Darbe Araştırmaları Alt Komisyon Başkanı Yaşar Karayel:
AK Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Darbe Araştırmaları Alt Komisyon Başkanı Yaşar Karayel, 'Hakim ve savcılar kararları ile konuşur, militanlıkları ile değil' dedi.Yaşar Karayel, İstanbul'daki operasyonu ve son yaşanan gelişmeleri...
AK Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Darbe Araştırmaları Alt Komisyon Başkanı Yaşar Karayel, “Hakim ve savcılar kararları ile konuşur, militanlıkları ile değil” dedi.
Yaşar Karayel, İstanbul’daki operasyonu ve son yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, “Hiç kimse, hiçbir savcı suç olmadan suç isnat edemez. Hiç kimseye bir savcı suç isnat ederek itibar kaybına sebep veremez, o insanları tutuklayamaz ve suç isnat ederek mahkemelere sevk edemez. Mahkemeler de suçu olmayan, tetkik etmeden kuvvetli deliller olmadıkça hiçbir insanı mahkum edemezler, ederlerse hukuksuzluk yapmış olurlar. Temsil ettikleri millete de ihanet etmiş olurlar” dedi.
Karayel, “Bu savcılar kim olursa olsun, ister Öz olsun ister olmasın, adı ne olursa olsun, bu insanlar yaptıkları iş ve işlemleri, devlet ve hukuk adına yaparken mutlaka ince eleyip sık dokumaları lazım. Geçmişte askere yaparken iyiydi şimdi yaparken kötü diye bir şey söz konusu olmaz bizim açımızdan. Eğer işlerini düzgün yapıyorlarsa, işler hukuka uygunsa ve objektif davranıyorlarsa, bağımsız bir şekilde bu işi yürütüyorlarsa başımızın üstünde yeri var ama telkinlere açık, bir yerlerden telkin alıyor, kendi inanç ve kanaatlerini işlerin içine sokuyorlarsa bunları doğru bulmayız. Bunlarla ilgili kim tevessül ederse mutlaka foyaları ortaya çıkar” dedi.
Karayel, şu değerlendirmede bulundu:
“İsmini verdiğimiz savcı ile ilgili geçmiş dönemde yaptıkları doğru ise, ben o dönemde yapılan işler, şimdi Başbakana anlatılan şeylerle ilgili eğer delil üretilmiş ise, haksız şekilde ülkeye ve devlete hizmet etmiş olan insanlar, belli kanaatler nedeniyle haklarında delil üretilmişse mahkum edilmişse bundan daha büyük haksızlık olmaz ama mahkumiyeti kesinleşmiş olan insanlar için yeniden hukuk oluşturmanın yolu da hukuk sistemimizde bellidir. Birçok güçlü delilin olması gerekir veya yeni delillerin bulunması gerekir ancak o şartlar altında bir iş yeniden yargılamaya tevessül edilebilir. Siz kişi veya kişilere özel hukuk yapamazsınız. Çıkaracağınız kanun umuma teşmildir. Bundan herkes istifade eder. Geçmiş dönemde diyelim ki mahkum olanlar, eğer bunlarla ilgili işlem yaparsanız da ondan önceki her türlü suçtan mahkum olanlar için ne yapacaksınız? Onun için hukuk sistemi bozulamaz, yargılama usulü ne ise ona göre yapılabilir. Burada tutukluluk hali uzun sürenler için Anayasa Mahkememizin vermiş olduğu, ‘Tutukluluk süreleri uzun olmuştur’ mealindeki kararına istinaden mahkemeler seçilmiş olan milletvekillerini hüküm almadıkları için serbest bıraktılar. Sadece MHP Milletvekili Alan mahkum olduğu için, onunla ilgili eğer yeni bir yargılama sistemi varsa olur.
Öğrencilik yıllarımda üniversitede düşünce ve kanaatlerimizi anlatmak için bildiri dağıtıyorduk. Ne zamandan beri Türkiye’de adliyelerin kapısında savcılar bildiri dağıtıyor? Böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz, Türkiye’de de böyle bir şey olmaması gerekir. Bu savcı nasıl bir savcıdır ki kararları ile konuşması gerekirken bildirisiyle konuşuyor? Üzerine gelindiyse, senin üzerine gelenler kimlerse bunlarla ilgili üst amirlerin var ve hukuk sistemi var, yargı sistemi var, şikayet edersin ve gerekli tedbirleri ona göre alırsın. Sonra onun bildirisine dayanarak HSYK çıkıyor ve bildiri yayınlıyor. Bir açıklama yapıyor. HSYK bunlar, savcı ve hakimlerin özlük haklarını, Türkiye’deki adalet sisteminin nasıl işleyeceğini düzenleyen bir kurum. Nasıl oluyor da bir işle ilgili, bir mahkemenin veya bir savcının kararı ile ilgili bir kanaat açıklıyorsun. Bu hakkı nereden alıyorsun? Anayasadan mı, hukuktan mı alıyorsun? Böyle bir şey yok. Tamamen korsan bir iş. Böyle bir kurul, böyle bir korsanlığı niye yapar, nasıl yapar? Anlaşılır bir şey değil. Onun için tepki gösteriyor tüm millet. Biz de onun için tepki gösteriyoruz. Bunlar yanlış işlerdir. Kim yaparsa yapsın, ister biz yapalım, hukuk sistemimize zarar verecek bir davranış içinde bulunalım, isterse hakimler ve savcılar kurulu yapsın, hiç fark etmez. Herkes haddini ve hakkını bilecek. Hukuk karşısında herkesin eşit olduğunu bilecek. Hukuk sisteminin dışına çıkmayacak. Hakimlere, yargı mensuplarına hiç kimse telkinde bulunamaz. Hiç kimse bunlara emir veremez, bunlar millet adına karar verirler, hukuk sistemi içinde karar verirler. Hakim ve savcılar kararları ile konuşur, militanlıkları ile değil. Kimsenin bu ülkede görevinden dolayı militanlık yapmaya hakkı yok. Nasıl rüşvet yemeye hakkı yoksa, bu ülkenin hak ve hukukuna zarar vermeye hakkı yoksa, hiç kimsenin militanlık yapmaya, hukuk sisteminin dışına çıkarak iş yapmaya hak ve yetkisi yoktur. Bunu yapanlar hakkında hem yürütme hem de yasama gereğini yapar.”