DEĞİRMENCİ 'EVET' GEREKÇELERİNİ AÇIKLADI

HAK-İŞ Konfederasyonuna bağlı Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Kayseri'de bir basın toplantısı düzenleyerek çeşitli konularda görüşlerini açıkladı. 16 Nisan'da yapılacak olan referandum için 'Evet' kararlarını daha önce kamuoyuna paylaştıklarını belirten Değirmenci gerekçelerini de şöyle sıraladı           

“Siyasi krizlerin son bulması, ülke yönetiminde çift başlılığın ortadan kalkması, dolayısıyla biz emekçilerin en çok önemsediği ekonomik istikrarın kalıcılığı için oyumuz ‘evet’ olacak. Zira bu ülkenin üreten kişileri olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz olgu, siyasi istikrar ve beraberinde getirdiği ekonomik istikrardır.

Bugün aynı dünya görüşüne sahip, aynı davanın içinden çıkmış bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan ülkemizin yönetiminde ve uyum içinde bir çalışma düzeni var. Fakat ilerleyen yıllarda ayrı dünya görüşüne, ayrı ideolojiye sahip bir başbakan ve bir cumhurbaşkanı ülke yönetiminde söz sahibi olduğunda istikrarsızlığın baş göstermesi en büyük ihtimaldir. Geçmişte bunun bedellerini milletimiz en ağır şekilde ödemiştir. Ülkemizin tarihini bakıldığında Cumhurbaşkanları ile Başbakanlar arasında bir ciddi çatışmaların yaşandığını ve istikrarsızlığın baş gösterdiğini biliyoruz.”

“Siyasi ve ekonomik krizleri unutmadık”
Değirmenci, Çelik-İş Kayseri Şubesi’nde gerçekleştirilen ve genel merkez yöneticileri, Şube Başkanı Celalettin Korkmazyürek ile işyeri temsilcilerinin katıldığı basın toplantısında 1975 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ile dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, 1991’de Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile dönemin başbakanı Yıldırım Akbulut, 1992’de Turgut Özal ile dönemin başbakanı Süleyman Demirel, 1994’de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Tansu Çiller,1996’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Necmettin Erbakan, 2001 yılında ise 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile koalisyon hükümetinin Başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşanan siyasi krizleri hatırlatarak açıklamasını şöyle sürdürdü;
“O dönemlerde fabrikalarda çarklar durdu, gençler iş bulamadı, esnaf kepenk kapattı. İnsanlar evine ekmek götüremedi. Bu yaşananlar gün gibi ortadaki iken, ayağımıza gelen fırsatı tepmeyeceğimiz gibi şiddetle ‘evet’i savunacağız.

Öte yandan Anayasa değişikliği ile birlikte koalisyon hükümetleri artık bir son bulacak. Ülkemizin geçmişine bakıldığında 17 ayda bir hükümet değişikliği yaşanmış. Sürekli değişen iktidarla istikrarı bulabilmek mümkün değil. Ayrıca sık sık tekrarlanan seçimler nedeniyle bu kadar büyük maliyetlerle bu kadar zaman harcanmayacak.

Yeni dönemde 5 yıllık kesintisiz istikrar dönemleri başlayacak. Milletin gündemi sürekli seçimlerle meşgul edilmeyecek. Enerjimizi seçimlere değil, gelişmiş bir modern Türkiye için harcama fırsatı yakalayacağız. Ayrıca Anayasa değişiklik paketinin sadece Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine indirgenmesini de doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Anayasa değişikliği beraberinde birçok yeniliği de getiriyor. Milletvekilli seçilme yaşı 25’ten 18’e inecek, böylelikle gençlere siyasette alan açılacak. Seçme ehliyetine sahip olan gençlerimiz, seçilme ehliyetini de elde edecek. Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkacak. Bu düzenlemeyle temsiliyet genişleyecek, artan nüfusun mecliste temsili sağlanacak. Vatandaşımız kendi ilinde daha fazla temsilciye sahip olacak.

Ülkemizin bu gelişmeler ve bilgiler ışığında referanduma gittiği şu günlerde başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin takındığı ayrımcı yaklaşımı da kınadığımı belirtmek istiyorum. Teröristlere kucak açan, onları himaye eden Avrupa ülkelerinin, ülkemizin bakanlarının konuşma yapmasını engellemelerine yönelik tüm girişimlerini esefle kınıyorum. Her zaman özgürlüklerin beşiği olduğunu ifade eden bu ülkelerin girdikleri bu yanlış yoldan dönmelerini temenni ediyorum.
İşte bu gerekçelerle sadece Çelik-İş Sendikası’nın üyelerini değil bütün Kayserili hemşerilerimi de 16 Nisan’da yapılacak olan referandumda ‘Evet’ oyu kullanmaya davet ediyorum.”  

