Cumhurbaşkanı Gül Kayseri'ye Geldi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, memleketi Kayseri'de, Suriye konusunda uluslararası camianın kötü bir sınav verdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Barış için herkes elini taşın altına koymalıdır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, bir dizi açılış, temel atma, ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Kayseri’de, Vali Orhan Düzgün tarafından karşılandı. Valilik Balkonu’ndan halkı selamlayan Gül, Kayseri'de hemşehrileriyle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Valiliğe gelişinde halkın sevgi gösterileriyle karşılanan Gül, burada tören mangasını selamladı.
Valilik makamında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Gül, ''Reyhanlı’da çok üzücü bir olay yaşadık. Tek hamlede yaşanan en büyük terör olayı oldu. Bölgemizde olağanüstü bir gelişme var. Bu ateşin sıcaklığı yansırsa büyük bir sorun yaşanır. Bunu yaptıranlar, yapanlar hepsi ortaya çıkacaktır, çıktı da. Mahkemeler bunu sonuca bağlayacaktır. Suç, suçlunun yanına kar kalmayacaktır. Bizden daha zorda olan ülkeler var. Türkiye ekonomik ve siyasi olarak güçlü bir ülke. Bölgede güçlü olan ülkeler arasında yer alıyor. Umut ediyorum ki, Suriye’deki iç savaş fazla sürmez'' diye konuştu.
Hiç kimsenin kan dökülmesini istemediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ''Komşu olduğumuz için, 900 kilometre sınırımız olduğu için biz duyarsız kalamayız. Kan döküldüğü için biz bu kadar hareketliyiz. Kamuoyuna yansıyan gelişmeler vardır, yansımayan diplomatik çalışmalar vardır. Kan dökülmese, ülkeler kendi içinde problemlerini çözer. Önemli bir devlet olarak Rusya’nın ve Çin’in işin içinde olması gerekir. Rusya’nın da kanın durması için harekete geçmesi takdire şayandır. Bizler Suriyelilere yardımcı oluyoruz. Nihayetinde Suriye onların ülkesi. Komşu olduğumuz için bizi ilgilendiriyor. Ama her şeyden önce orada Suriyelilerin razı olması gerekir. Aldığı balistik füzeleri, kendi halkı içerisinde kullanan bir rejim var. Dünyada ilk defa balistik füzeleri bir rejim kendi vatandaşlarına karşı kullanıyor. Akdeniz'in kıyısında, demokratik hukukun üstünlüğüne dayalı, halkının taleplerine kulak veren, halkının hepsinin huzur içerisinde yaşayabileceği yeni bir düzenin kurulması, Suriyeliler için de, bölge için de dünya için de büyük önem taşıyor'' ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI 4 ÜNİVERSİTE REKTÖRÜ İLE GÖRÜŞTÜ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sümer Kampüsü'nde 'Üniversiteler Şehri Kayseri' toplantısında yaptığı konuşmada, "Birçok alanda yaptığımız köklü değişimleri, reformları eğitim alanında yapamadık" dedi.
Kayseri'deki 4 üniversite rektörünün yaptığı sunumun ardından konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Birçok isimler gördük. Bu isimlerin hepsi sadece üniversitelere yardım yapan insanlar değil. Bu isimlerin hepsi bir fakültenin, bir araştırma merkezinin finansmanını baştan sona kadar yapmışlar. Bunların hepsi de gönülden yapılmıştır" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, "Bu durumun başka şehirlerde de örnek olmasını istiyorum. Ziyaret ettiğim birçok şehirde de bunu görüyorum" diyerek şu şekilde konuştu:
"Kayseri'deki devlet üniversitelerinin de bu hale gelmesi ve gelişmesi yine devlet artı Kayserili değerli işadamlarımızın katkıları ile olmuştur. Bu sadece binaları yapıp teslim etme değil, bunun ötesine geçmiştir. Binalar ve laboratuvarlar da yapılarak teslim ediliyor. Aslında baraka da da eğitim yapılabilir ama binanın içinin de iyi olması gerektiğinin farkına varmışlar. Kayseri bir üniversiteler şehri oldu ve bununla da pekişecek. Dünyada bunun örnekleri var. Kayseri'de böyle bir yolda. Bunun tam oluşabilmesi için şehrin de en iyi şekilde hazırlanması gerekiyor. Bunun da yöneticiler çok farkındalar. Belediye başkanları ellerinden gelen her türlü altyapıyı yapmışlardır. Burda bir şeyin altını çizmek isterim. Bir yerin anlamlı iddialı bir şehir olması için başka alanlarda da iddialı olması gerekir. Taşra havası olmaması gerekir. Kayseri bunu aşmıştır. Bazı şehirlerimiz var ve üniversiteleri içe çok kapalı. Bu aile içi evlilik gibi olur. Nesil çok sağlıklı olmaz. Dışa açık olmak gerekir. Türkiye'ye muhakkak yabancı öğrenci getirmek ve yabancı öğretim üyesi getirmek lazım. YÖK'e verdiğim talimatlar çerçevesinde ciddi değişiklikler yaptılar. Bu önce bizim gençlerimize dünyanın nasıl olduğunu öğretiyor."
