'Çifteönü çeşmesi hor hor akıyor…'
Bakan Özhaseki, Çifteönü Cami açılışında anılarını anlattı Cami açılışında konuşan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Çifteönü tarihi çeşmesinden suların her zaman aktığını, buradan bağlarına gidenler için, 'Çifteönü çeşmesi hor hor akıyor, kıraç bağcılar yan yan bakıyor' şeklinde mahalle sakinlerinin söylendiğini belirtti.
“Eşekten değil söğütten indin”
“Getirmedin ne yapayım!”
“Çift sarılı yumurtalar bizde!”
Altı minareli cami müjdesi
Haseki sokağı’nda gençliğinin geçtiğini anlatan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, Çifteönü Cami açılışında bazı anılarını anlattı;
“Derlerdi ki; Çifteönü çeşmesi hor hor akıyor, kıraç bağcılar yan yan bakıyor. Buradan geçen herkes de tarihi çeşmenin önünden geçerken geçekten hor hor bakarlardı. Su yoktu o dönemlerde bağlarda. ‘Güney müftüler’ de Çifteönü Camisi duvarlarının yanındaki taşlarda otururlardı. Onlar da fetva verirlerdi. Bunun için kendilerine ‘güney müftüler’ denirdi. Adamın biri bir gün gelmiş, dolanıp duruyor. ‘Oğlum sen neden inmiyorsun’ demişler. ‘Eşime şart ettim inemiyorum eşekten’ demiş. Güney müftüleri ‘gel oğlum bunun kolayı var’ demişler, ‘Eşeği söğüt dalının altına getir, tut şu söğüdün dalından şimdi çık söğüdün üzerine’, adam dediklerini yapmış, ‘şimdi in aşağı’ demişler, ‘işte sen eşekten inmedin, söğütten indin’ demişler. Haseki sokağında Çifteönü camisinin güney müftüleri fetvayı işte bu şekilde verirlerdi. İnsan odur ki bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser. İşte bizler bu şehre, doğduğumuz topraklara, yaşadığımız şehre borcumuzu ödemeye çalışıyoruz.”
Tarihi çeşme önündeki Haseki sokağının her köşesinde hatıraları olduğuna vurgu yapan Bakan Özhaseki şöyle konuştu:
“Duygulanmamak da mümkün değil. Dedem burada oturmuş, Babam burada büyümüş. Sülalemin tamamı burada oturuyordu. Bu tarihi çeşmeye bitişik dedemin bakkal dükkânı vardı. Burası mahallemizin meydanıydı. Çifteönü camisini yaptıran zat, Mehmet Seyit efendidir. O zatın takvası her zaman anlatılır. Birisi eğer emanet para isteyecek ise, Hacı Mehmet Seyit efendiye gidermiş. Dermiş ki kendisi, ‘minderin altından gerektiği kadar al’. İsteyen şahıs ne kadar lazım ise minderin altından alıp götürürmüş. Yine birisi emanet para isteyince, ‘minderin altına bak, oradan al’ demiş, ‘Hacı baba minderin altında para yok’ deyince de ‘Getirmedin ki evladım, ben ne yapayım’ demiş.“
Özhaseki, o dönemdeki yaşantılarından şu örnekleri de verdi;
“Hacı Mehmet Seyit efendi, Bir gün dükkanını açınca, birden rahatsız olur ortağına der ki; ‘ Seninle ortaklıktan ayrılalım’. ‘Neden ayrılalımi ortaklığımız iyi gidiyor, bir sıkıntı yok ’ diye söyleyince, ‘Her gün besmele ilen dükkânı açarız. Allah rızası için iyi niyetle devam ederiz. Ancak tüm karıncalar dışardan buldukları ufak tefek ne varsa dükkânın içerisine taşırlardı. Sabah dükkânı açtığımda dükkândaki bulgurları pirinçleri dışarı taşıdıklarını gördüm. Demek ki sende bir niyet bozulması olmuş’ der. ‘Hacı baba hakkını helal et. Dün köyden yumurta geldi. Çift sarılı olanları eve götürdüm, tek sarı olanları size gönderdim’ diye cevap vermiş. İşte böyle zatlardı. Daha sonra Ekmek Yemez Hoca efendi Çifteönü camiinin bakımını yaptırdı. Bir gün babama denk gelir, annem için ‘yiğenime selam söyle’ der. Ertesi gün sorar ‘ne yaptın yiğenime selam söyledin mi?’ diye sorunca babam unuttuğunu söyler. Bastonunu kaldırıp babamın kafasına vurur. Unutma kelimesini inkar edermiş bu Hoca efendi. İşte böyle zatların yaşadığı mahallede yaşadık.”
Melikgazi ilçesinin Kayseri’de en eski yerleşim yeri olduğunu anlatan Bakan Özhaseki, konuşmasını şöyle tamamladı:
”Binlerce yıldır insanlar yaşamışlar. Bin yıldır da bizim atalarımız yaşamışlar. Yatırlar var, veliler var. Güzel insanlar var, çoğunun eserleri de yer almakta... Bu tarihi mekânları yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak bizlerin görevidir. Aynı zaman da bir müjde vermek istiyorum. 8 yıldır uğraştığımız Kayseri’de en büyük cami yapma projemiz vardı. Çarşı düzeyinde cenaze kaldırmak konusunda sıkıntı var. Kartal Şehitliğinin karşında Talas’a doğru 2 milyon metre kare yeşil alan olacak. Kayseri’nin en büyük parkı olacak. Burada hiçbir yapı olmayacak. Yemyeşil bir orman daha doğacak. Tam köşe başı şehitlik karşısı 6 minareli cami olacak. Yapıldığında Kayseri’nin en büyük camisi olacak. Caminin alt katında cenaze kaldıracak alan yapılacak. Sosyal tesisleri otopark alanları olacak. Cami 100 dönüm üzerine yapılacak. Bin 200 yıllarında Hunat Camisi yapılmış. Kentin en büyük camisi o zaman nüfus 50 bin. Bugün nüfus artmış ve halen Hunat cami Kayseri’nin en büyük camisi. Şehir nüfusu bir milyon 200 oldu. Bunun için artık büyük bir cami yapma zamanı geldi. Ortaya projeler çıkınca Kayseri halkına soracağız, hangi proje yapılsın diyeceğiz. Yaptıracağımız cami iki bin sene yaşamalı.”
Haber: M. Furkan Şahin-Remzi Yıldırım
sayın bakan öncelikle şunu izah edelim yıldırım beyazıt mahlesinde meydan mevki tabya sokagı mevki sırasögütler mevkisi baglar altı mevki olarak tüm yerler çogunluklu olarak evlerimiz şeşil alan olarak gösterilmiş bir an önce belediyelerin yeşil alan olan evlerimizi almalı inşaat alanları içerisinde kaldı yalnız kandırılmadan düşük fiyattan almamalı insanları madur etmeden istimlak etsin oradaki garibanlarda dairelerine kavuşsun sayın bakan ve ya mütayitler bu yeşil alanlara yönlendirmeli ve yeşil alanları adaletce almalı bunun vabali vardır buna el atmalısın bakan