Cihannüma Derneği Kayseri İl Başkanı Konaç'tan 'Çocuk Gelin' açıklaması
Cihannüma Derneği Kayseri İl Başkanı Hukukçu Fevzi Konaç, 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilerek cinsel istismara uğradığı olayla ilgili hukukun emrettiği en ağır cezanın verilmesi gerektiğini söyledi. Konaç, 'Evrensel hukuk sistemlerinin kabul ettiği masuniyet karinesine dikkat edilmeli' dedi.
İsmailağa Cemaatine bağlı Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel tarafından 29 yaşındaki Kadir İstekli ile evlendirilen, yıllarca cinsel istismara uğrayan 6 yaşındaki gelin H.K.G.’nin şikayeti üzerine olay ortaya çıktı. ‘Çocuk gelin’ olayı her kesimden tepkiyle karşılandı. Konu hakkında açıklama yapan Cihannüma Derneği Kayseri İl Başkanı Hukukçu Fevzi Konaç, "Suçu sabit olana kadar herkes masumdur diye izah edebileceğimiz evrensel tüm hukuk sistemlerinin kabul ettiği masumiyet karinesinin bir yansıması olup, devletin yargısı eliyle bireylerin kişisel ve toplumsal anlamda telafisi imkânsız zararlara uğramasını engelleyen bir ilkedir" dedi.
Hukukçu Konaç, "Suç işlememiş insanları bir soruşturma veya kovuşturmanın konusu ve tarafı haline getirmek lekelenmeme hakkının ihlali olup, aslında sıkça ihlal edilen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Lekelenmeme hakkını, suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, 'hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin' masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkûm edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınma olarak tanımlıyor hukukumuz" şeklinde konuştu.
'EN AĞIR CEZANIN VERİLMESİ ADALETİN TECELLİSİDİR'
Lekelenmeme hakkının ihlal edilmemesi için adli makamlarla birlikte, idari makamlar, basın yayın kuruluşları ve millet olarak herkese görev düştüğünü söyleyen Konaç, "Gerek kamu görevlilerinin gerekse basın mensuplarının toplumun bilgilendirilmesi ile kişilerin lekelenmeme hakkı arasındaki çizgiye dikkat etmesi gerekmektedir. Olayın şekli ne olursa olsun, suçu işleyen kim olursa olsun, suç yargılama sonunda sabit hale geldiğinde ise hukukun emrettiği en ağır cezanın verilmesi hepimizin talebi, arzusu, bunun takibini yapmak görevi ve adaletin tecellisi isteğidir. Bu bakış açısı hukuki, insani İslami ve vicdanidir. Bu hususlara dikkat edilerek yapılacak tahkikat, soruşturma ve yargılama sonunda verilen karar kamu vicdanını da rahatlatacaktır. Suç isnat edilen kişi ve kurum önce bedel öder, linç edilir ve ne yazık ki hantal işleyen adalet sistemimizde hukuk kararını sonra verir. Dolayısıyla aslında masum veya suçlu olduğu henüz belli olmayan bir kişi veya kurum, millet önünde peşinen bedel ödediği halde daha sonra suçsuzluğu sabit olduğunda ne yazık ki ödediği bedel yanına kâr kalır. İşte Türkiye'de yaşanan bu son tartışmalı olayda, 6 yaşındaki bir çocuğun nikahlanıp evlendirilerek cinsel istismara uğradığı iddiası ile ilgili ailesi, babası, annesi içinde bulundukları vakıf ve cemaat, dernek peşinen bedel ödemiştir. Tabiri caizse bir takım 'Tanrılar' peşinen kurban istemektedir ve kurban verilmiştir. Tahkikatın sonucu beklenmeden insanların tamamı lekelenmiştir. Elbette ki suç sabit olduğu takdirde bunu hak etmişlerdir ve bedel ödemelidirler. Ancak önemli soru şudur? Ya iddia edildiği gibi değil ve insanlar bu açıdan masumsa, evrensel hukuk ilkesi 'lekelenmeme hakkı' ve masumiyet karinesi nereye konulacaktır? Mesele budur!” ifadelerini kullandı.
Konaç son olarak, “Biz Müslümanız. Hiçbir ahlaksızlığı, İslam'ın, fıkhın, maneviyatın, örfün ve insani değerlerin kabul etmediği bir fiili makul görüp savunamayız. Böyle bir duruma düşmekten Allah'a sığınırız. Ama şunu da biliriz ki; bir masumun hukukunu korumak, bin zalime hesap sormaktan evladır. Hani 'hukuk herkese lazım' diye bas bas bağıranlar var ya, ilgili olayda aileyi peşinen linç edip, sloganlar atanlara bende hukukun bu temel kavramını hatırlatıyor, evet kimliğine bakmadan hukuk herkese lazım diyorum" diye konuştu.