 Baştemsilcilikten Genel Başkanlığa
“30 yıl önce işyeri baştemsilcisi sıfatıyla ‘Bismillah’ diyerek bünyesine dahil olduğum bu kutlu davayı, bugün Genel Başkan sıfatıyla devam ettiriyor olmanın ve yine bu sıfatla memleketim Kayseri’ye bir ziyaret gerçekleştirmenin heyecanını ve onurunu yaşıyorum.” diyen Yunus Değirmenci sendikal ilkelerini ve 6 ay önce göreve geldikten sonra gerçekleştirdiği hizmetleri de şöyle aktardı;
“Sendikamız 1965 yılında Karabük Kardemir’de emek ve ekmek mücadelesi veren işçiler tarafından limon sandıkları üzerinde kurulmuş gerçek bir işçi sendikasıdır.

İşçilerin haklarını savunmak için bir araya geldiğimiz günden bu yana, sendikamız Çelik-İş, hiçbir zaman ilkelerinden taviz vermemiştir. Bu çerçevede insan odaklı bir çalışma hayatını benimsemiştir. Yerli ve yabancı sermaye düşmanlığı yapmamış, işletmeleri çalışanları ile beraber büyütme hedefini hiçbir zaman geri plana atmamıştır.

            ‘Çalışanı yaşat ki, işletme yaşasın’ inancını hep taze tutmuştur. Çalışan kesimin aleyhine sonuçlanabilecek hiçbir düzenlemenin yanında yer almadığı gibi karşısında durmayı da görev bilmiştir.

İşçi-işveren arasında uzlaşıyı sağlayıp, çözüm önerileri sunarak, çalışma barışının tesis edilmesine katkı sağlamış, işçisiyle işvereniyle aynı gemide olduğunu her zaman vurgulamıştır. Üyelerimizin, uygun çalışma şartlarında, insan onuruna yaraşır bir ücret karşılığında çalışabilmesini sağlamak için sürekli mücadele vermiştir. Ayrıca toplumun dini, milli ve manevi değerlerine her daim saygı gösterip, bu değerlere her zaman sahip çıkmıştır.

Her şeyden önce insan emeğini önceleyen Sendikamız, kurulduğu günden bu tarafa emek dünyasında; çatışmadan değil, uzlaşmadan yana tavır almış, zıtlıkları ortaya koymak yerine, birliktelikleri inşa etmiştir.

Bugün Sendikamız olmazsa olmaz bu ilkeleriyle, yarım milyon üyesi bulanan Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in ve tezgâh başında alınteri akıtan üyelerimiz desteğiyle inandığı yolda ilerlemeye devam ediyor. Ülkemizin metal sektöründe alın teri döken 1 buçuk milyon civarındaki çalışanın örgütsüz dolayısıyla sahipsiz kalmaması hedefiyle sendikamız bugün faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyor.

Çeşitli illerde 20 Şube ve bölge başkanlığı bulunan sendikamızın bugün kayıtlı üye sayısı 37 bini geçmiş durumda. Tüm engellemelere ve olumsuz koşullara rağmen örgütlenme çalışmalarımızı sürdürürken, örgütlü olduğumuz işyerlerinde de üyelerimizin refah ve mutluluğu için görüşmeler yapıyor ve girişimde bulunuyoruz.

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında oluşturulan Genel Yönetim Kurulumuz, örgütlenmeye ilişkin yeni bir hedef ortaya koyarak teşkilatlarımızı harekete geçirmiştir.  Bu çerçevede ilk etapta, az önce ifade ettiğim 37 bin civarında seyreden bu üye sayımızın, 50 bine çıkarılması için çalışma başlattık. Birçoğunuzun da bildiği gibi Genel Sekreter olarak gittiğim Ankara’daki Genel Merkezimizde geçtiğimiz yılın Ağustos ayında bir görev değişimi yaşandı ve Genel Başkanlık bayrağını teslim aldım. Aradan geçen altı aylık sürede neler yaptığımızı da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu kapsamda yol arkadaşlarımızla görüş alışverişinde bulunmak, hasbihal etmek, varsa sorunlara çözüm önerileri getirmek, kısacası gönüllere dokunmak için, ilk günkü heyecanla sahaya indik.