Dünyanın artık global bir köy olduğunu söyleyen Gül, "Biz dünyayı sadece kendimizden ibaret olduğunu sanıyoruz. Dünya artık global köy olduğuna göre tanımak lazım. Biz eğitim planlamamızı yaparken kurumlar olarak artık bütün dünyayı hedef alarak yapacağız. Buradaki üniversiteden mezun olan gençler sadece Kayseri'de çalışmayacak, Türkiye'de çalışmayacak, yurt dışındaki bürolarda çalışacaklar. Bunları gerçekleştirecek bir nesli yetiştirmemiz gerekir. Türkiye'nin artık tüm şehirlerinde üniversiteler var. Türkiye'deki üniversiteler lise üstü bir eğitim kurumu şeklinde olmamalı. Niteliğe çok önem vermemiz gerekir. Bir ülkenin esas gücü beşeri sermayesinden geçiyor. Türkiye'nin önünün çok açık olduğunu biliyoruz. Türkiye çok farklı noktalarda. Bu hali yetmez. Biz orta gelirli bir ülke olarak kalamayız. Nüfusumuz büyük, bulunduğu yer önemli ve çok daha anlamlı siyasi geçmişi var. Birçok alanda çok köklü değişimler yaptık ama eğitimde bunu gerçekleştiremedik. Onun için eğitim alanında yoğunlaşmamız gerekir. Tek tek düşündüğümüzde eğitimin öneminin farkındayız. Eğitim bütün bütçemizden en büyük payı alıyor. 2002 yılında Başbakan olduğumda birinci payı eğitime verdim. Türkiye'nin birinci payı savunmaya giderdi daha önce. Üniversiteler uzun bir aradan sonra kendi görevlerinin farkına vardılar. Türkiye'de 5-10 yıl sonra araştırma ve geliştirmede çok büyük patlama olacaktır. Daha önce üniversiteler birbirleri ile konuşamazdı, TÜBİTAK ile üniversiteler konuşamazdı. YÖK yazılar yazardı. Türkiye'de çok garip olaylar vardı. Türkiye Avrupa çerçeve programlarına dahil. Biz 6. Çerçeve programlarına 250 milyon avro vermiştik ama 50 milyon avro geri geldi. Böyle garip durumlarımız vardı. Türkiye, Almanya, Fransa bilim adamlarına sübvanse değil. Bugün ödediğimizden çok daha fazlasını almaya başladık. Acı tabloları bildiğimiz için YÖK ve TÜBİTAK başkanlarına sorarım. Şu anda verdiğimizden daha fazlasını alıyoruz. Çünkü yarış heyecanı var. Dünyanın neresinde fon varsa oraya müracaat ediyorlar. Güçlü olmak tek başına anlamlı değil. Güçlü olduğun zaman halkın mutlu değilse gücün anlamı yoktur. Türkiye'de halk mutlu oluyor ve Türkiye daha güçlü olma yolunda ilerliyor. Üniversite sadece eğitim kurumu değildir, üniversite ülkelerde ve şehirlerde lokomotif görevi yapacaktır. Günlük siyaset değil, genel siyasetin oluşturulması amacıyla fikirlerini ortaya koyacaktır. Üniversitenin eğitim ötesi sorumlulukları da vardır. Bütün bunları yaparken kendi esas amaçlarını ikinci plana atmadan bu işi yapacaklardır" ifadelerini kullandı.