DARBESİ BİTTİ MAĞDURİYETİ SÜRÜYOR

28 Şubat sürecinin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun sarf ettiği '28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek.' sözü bugün mağduriyet anlamında hala geçerli gibi… Postmodern darbenin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen mağduriyetlerin hala giderilememesi '28 Şubat mağduriyeti bin yıl mı sürecek?' sorusunu akla getiriyor.

Bakan Özhaseki:
Demokrasi tarihinin kara lekesi
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki 28 Şubat Postmodern darbesinin 21. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamasında;  “28 Şubat 1997 tarihte kara bir leke olarak yerini aldı.  Demokrasi ve insan haklarına pranga vurulan o günler AK Parti iktidarıyla tarihin karanlık sayfalarına gömüldü.” dedi.
Mehmet Özhaseki, açıklamasında 28 Şubat 1997 tarihinde yaşananları "demokrasi tarihine geçen kara leke" olarak değerlendirdi.

“Birlik olduğumuz sürece şer odakları yok olacak"
Mesajında, 28 Şubat döneminde siyasetin silahların gölgesinde dizayn edilmeye çalışıldığını vurgulayan Bakan Özhaseki, "Türkiye demokrasi tarihine kara bir leke olarak kazınan ve postmodern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat darbesinin üzerinden 21 yıl geçti. Silahların gölgesinde siyasetin dizayn edildiği, manşetlerin tek bir merkezden çıktığı, en temel insan haklarının ayaklar altına alındığı, çeşitli komplolarla irtica yaygarası koparılarak inanca yönelik baskıların arttığı, kimilerinin "Bin yıl sürecek" dediği, demokrasi ve insan haklarına pranga vurulan o günler AK Parti iktidarıyla tarihin karanlık sayfalarına gömüldü. Türkiye, AK Parti iktidarı ile demokraside, insan haklarında, bilimde, sanayide, ekonomide çağ atladı. Bir dönem hayal bile edilemeyen projeler birer birer hayata geçirildi" ifadelerini kullandı.

“Son 28 Şubat olsun”
MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Taş ise 28 Şubat post modern darbe döneminin üzerinden 21 yıl geçtiğini hatırlatarak; “Dönemin mağduriyetlerinin bir kısmının giderilmesi toplum vicdanında kısmı bir rahatlık meydana getirdi. Ama bu dönemde brifinglerde alınan talimatlarla dönemin hâkim ve savcılarının hukuk ve vicdanı yok sayarak uydurma gerekçelerle mahkum ederek cezaevine gönderdiği yüzlerce insan,  olayın üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen yeni bir hukuki düzenleme ile yargılanamadıkları için hâlâ cezaevlerinde ömür tüketmektedirler. Bu haksız yargılamalar ve mahpusluklar kanayan bir yara olarak toplum vicdanını da sızlatmaya devam etmektedir. MAZLUMDER ve sivil toplum kuruluşları olarak çağrımız! Cumhurbaşkanının, TBMM’nin ve Adalet Bakanlığının derhal harekete geçerek yeni bir düzenleme ile olaya çözüm bulmaları ve dönemin mahpuslarını hürriyetlerine kavuşturmalarıdır. Bu 28 Şubat dönemin mahpusları için cezaevinde geçirdikleri Son 28 Şubat olsun” diye konuştu.  

