Derdi edebiyat olan dergi: 'Ihlamur'  

Her sayısında farklı yazarlar ve içeriklerle okuyucusu ile buluşan Ihlamur Dergisi 10. yılına merdiven dayadı. Edebiyat kültürüne hizmet etmiş usta yazarları her ay dergiye misafir etmeyi yayın politikası haline getiren Ihlamur, yediden yetmişe her kesime hitap eden içerikleri ile de geniş bir okur kitlesine sahip…

Ihlamur Kültür-Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hakan Sarı ile kendi dergisinden yola çıkarak dergiciliği, edebiyat yayıncılığını, dergilerin edebiyata katkısını ve dijital yayıncılık konularını konuştuk. 20 yıldır dergicilik sektörü içinde bulunan Hakan Sarı, elektronik öğretmeni olmasına rağmen edebiyata ve şiire olan ilgisini gazetemize anlattı.

9 YILDIR İLK GÜNKÜ HEVESLE…
Böyle bir dergi çıkarma fikri nasıl ortaya çıktı?
Ben aslında elektronik öğretmeniyim. Öğretmenlikten arta kalan zamanlarda dergicilik yapıyorum diyebilirim. 20 yıllık bir dergicilik, gazetecilik geçmişim var. 90’larda Yeni Kayseri ve Türkiye Gazetesi ile bu işe başladım. Daha sonra memuriyetin verdiği gurbet gezmeleri ile Konya’ya gittim. Orada da Konya Postası ile maceram devam etti. Üç yıldır yeniden Kayseri’deyim. İlkokul yıllarımdan beri hep şiirin, edebiyatın içerisindeydim. Keza babamızın da öğretmenliği vesilesiyle okumaya çok fazla fırsatımız ve zamanımız oldu. Dergicilikle ilgili ilk çalışmalarım ise lise yıllarında başladı. Üniversite yıllarında da Abdurrahim Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler gibi pek çok usta kalemle sohbetlerimiz oldu. Ihlamur dergisini 9 yıl önce çıkarmaya karar verdik. Maddi olarak çok desteğimiz yoktu. Bana ‘olmaz, yapamazsın’ dediler ama çok şükür 9 yıldır hala ilk günkü heves ile çıkartıyoruz.

‘Ihlamur’ ismi nereden geliyor?
Ihlamur mütevazı bir ağaçtır.  Biz de ilk kuruluş aşamamızda, isteklerimizde mütevazı bir dergi olmaya karar verdik. Bugün edebiyat tarihimizi şöyle bir karıştırdığımız zaman yazarların illa ki ya bir şiirinde ya da bir kitabında ıhlamur ağacı veya çayı mutlaka kullanılır. Bunun için edebiyatla uyumlu bir isim olacağını düşündük.

ANADOLU’DA EDEBİYAT DERGİSİ ÇIKARMAK ZOR İŞ
Biraz derginizden bahseder misiniz?
Evvela ıhlamur 9 yıldır hiçbir surette irticai, siyasi ya da benzeri bir kimlik taşımadı. Taraftarlık asla yapmadı. Şimdiye kadar 58 sayı çıkardık. Ve sadece edebiyatla ilgilendi. Gerek propaganda gerek benzeri bir olaya biz hiçbir şekilde girmedik. Reklam dahi yayınlamadı. Derginin çıkış yeri Kayseri/Bünyan’dır. Derginin her sayısında kültürümüze hizmet etmiş bir ustayı misafir etmeyi yayın politikası haline getirdik. Bunu yanı sıra dergide 14 yaşındaki birinin yazılarını da yayınladığımız zamanlar oldu. Biz gelen şiirleri ya da yazıları alttan okumaya başlamıyoruz. Yani yazarına bakıp öyle değerlendirmeye almıyoruz. İlk önce yazıyı okuyoruz, kalitesine göre, yayın politikamıza göre değerlendirip o şekilde yayınlayıp yayınlamayacağımıza karar veriyoruz. Anadolu’da edebiyat dergisi çıkarmak zor iş… İstanbul’daki dergi sahipleri ile sürekli tartışmalarımız oluyor. Onlara göre dergiciliğin başkenti İstanbul biz de taşralıyız. Ve onlar diyorlar ki; ‘Anadolu dergileri bize ayak uydurmalıdır.’ Şimdi İstanbul’da sırça köşkte oturup da edebiyat yapmak kolay… Eğer cesaretiniz varsa gelin Anadolu’da bir dergi çıkarın da görelim marifetinizi. Biz 9 yıldır Anadolu’da dergi çıkarıyoruz ve onların taşra dediği yerin biz tam göz bebeğinde bulunuyoruz.

HÜRMETİ YAŞARKEN GÖSTERMEK LAZIM!
Sizin takip ettiğiniz, beğendiğiniz dergiler var mı?
Dergici olduğum için Türkiye’de ki bütün dergileri seviyorum ve varlıklarının devam etmesini temenni ediyorum. Ama özellikle edebiyat dergilerini takip etmeye çalışıyorum. Ekonomik, siyasi ya da benzeri herhangi bir kaygıdan ziyade sadece edebiyat kaygısıyla çıkan dergileri bilhassa destekliyoruz. Dergicilikle alakalı çok kavgalar verdik. Maalesef ülkemizde dergiye gereken önem verilmiyor. Yıllardır çıkmasına rağmen kimsenin ismini bile duymadığı dergiler var. Bu durum bizi üzüyor. Biz zaman zaman Ihlamur’un özel sayılarını çıkarıyoruz. Bu özel sayıları özellikle yaşayan edebiyatçılarla ilgili yaptık. Saim Sakaoğlu, Hüsamettin Olgun, Cezmi Ersöz, İskender Pala gibi pek çok yaşayan değer için özel sayılar çıkardık. Çünkü bize göre bir hürmet söz konusu ise bunu yaşarken göstermek lazım. Bizde ‘kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur.’ diye talihsiz bir söz var. Maalesef ölü sevici bir toplumuz. Biz bunlara inat hep yaşarken destekledik ve o Ihlamur’ca saygımızı, desteğimizi hayatta iken göstermeye gayret ettik.

