• Haberler
  • Demokratikleşme Paketi'nin maddeleri birer devrimdir

Demokratikleşme Paketi'nin maddeleri birer devrimdir

Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek Türkiye'nin en zor zamanlarında Başsavcılık yapmış. 1955 Burdur doğumlu. Olaylara bakışı gayet net, yuvarlak ifadeler kullanmıyor. Ne soruyorsanız kendine has üslübuyla cevap veriyor. Başörtü yasakçısı rektörlere Türkiye'de ilk defa Kamu Davası açan Başsavcı! Biz de kendisiyle 'Demokrasi Paketi' üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımızda paketin uygulanabilirliği, 23 Nisan 1920 kurucu meclisi, dokunulmaz kurumlar, nefret suçları, Türk Hava Kurumu, Abdurrahman Yalçınkaya, 28 Şubat davasında son durum gibi birçok güncel konuyu konuştuk:

RÖPORTAJ: HACI YAKIŞIKLI

Türkiye’nin en yoğun gündemi demokratikleşme paketi. Bu paket uygulanmaya da başlandı. Sonuna kadar gidilir mi?

Paket açıklanınca hayata geçirilip geçirilemeyeceğini takip ettim. Bir iki uygulama bayramdan önce hayata geçti bile. Bu paket Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Türkiye’nin pek çok konusu anayasal düzenlemeyi gerektiriyor. Ancak bu tam olarak gerçekleşemeyince iyileştirme paketleri yasa, kanun, yönetmelik çerçevesinde kalıyor. Büyük bir başlangıç olması açısından bu paket önemlidir ve sonuna kadar da gerçekleştirilebilir.

Neden anayasa yapımında böyle bir paket yöntemi izlenmedi?

Benim de bilmediğim, ülkenin gelişmesini önlemeye çalışan sebepler var herhalde. (Gülüyor)

Bu paketle birlikte 23 Nisan 1920’nin özüne dönüş mü yaşıyoruz?

Aslında TBMM anayasa yapmak için 23 Nisan1920 “kurucu meclis” yetkilerini istedi. Meclis yeni anayasa yaparken kurallarını ortaya koymalı. Ama bu kurallar ortaya konmadı. Hep 1982 Anayasası değiştirilecek dendi. Ak Parti sayı yeterli gelmeyince “uzlaşalım” dedi. Her partinin eşit temsili esasen bir hatadır. 1982 anayasasının 175.maddesi ile elimizi bağladık. Esas iş, dediğin gibi 23 Nisan 1920 kurucu meclisin iradesine sahip çıkabilmektir.

Anayasa yapımında yer alan diğer partiler olaya tamamen negatif mi bakıyorlar, kendilerinin de bulunduğu bir mecliste millet için yapılacak yeni anayasada karşı çıktıkları ne var?

Bakın Süheyl Batum olayın hemen başında itirazlara başlıyor. Batum “Biz yeni anayasa yapmıyor, anayasayı sadece değiştiriyoruz.” dedi. Üstelik ilk 3 maddeyi söz konusu bile ettirmeyeceklerini, köklü değişiklik taleplerini masaya dahi getirtmeyeceklerini söyledi. İşte başlangıç noktanız bu olursa siz yeni bir anayasa yapamazsınız, sadece anayasada değişiklik yapabilirsiniz. Şimdi açıklanan demokrasi paketi ise ülkemizin yararına olmuştur.

PAKETİN MADDELERİ BİR YANA, “AÇIKLANMASI” BİLE ÇOK ÖNEMLİDİR

Bu pakette sizin gördüğünüz en önemli husus hangisi, yani en çok hangi madde sizi umutlandırdı?

En önemli husus maddelerden ziyade bu paketin açıklanıyor olabilmesidir. Bu tarihi bir dönemeç. Bundan 10 yıl evvel bu konuları konuşamazdınız bile, şimdi paket halinde açıklanabilmesi çok önemlidir. Anayasada “Egemenlik milletin” deseler dahi birileri bu egemenliği yine anayasa yolu ile kullandırtmadı. Milletin önüne set oldular. Bu ülkede Anayasa Mahkemesi direkt olarak ve yetkisizce anayasanın aslına müdahele etmişti. Bu Anayasa Mahkemesi’nden hesap soracak hiçbir kurum da yok. Oysa demokrasilerde böyle “hesap vermeyen” kurumlar olmaz, olamaz.

DOKUNULMAZLIK VEKİLLERDE DEĞİL “DİĞERLERİNDE!”

Anayasa Mahkemesi üyelerinden hesap sorulamadığına göre bunların “dokunulmazlık” zırhları var. Böyle dokunulamayan başka kurumlar var mı?

