ÇİNLİLER BEŞİKTEKİ BEBEĞİ BİLE KATLETMİŞTİ

Erkinbeğ Uygurtürk, tarihe “ Barın Katliamı” olarak geçen Doğu Türkistan halkının özgürlüğü için başlattığı milli ayaklanmanın 24. Yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “ Dünya tarihinde toprakları düşmanlar tarafından istila edilen milletlerin işgalcilere karşı verdikleri istiklal savaşlarına verilebilecek misallerin en mühimlerinden biri (BARIN MİLLİ AYAKLANMASI) dır. Bu ayaklanmadı Çinliler binlerce Müslüman Türk’ü şehit etti ve hatta beşikteki bebeğe bile 77 adet mermi sıkacak kadar vahşileşmişti.” dedi.

Uygurtürk yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Doğu Türkistan’ın en önemli şehirlerinden biri olan Kaşgar vilayetinin Aktu nahiyesi sınırları içerisindeki Barın köyünde 5 Nisan 1990 tarihinde Ramazan ayının 17. günü Müslüman Türkler bölgede bulunan bir camiyi içinde ibadet edilebilir bir hale getirmek istemişlerdir. Bu girişimi engelleyen Çin güçlerine karşı koyan Türkler önce ilkel araç-gereçlerle ve daha sonra da Çinlilerden elde ettikleri silahlarla çatışmaya başlamışlar ve bu çatışmalar gittikçe şiddetlenmiştir. Günlerce devam eden ve bir milli kurtuluş savaşına dönüşen bu bölgesel savaşın en önemli özelliği, Çin gibi bir işgalci güce karşı bir avuç Doğu Türkistan Türk’ünün başkaldırabilmiş olmasıdır… O Çin ki; dünyanın en kalabalık nüfusuna, en kalabalık ordusuna, polisine, dünyada da çok büyük ekonomik ve siyasi güce sahip ve de bütün dünya devletlerinin şerrinden-şirretliğinden korktukları bir devlettir…

Barın kahramanlarının genç lideri Zeydin Yusuf (Zeydin Kari) 1990 yılının Mart ayında mücadele arkadaşlarına hitaben yapmış olduğu konuşmasında şunları söylemişti:“Bir milli kurtuluş hareketinin başarısızlıkla sonuçlanması sonucunda milli kurtuluş hareketine katılanların şehit olmaları onlar için çok zor elde edilebilir ve çok değerli bir manevi kazançtır. Bu durum sadece o milletin ve o ülkenin istiklaline kavuşması sürecinin biraz daha uzaması anlamına gelir. Fakat milli kurtuluş hareketi fikrinin yok olması ise, bir milletin tamamen yok olması anlamına gelir. Bu sebeple, bizden sonra başka milletlerin bizlere ‘Yok olmuş bir millet’ damgası vurmamaları ve Milli kurtuluş hareketi fikrinin yok olmaması için şehit olmaya her an hazır olmamız gerekmektedir…” Ve öyle de oldu… Zeydin Yusuf ve arkadaşlarının çoğu 4-6 Nisan günlerindeki şiddetli çatışmalar sırasında şehit oldular… Fakat işgalci Çin güçlerini öylesine perişan bir duruma sokmuşlardır ki; çatışmaların giderek şiddetlenmesinden ve genişlemekte olmasından dehşete kapılan Çin silahlı birliklerinin başındakiler Pekin’den destek kuvvet talebinde bulunmak zorunda kalmışlardır. Bu talebe istinaden de Çin’in Lençu bölgesinde bulunan Hava indirme Tugayından 7000 kişilik bir paraşütçü birliği Barın’a nakledilmiştir…

 Aslında bölge halkından olan bazı kişilerin daha sonraki yıllarda naklettiklerine göre uzun bir zamandan beri daha büyük çaplı, daha etkili ve topyekûn bir hareket başlatmak üzere hazırlıklar yapmakta olan mücahitler, karşılaştıkları ciddi bir tahrik sonucunda zamansız ve hazırlıksız olarak bir savaşa girişmek zorunda kalmışlardır.

Çin askeri birliklerinin havadan ve karadan yaptıkları saldırılara kahramanca karşı koyan ve çok çetin bir savaşa girişen Doğu Türkistan istiklal savaşçıları dünyada eşine az rastlanır bir destan yazarak şehit olmuşlar, yaralı ve sağ olarak esir düşen Barın kahramanlarının birçokları da yargısız infazlarla bölgeden çıkartılmaksızın kurşuna dizilerek şehit edilmişlerdir. Bu Çin saldırılar sırasında aynı bölgedeki 9 köy havadan bombalanmış, binlerce Doğu Türkistan Türk’ü katledilmiştir. Görgü tanıklarının ifadelerine göre de, beşikte yatmakta olan bir bebeğin vücudunda 77 adet mermi izine rastlanılmıştır.

            Zeydin Yusuf(Zeydin kari)’un dediği gibi Doğu Türkistan istiklal kahramanları onlarca yıldır şehit olmaya devam etseler de Doğu Türkistan Türklerindeki İstiklal fikri asla yok olmamıştır. Olmayacaktır. Yaşasın Doğu Türkistan Türklerinin hiç unutulmayacak, silinmeyecek, azalmayacak ve asla sona ermeyecek olan İstiklal Mücadeleleri!”