Yüzyıldan beri devam ettiğini belirtti. Özellikle Türkçe’nin arındırılması konusunda oryantalistlerin çok fazla öneride bulunduğunu ve eserler ortaya koyduklarını söyleyen Andı; “Bir milleti millet yapan alanlarda oryantalistler çalışmalar yapıyor. Bazı hususları öne çıkarıp bazılarını da unutturarak sen busun diyor. Biz de koca İngiliz, Alman, Amerikalı v.s. bunu dedi diye hemen kabul ediyoruz. Bugün Türk yazarları yeni yeni buna muhalif şeyler yazmaya başladı.
                Oryantalistler Araplara gidip, Kur’an Arapçasının, Arapların asli Arapçasını bozduğunu söylüyor. Arapların orijinal dilinin bedevilerin konuştuğu Arapça olduğunu söylüyor. İran’a gidip senin Farsçanı Arapların dini kavramları bozuyor diyor. Kavram ve terimler üzerinden bir ayrışmaya gidiyorlar” şeklinde konuştu.
 
 
“İstiklal köklerdedir”
                Andı, dil vasıtasıyla düşünmediğimizi, dilin kendisi ile düşündüğümüzü belirterek, Noam Chomsky’nin ‘Dil düşüncenin kendisidir’ sözüyle bu düşüncesini destekledi. Andı konuşmasını şöyle sürdürdü; “Yok olan bir kavram düşüncesini oluşturmaz. Olmayın bir şeyin kavramı da olmaz. Dil insana Allah tarafından verilmiş bir bağıştır. İnanmanın niçini nasılı olmaz. Ama bilginin niçini nasılı olur.”
                “Gelenek bir medeniyeti oluşturur. İstiklal göklerde değil, istiklal köklerdedir. Medeniyette öyledir. Ne kadar geçmişe bakarsak, geleceğe de o kadar kök salarız.” İfadelerini kullanan Andı,“150 senedir bir hastalığa kapılmışsın batılı olacağım demişsin, Ancak batıcı olmuşsun. Ben erkeğim o ise kadın, ben kadın olamam. Bir doğulunun batılı olması travesti kültürü gibidir.
 
“Irkın medeniyeti olmaz”
Milliyetçilik modern bir ideolojidir. Bizim milliyetçiliğimiz döner dolaşır dile gelir. Bu nedenle çokça lügat çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalar ayrışmaya neden olmuştur. Bir Alman, İngiliz veya İtalyan’da arınma çalışması göremezsiniz. Çünkü ırkın medeniyeti olmaz. Batı kendi medeniyetinin kavrayıcı ve bütüncül olarak yorumlarken, Doğu, medeniyetini bölerek itibarsızlaştırmış.
                Türkçülük fikrini benimseyenler, Türkçülük dışı kavramları dilimize sokmaya çalışmıştır. Bana ait şehir yapısını terk etmiştir. Mesela ben Kayseri’ye geldiğimde alışveriş mağazasına değil, eski dili görmek isterim. Ünlü karakter ‘Şarlo’yu taklit yarışması yapılır. Karakteri canlandıran Charlie Chaplien de bu yarışmaya katılı. Yarışma sonucunda Chaplien kendisini canlandırdığı ‘Şarlo’ karakterinin taklit yarışmasında 9. olur. İşte taklit bu kadar kötü bir şey” dedi.
 
Haber/Fotoğraf: Bünyamin Gültekin

Bakmadan Geçme