Anayasa Mahkemesi’nin yanında Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK), Yargıtay, Danıştay gibi kurumların kurumsal ve bireysel sorgulanacakları, hesap verecekleri makam yok. Yani milletvekili dokunulmazlığından önce bu kurumların dokunulmazlığı gündeme gelmelidir. Yıllardır asıl dokunulmazlığı olanlar bizim seçtiklerimiz değil diğerleridir ve onlar milletin eliyle seçtiklerinin “muktedir” olmasını engellemiştir. Düşünün bizim hesap sorulmuş, yargılanmış Danıştay, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi üyemiz yok. Hepsi tertemiz. Fakat bizim ülkemizde Başbakan asıldı, Adnan Menderes’i idam ettiler. Kendileri sorgusuz olanların ülkesinde İskilipli Atıf Hoca asıldı. Zulmü eleştirdi diye Şallı Bacı’yı astılar. Kadın olduğu için de kafasına çuval geçirdiler, kadın olduğu belli olmasın diye. Şallı Bacı’yı üstelik mahkeme değil sıkıyönetim komutanı astırmıştır.

ABDURRAHMAN YALÇINKAYA, YA HUKUK BİLMİYOR VEYA…

Vekillerin dokunulmazlığını konuşurken Sayıştay, Danıştay gibi kurumlar konuşulmalı dediniz. Bir Abdurrahman Yalçınkaya vardı. Ak Parti’ye kapatma davası açmıştı. Bunu hangi yetkiyle yapabildi?

Burada iki ihtimal aklıma geliyor. Birincisi topladığı delillere bakınca Abdurrahman Yalçınkaya hukuktan yoksun, hukuk bilmez bir kişi; ikincisi ise “internet andıcı” davasındakilerle işbirliği yapmış olabilir. Kapatma davasındaki delillere bakınca bunların internet sitelerinden alınan kaynağı belirsiz yazılar olduğunu görüyoruz. Tamam internetten delil toplanır; ancak bu delilleri kim yazmış, neye dayanıyor? “Falan yerde dinciler toplanmış, hükümetten güç alıyorlar” diye web sitesinden alınıyor o kadar. İrtica.org gibi web sitelerini hazırlayanlara daha sonra “internet andıcı” diye dava açıldı.

Demokrasi paketine dönecek olursak, bir kısım kişiler bu paketi küçümsüyor. Haklılık payları nedir?

Pakettekiler görüldüğü gibi basit değil. Bakın bir bakan şunu söylemişti: “Biz 2010’dan sonra daha yeni yeni muktedir olabildik. Millet adına iktidara sıkıca tutunduk, ama hala sahte iktidarlarını bırakmak istemeyenler var” Yani görüyorsun işte tek başına iktidar olsunlar, haydi yapsınlar demekle hemen her şey olmuyor. Siyasi partileri yolcu, kendilerini hancı gibi görenler yüzünden demokrasi paketleri hep geç kaldı. Bu açıdan son paket çok önemli. Pakettekiler hayata geçirilebilecek şeylerdir.

Paketteki “nefret suçları” maddesi ucu açık bırakılmış gibi duruyor. Bu netleşir mi?

Yasal düzenlemenin iyi yapılması gerekir, aksi takdirde nefretten uzak kavramlar dahi “nefret suçu” kavramına sokulabilir. Dinimizin özünden kaynaklanan bazı kavramlar var, Kuran’da da geçer mesela “kafir” gibi. Bunu tamamen tebliğ amaçlı söylerken bile nefret suçu işliyorsun diyebilirler. O sebeple yasal düzenlemede çok dikkatli olunmalıdır.

Türk Hava Kurumu artık deri peşinde koşamayacak. Bunun tekelciliği kırması açısından önemi nedir?

THK’nın deri toplamasının tekelcilik olmaktan çıkması esasında devrimdir. Sana bir hatıramı anlatayım. Yozgat’ta Abdülhamit cami var. Bir haber geldi. Deri toplanmış ve jandarma buraya bakın yaparak adamı tutmuş kolundan getirmiş. Oysa bak şehir merkezinde polis dururken jandarma müdahale edemez. Ayrıca tüzel kuruluş olan cami derneklerinin malına el konamaz. Biz de jandarma hakkında dava açtık, derileri de camiye verdik.

CUMHURİYET’İN DEĞERLERİ KIYAFET DAYATMASI YAPMAK DEĞİLDİR

Asıl devrimi siz başlatmışsınız zaten. Milletin değerlerine öncelik vermişsiniz.

Cumhuriyetin değerleri milletin kendisidir. Cumhuriyet’in değerleri 6 ok değildir, millete kıyafet dayatması yapmak değildir. 23 Nisan 1920’deki meclis Cumhuriyet’in değerleridir.

Son olarak 28 Şubat davası nasıl gidiyor? Sanki bu davaya yeterince önem verilmiyor gibi duruyor?

Buradan millete de seslenelim. 28 Şubat davasında sadece 481 şikayetçi var. Oysa bu rakam 4 bin, 40 bin olmalıydı. Lütfen mağdur olanlar müdahil olsunlar. Başvurular bitmedi, isteyen şimdi gidip bulunduğu şehirdeki mahkelemelere şikayet dilekçesi verebilir.

 

Yorumlar 1
ahmet kırbayır 31 Ekim 2013 20:18

çok güzel bir roportaj olmuş , yargı da dokunulmazlıklarında kadlrılmasını bir an once istiyoruz

Bakmadan Geçme