“Her zaman demokrasiden yana olduk”
HAK-İŞ Konfederasyonu Kayseri İl Başkanı Serhat Çelik de 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin 21. yıldönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“HAK-İŞ Konfederasyonu, öteden beri, 12 Eylül askeri darbesine, 28 Şubat ‘Postmodern’ darbesine ve 27 Nisan ‘e-bildirgesine’, siyasi parti kapatmalarına karşı çıkmış her koşulda demokrasiden yana taraf olmuştur. Son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı HAK-İŞ, bütün teşkilatı ile birlikte olayın anlaşıldığı ilk andan itibaren sokaklara çıkmış, tanklara; silahlara karşı göğsünü siper etmiş, bu uğurda şehit ve gaziler vermiştir. HAK-İŞ olarak 43 yıllık onurlu tarihimizde olduğu gibi bugün de darbe, muhtıra ve başka kılıflara bürünmüş bütün antidemokratik müdahaleleri, operasyonları reddediyoruz. 28 Şubat 1997 “postmodern” darbesini, muhtıraları, operasyonları, bütün antidemokratik oluşumları ve bu tür yollara tevessül edenleri kınıyoruz. 28 Şubatta emek hareketinin önü kesilmiş, baskı ve korkularla, görevlendirmelerle, sivil ve demokratik refleksler zayıflatılmıştır. Sendikalar, 1990’larda 12 Eylül travmasını atlatmış, sivil ve demokratik reflekslere yeniden dönmüşken, 28 Şubat, sendikaların demokratikleşme, sivilleşme ve güçlü, sivil ve bağımsız kurumlar haline gelme çabalarını durdurarak yeniden geri çevirmeye çalışmıştır. 28 Şubat sürecinde, sendikalar içerisinde ciddi bir ayrım mekanizması kullanılarak kendi otoriter karakterine ve anti demokratik anlayışa itaatkar bir sendikal hareket yaratılmak istenmiştir. O dönem hükümeti yıkma görevi verilen medya örgütlerinden, iş dünyasına, meslek kuruluşlarından sendikalara kadar süreçte aktif olarak rol alan bütün kurum ve kişilerin rolleri ise yargı tarafından hala sorgulanmamıştır. Bu hukuki durum, 28 Şubat sürecinin bütün boyutlarıyla hesaplaşılmasının bir gereğidir. 28 Şubat “postmodern” darbesinin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra da olsa sorumluların yargılanması Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir girişim olmuştur. Bu süreçle beraber 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda önemli adımlar atılmıştır. Ancak HAK-İŞ olarak, 28 Şubat mağdurlarının bütün mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyoruz.”

“Mağduriyetin hesabı sorulmalı”
28 Şubat mağdurlarından olan gazetemiz köşe yazarı Kasım Okut da çarpıcı açıklamalarda yaparak; “Binlerce dini, imanı bütün kızlarımızın istikbalini kararttılar. Hayatlarını zehir ettiler. O güzel zekalar yok olup gitti. 28 Şubatın zalimlerinden olan CHP eski milletvekili Nur Serter’in zaman geçmeden hesaba çekilmesi ve yargılanması gerekir. ‘Başını örtmek isteyen Suudi Arabistan’a gitsin’ diyen Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Cindoruk da yargılanmalıdır.” dedi.

 “Kuyruklar dönemiydi”
 “28 Şubat 1997’de ülkede kuyrukların olduğu dönemdi. Hastane, yağ, un, petrol, ilaç, banka, çay ve şeker kuyrukları vardı” diyen Kasım Okut şunları söyledi:
“Başını açmama konusunda direnen ve mücadele eden kız öğrencilere çeşitli tekliflerde bulundular. Korkuttular. Sindirdiler. Psikolojik işkencelerde bulundular. Binlerce dini bütün, imanı bütün kızlarımızın istikbalini kararttılar. Hayatlarını zehir ettiler. O güzel zekalar yok olup gitti. Benim kızım da o mağdur ve mazlumlardan biri… Şehirlerin meydanlarında caddelerinde ‘Başörtüsü benim imanımın simgesidir’ diye bir araya gelip direnen kızlarımıza karşı Paralel çete mensubu kızlar FETÖ’nün talimatıyla başlarını açtılar. Dolayısıyla bu haklı mücadeleye gölge düşürdüler. 28 Şubat döneminde kız öğrencilerin eğitim haklarını engelleyen tüm dekan ve rektörlerin hesaba çekilmesi gerekir. Resmi daire müdürlerinden vali ve kaymakamlardan başörtülü hanımlara hakaret etmiş hatta içlerinden ayrılmasına sebep olmuş olanlardan hesap sorulmalıdır. Kendi halkına inancına göre yaşamak isteyenlere zulmeden bu zalimlerin yaptıkları yanlarına kalmamalı. İnşallah bir daha 28 Şubatlar gelmeyecektir. Aynı şekilde 28 Şubat’ta on binlerce öğrencinin üniversite yüksekokullardan kovulmasına yardımcı olan askeri komutanların da tespit ve teşhis edilmesi milli vicdanı rahatlatacaktır.”

28 Şubat sürecinde neler olmuştu?
28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller'in Dışişleri Bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli bir süreçti. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir dönemdi. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştı. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştı.
Kayseri Gündem

Bakmadan Geçme