Derginin hitap ettiği özel bir kesim var mı?

Aslında hitap ettiğimiz belli bir kesim yok, olmadı da... Bu bir lüks değil ki şu alsın, bu almasa da olur diyelim. Ulaşabildiğimiz kadar insana ulaşmak istiyoruz. Yetmiş yaşında da okuyucumuz var, on beş yaşında da… Bizi mutlu eden şey her yaş kesiminden kabul görmemiz... Bir dergicinin ‘neden benim dergimi okumuyorsun?’ diye okuyucusuna küsmesi gibi bir durum söz konusu değil! Bu ay sizin derginizi alır diğer ay başka bir dergi alır. Bu durumla ilgili bir sıkıntımız yok.
Türkiye’de edebiyat dergisi yapmak zor iş… Sürekli kâğıda zam geliyor. Faizler sürekli yükseliyor. Edebiyat dergisi olduğunuz zaman reklam sizin için bir sıkıntıdır. Bize verilen reklam ticari değil ancak destek amaçlı oluyor. Ya da prestij amaçlı. Okuyucu bulmak zaten malum tartışılan bir konu hala bu çerçevede edebiyat dergisi çıkarmak, hele ki İstanbul’da kendini merkez dergi zannedenlerin görüşü ile taşrada dergi çıkarmak evet zor.

İKİ DERGİMİZ DAHA VAR!
Ihlamur Dergisi için geleceğe yönelik hedefiniz neler?
Bizim Ihlamur dışında Hip Hop müzik dergisi, bir de ‘Telgraf’ dergimiz var. Tabi şu an göz bebeğimiz Ihlamur olsa da diğer dergileri de duyurmak için çabalıyoruz. Dergicilikle alakalı birçok proje ürettik. Ihlamur sürecinde dergi yayıncılar birliğinin kurulması ile ilgili çalışmalarımız oldu. Özellikle de dergilerin kataloglanması ve diziminin yapılması bağlamında çok mücadele verdik. Şu anda ilk filizlerini çıkardık. Kastamonu Üniversitesi’nden de bir arkadaş katkı sağladı. Yazılım tarafı çözülmeye çalışıyor. Şimdi bir akademik dergi çıkartıyorsanız ya da akademisyenseniz araştırma yaptığınızda alanınızla ilgili birçok yayın, makale bulabilirsiniz. Ama ‘Necip Fazıl Kısakürek’ diye Google yazıldığı zaman bir sonuç bulamazsınız. Çünkü edebiyat dergileri taranmıyor. Bir yazar, şair hangi dergilerde yazmış bunu cevabı yok. Bu durum edebiyatımızın kanayan yarası… Her yıl Türkiye’de yüzlere dergi çıkıyor. Bunların birçoğu kısa süre içerisinde kapanıyor. Çok az bir kısmı hayatını devam ettiriyor. Geçtiğimiz yıl edebiyat dergiciliğimizin 125. yılıydı. 125 yılda 10 binlerce dergi çıktı ve kapandı. Bu dergilerin neredeyse hiç birinin kaydı yok, sadece merkez kütüphaneye gönderilen zorunlu kopyalar var. Basın savcılığına başvuru yapmadan illegal yolla çıkan bazı dergiler var. Onlar da kayda girmiyor. Dolayısıyla da edebiyat dergileri ya da Türkiye’nin edebiyat dergiciliği üzerinde inceleme araştırma yapma gibi bir şansınız maalesef yok. Türkiye’de bir edebiyat dergisi dizimi oluşturulması gerekiyor. Bu bağlamda Kültür Bakanlığı ile de görüşme halindeyiz.

EN BÜYÜK DESTEKÇİMİZ DEVLETİMİZ
Bu süreçte en büyük destekçiniz kim?
Edebiyat dergicilerinin en önemli desteği devlettir. Kültür Bakanlığı size abone olur ve biz bu abonelik dâhilinde bize belirtilen 300 kütüphaneye dergiler gönderilir. Bakanlık bize 6 ayda bir bunu ödemesini yapar. Halk kütüphanelerine ulaşma fırsatımız Kültür Bakanlığıdır. Bakanlığın bu abonelik yoluyla desteği edebiyat dergileri için en önemli destektir. Bizi bir bağlamda farklı yerlere gitmemize gerek bırakmayarak en azından dergiyi çıkarmayı sağlayabilecek ölçüde bile olsa bir katkı sağlar. Bu konuda tabii ki biz devletimize minnettarız. Eski Kültür Bakanı Nabi Avcı edebiyat dergilerinin sayısını ziyadesiyle arttırmıştır. Yeni dönemde Numan Kurtulmuş’tan da aynı desteği bekliyoruz.
Söyleşi: Tuba Köksal

Bakmadan Geçme