ÇOCUK ÜRÜNLERİNDE BATI MEDENİYETİ ÖZENTİSİ

Okulların açılmasıyla kırtasiye malzemeleri ile süslenen vitrinler dikkat çekerken, kendi kültürümüzü yansıtan herhangi bir karakter ya da obje ile karşılaşmak neredeyse imkansız. Bu durum bazı kesimlerin tepkisini çekse de milli kültürümüzü temsil eden alternatif bir ürünün olmaması velilerin bu ürünlere mecbur bırakıyor.

Yıllardan beri çocuk ürünleri sektöründe özellikle okul araç gereçlerinde batı medeniyetinin kültürünü yansıtan resim ya da baskılar son dönemlerde bazı kesimler tarafından eleştirilmeye başlandı.

Veliler duyarlı olmalı
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Akabe Kitabevi Sahibi Esat Ayata, velilere çok iş düştüğüne vurgu yaparak; “Mesela veliler “Bunları almıyoruz” deseler, satıcılar da üreticilere “Bunları almıyorlar” derler. Dolayısıyla üretici de ona göre hareket eder.” dedi.
Okul araç gereçleri üzerlerindeki resimlerin veya baskıların bizim kültürümüzle hiçbir ilgisi olmadığını belirten Ayata; “Baskın bir batı kültürü empoze ediliyor. Bir de üretici nasıl para kazanacağını hesaplıyor. Çocuklar Barbie (bebek) istiyor ama kim olduğunu ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun gibi bir sürü örnek var. Çantaların, etiketlerin, defterlerin v.b. okul araç gereçlerinin üzerinde sürekli bunları kullanıyorlar. Ama bizim kendi öz kültürümüzle ilgili çocuklarımızı etkileyici hiçbir şey yok. Veliler bu konuda biraz hassasiyet göstermeli diye düşünüyorum. İnsanların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu ne kadar etkili olur bilmiyorum ama bunun yapılması gerektiğini düşünüyorum.” Şeklinde konuştu.

Kendi kahramanlarımızı tanıtalım
Elif Kitabevi sahibi Murat Banuş ise durumun firmaların reklam çabasından kaynaklandığını söyledi. Bu durumun kendilerini de rahatsız ettiğini ancak isteğe bağlı hareket etmek zorunda kaldıklarını belirten Banuş; “Biz de istiyoruz ki çocuklarımıza kendi kahramanlarımızı tanıtalım. Gelecek nesillerimiz bizim kahramanlarımızı öğrenerek büyüsün. Televizyon kanallarında izledikleri kahramanlar çocuklarımızın ilgisini çekiyor. Hafızalarda onlar kaldığı için de alış-veriş yaparken gözleri onları arıyor. Yani işe buradan başlamak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Kapitalizmin bir tuzağı
Akın Oyuncak İşletmecisi Furkan Keser ise bu durumu batının kapitalizm üzerinden sahnelediği bir oyun şeklinde yorumladı.
“Toplum olarak ciddi bir kültür emperyalizmi altında yaşıyoruz.”  diyen Keser şunları söyledi:
“Bu durum giyim ya da mutfak malzemelerinde, okul araç gereçlerinde ve oyuncaklarda bariz bir şekilde hissediliyor. Medya ve sermaye gücüyle markalarımızı, karakterlerimizi domine ediyorlar. Son zamanlarda bir iki yerli marka ortaya çıkmaya başladı. TRT Çocuk kanalı bu işe el atmaya başladı. Burada bizim kültürümüze ait şeyler yaşatmaya çalışılıyor ama nihayetinde yine batıdan bir esinlenme var.”
‘Barbie’ karakterinin çocukların zihin dünyaları üzerinde çok büyük erozyonlara yol açtığını söyleyen Keser, “Barbie, çocukların dünyasında bir ütopya, rol model olarak ortaya koyuluyor. 4-5 yaşındaki çocuklar Barbie bebekleri ellerine aldığında vücut hatları ortaya çıkmış, ince belli, makyajlı, güzel görünen bir model oluyor önlerinde. Çocuk sürekli bununla oynadığı için böyle olunması gerektiğini sanıyor. O görüntünün kendisine itibar kazandıracağını sanıyor. Bu empoze ediliyor. Ama çocuğun yaşı biraz daha ilerleyip bunun böyle olmadığını, yani insanların farklı farklı fiziklerde olduğunu görünce hayal kırıklığına uğruyor. Kendi bedenini artık beğenmemeye başlıyor. Bununla beraber de ruhsal bunalımlar yaşamaya başlıyor. ‘Kozmetik firmalarının reklamları ile makyaj yaparsanız daha güzel olursunuz’ düşüncesi ortaya çıkıyor. İleriki yaşlarda çocukluktan dayatılan algı ile bu durum devam ediyor. Erkek çocuklarda spor arabalar mesela rol model oluyor. İleriki zamanlarda babasının mesleğini beğenmiyor, arabasını beğenmiyor. Arkadaşlar arasında bunun ezikliğini hissetmeye başlıyor. Sanki sizin üstü açık arabanız olduğunda ya da makyaj yaptığınızda toplum nezdinde itibar kazanırsınız algısı oluşturuluyor.“ açıklamasında bulundu.
Haber/Fotoğraf: Ramazan Karakuş

Bakmadan Geçme