İlk olarak, sendikamızın kurulduğu Karabük’ten başladık. Burada Kardemir’deki üyelerimizle bir araya geldik. Karabük’te Valisinden kaymakamına, emniyet müdüründen rektörüne, Karabük Belediyesinden Safranbolu Belediyesine, AK Partisinden CHP’sine, MHP’sinden Saadet’ine, Büyük Birlik’inden esnafımızın sivil toplum örgütlerine kadar, birçok kurum ve kuruluşu ziyaret ettik. Bu bizden veya değil demedik. Bizleri birleştiren emeği esas alarak, ayırt etmeksizin herkesin kapısını çaldık. 

Yine Karabük’te bir sivil toplum örgütü olmanın ve insana verdiğimiz değerin bir örneği olarak Kardemir’in yöneticileriyle birlikte, Karabük Valisi ve Garnizon Komutanının desteğiyle ‘Çeliğe Su, İnsana Kan’ sloganıyla kan bağışı kampanyası düzenledik.

Ardından Tekirdağ Çorlu’dan başlayarak, İstanbul’u da kapsayan Marmara bölgesinde şubelerimizi ve örgütlü olduğumuz işyerlerini ziyaret ederek, tezgah başında üyelerimizle bir araya geldik. Buralarda işyerlerimizin yöneticileriyle istişarelerde bulunup, özel sektördeki büyüme hedeflerimizi anlatarak, görüş alışverişinde bulunduk.

Daha sonra Sakarya, Kocaeli, Adana, Hatay, Mersin, Bursa, Konya-Seydişehir’de örgütlü olduğumuz işyerlerini ziyaret ederek, üyelerimizle bir araya gelme fırsatı bulduk. Son olarak da doğup büyüdüğüm, işçiliğe adım attığım, baştemsilcilik yapıp, Çelik-İş Sendikası Kayseri Şubesini kurduğum, 25 yıla yakın şube başkanlığı yaptığım Kayseri’ye, yani memleketime üyelerimizle ve teşkilatımızla buluşmaya geldim. Kısacası ‘Gidilmedik işyeri, dokunulmadık işçi bırakmayacağız’ sözünün hakkını verdik diyebiliriz.

Öte yandan sendikacılığa yöneltilen en büyük eleştirilerden biri olan bir algıyı yerle bir etmek için çalışma başlattık.

Bu kapsamda üyelerimizin alın teri akıtarak verdikleri aidatların, üyelerimize harcanmasını sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Antalya’da geçtiğimiz Aralık ayında ciddi bir bütçe harcayarak teşkilatlarımızı 4 gün süren bir eğitim seminerinden geçirdik. Üyelerimiz tarafından büyük beğeni toplayan yılbaşı hediyelerini kendilerine takdim ettik.

Ayrıca üniversite sınavında belli bir başarı elde ederek üniversiteye yerleşen üyelerimizin çocuklarına da eğitim bursu sunmaktayız. Şuan itibariyle yaklaşık 500 evladımıza burs vererek, onların eğitimine destek oluyoruz.

Sendikamızın faaliyetlerine yer verdiğimiz Çelik-İş Dergisini 3 aylık sürelerle artık düzenli olarak çıkarmaya başlayarak, üyelerimizle buluşuyoruz. Yine gelişen teknolojiyi yakından takip eden Sendikamızın internet sitesini yenileyerek, sürekli güncel haberlerle destekleyip, üyelerimize önemli bir hizmet sunmaktayız.

İşçiyi mutlu edecek, ona kendisini iyi hissettirecek ne varsa yapmaya devam edeceğimizin sözünü buradan sizlerin huzurunda bir kez daha verebilirim.

Hak-İş’in mutfağında yetişmiş, yıllar içinde Hak-İş’in değerlerini özümsemiş bir sendikacı olarak, şunları da söylemeden geçemeyeceğim. Sendika olarak ülkemizdeki emek ve ekmek mücadelesi veren sadece üyelerimiz değil, tüm çalışanları yakından ilgilendiren konularda, görüş beyan edip, yapılacak düzenlemelerin çalışanlar lehine sonuçlanması için haklı mücadelemizi sürdüreceğiz.

Çelik-İş Sendikası olarak; bunu yaparken, örgütlenme hakkı kullananlar için keyfi işten çıkarmalara, sendikasız, toplu iş sözleşmesiz ve ucuz kölelik ücretine asla izin verilmemesi için mücadele edeceğiz. Ayrıca kıdem tazminatında kazanılmış hakkın geriye götürülmesine, bütün yasal ve sosyal haklardan yoksun çalışma hayatına, taşeronlaşma ve kayıt dışı ekonomiye de geçit vermeyeceğiz.”

Değirmenci, toplantıda 15 Temmuz darbe girişimi hakkında da şunları söyledi;    
“15 Temmuz sınavından başarıyla çıktık”      
“Konfederasyonumuz Hak-İş ve Çelik-İş Sendikası olarak aldığımız ilke kararı doğrultusunda ve hain darbe girişiminin unutulmaması adına 15 Temmuz’a ilişkin de birkaç söz söylemek istiyorum.

Bundan yaklaşık 8 ay önce, 15 Temmuz gecesi, demokrasimize darbe indirilmek istenmiştir. Millet iradesi çok açık saldırı ve suikasta uğramıştır. Yaptıklarıyla vatan ve millet düşmanı Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri(FETÖ), tarihimizde eşine az rastlanır bir ihanetin taraf ve failleri olmuşlardır. O gece Türk demokrasisi ve milletimiz çok çetin bir sınavdan geçmiştir. Ülkemiz, adeta uçurumun kenarından dönmüştür. Milli iradenin nimet ve emanetleri son anda kurtarılmış, Milli iradeye indirilmek istenen darbe, yine milletimizin azim ve kararlığıyla bertaraf edilmiştir. Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve sendikamız Çelik-İş de üyeleriyle birlikte, darbe girişiminin başladığı ilk andan itibaren, 27 gün boyunca meydanları boş bırakmayarak, demokrasiye sahip çıkmıştır. Üyelerimiz, milletimizle birlikte, gündüz işine gidip, gece demokrasi nöbetine çıkarak, bu ülkenin sahipsiz olmadığını, içerideki ve dışarıdaki vatan hainlerine bir kez daha göstermiştir. 
Böylelikle, geçmişte ve bugün, tanklara selam duran kimi çevrelere karşın, Hak-İş ve Çelik-İş, demokrasi sınavından başarıyla çıkmasını bilmiştir.

Bugün gelinen noktada FETÖ’cü hainlerin yargılanmaya başladıklarını görmek acımızı bitirmese de yüreklerimize su serpmiştir diye bilirim. Halkın üzerine bomba yağdıran alçakların en ağır cezaya çarptırılmaları ise en büyük temennimizdir.
Bu manada, 15 Temmuz şehitlerimizi, vatanı, milleti için PKK, FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele ederken şehit olan vatan evlatlarını, bir kez daha minnetle anıyor, şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.”

İstihdam seferberliğine tam destek
Yunus Değirmenci, istihdam seferberliği konusuna da şöyle değindi;
“Son olarak, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın işsizlik rakamlarını düşürmek için iş dünyasına yönelik yaptığı istihdam seferberliği çağrısını yürekten desteklediğimizi söylemek isterim. Cumhurbaşkanımızın ‘Her işveren 1 kişi istihdam etsin’ yönündeki çağrısına iş dünyasının gereğini yaparak cevap vermesi, ülke huzuruna da katkı sunacaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan genç bir nüfusa sahibiz. Bu kitlenin değerlendirilmesi, istihdam edilmesi toplumsal barışı ve huzuru kaçınılmaz olarak getirecektir. Neredeyse her yıl 1 milyon kişiye iş bulmak gerekiyor. Özel sektör temsilcileri, girişimciler, sanayi ve ticaret odaları ellerini taşın altına koyarak özellikle gençlerimizin işgücü piyasasına kazandırılması için gayret sarf etmelidir. Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için nitelikli eleman yetiştiren meslek liselerinin çoğaltılması da büyük önem arz ediyor. Örgütlü olduğumuz işyerlerine gittiğimizde, işveren en çok kalifiye eleman bulmakta zorlandığını ifade ediyor. Devlet de bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Bizler de Çelik-İş Sendikası olarak istihdamın artırılması için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız.”
Rıfat Yörük-Ramazan Karakuş

Yorumlar 1
boş konuşan adam 11 Mart 2017 10:05

NE ALAKA ŞİMDİ İSTİKRAR!!! ZATEN TEK BAŞINA İKTİDAR DEĞİLLERMİ?? NE İSTEDİLERDE YAPAMADILAR? kesinlikle hayır,hayır

Bakmadan Geçme