'Bu vatan uğruna bin Cennet'im feda olsun'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişimi sırasında Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit düşen komiser yardımcısı Cennet Yiğit'in babası Yahya Kemal Yiğit, "Evlatsız olunuyor ama vatansız olunmuyor. Allah vatanımıza zeval vermesin. Devletimizi yönetenlere Allah güç, kuvvet versin. Bu vatan uğruna değil bir Cennet'im, bin Cennet'im olsa feda etmeye hazırım." dedi.
Alanya'da doğup büyüyen 23 yaşındaki Yiğit'in ailesi, kızlarının şehadetinin ardından memleketleri Kayseri'nin Bünyan ilçesinde yaşamaya başladı.
"Kendi canımı da feda etmeye hazırım"
"O namert pilotun gözlerine bakarak iki cümle söylemek istiyorum"
"Şehitliği dilinden düşürmüyordu"
Kızıyla en son 15 Temmuz öncesi Ramazan Bayramı'nda Bünyan'da bir arada olan baba Yiğit, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Uzun yıllardır Alanya'da yaşadıklarını, arazide çalışıp yorulduğu için 15 Temmuz günü erken uyuduğunu, bir arkadaşının "Özel Harekat bombalanmış, bilginiz var mı?" telefonuyla uyandığını söyleyen Yiğit, daha sonraki gelişmeleri eşiyle televizyonlardan takip ettiklerini belirtti.
Kızının, annesine "Anne, Özel Harekat'ta sıkıntı var, daire başkanımız bizi çağırdı, gidiyorum" şeklinde mesaj attığını, sonra telefonla aradıklarında kızının "Toplantıya giriyorum" diyerek telefonu kapattığını ifade eden Yiğit, şunları aktardı:
"Televizyondan Cumhurbaşkanımızın 'Meydanlara çıkın' davetini alınca ben eşimle helalleştim, meydana indim. Eşim de gelmek istedi, eşime 'Çocuklar babasız olur ama annesiz olmaz, sen dur' dedim. Komşularımızla sokaklara çıktık. Kızımı aradım ara ara, evi aradım, hiçbir haber yoktu. Sabah emniyete gittim, buradan da bir haber alamadım. Ankara'ya gitmeye karar verdik. Yoldayken bir arkadaşım aradı, 'Abi geri dönün, Cennet şehit olmuş' dedi. Biz yıkıldık, Ankara'ya ulaştık. Özel Harekat'a gittik, bombalandıktan sonraki o halini gördük. Çocuğumuzdan haber alamadık, Adli Tıp Kurumuna gittik. İki gün boyunca bekledik. DNA testi sonuçlanınca kızımızın şehadetini öğrendik. Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Evlatsız olunuyor ama vatansız olunmuyor. Allah vatanımıza zeval vermesin. Devletimizi yönetenlere Allah güç, kuvvet versin. Bu vatan uğruna değil bir Cennet'im, bin Cennet'im olsa feda etmeye hazırım. Kendi canımı da feda etmeye hazırım."
Vatan uğruna her göreve hazır olduğunu vurgulayan baba Yiğit, "Hep bu bilinçle yaşıyoruz, bizi tek ayakta tutan da bu." dedi.
Türkiye'nin farklı kentlerinde devam eden FETÖ davalarını takip ettiklerini ifade eden Yiğit, Özel Harekat Merkezinin bombalanmasıyla ilgili davanın da yakından takipçisi olacaklarını vurguladı.
Bu davalarda savunmalarını yapan sanıkların ifadelerinde inkara gittiklerini gördüklerini belirten Yiğit, şöyle devam etti:
"Şimdi diğer FETÖ davalarında görüyoruz, inkar ediyorlar. Bunların inkarı normal çünkü bunlar bizim çocuklarımızın üzerine teröristlerin üzerine atamadıkları, atmadıkları misket bombalarını attılar. Beraber mücadele ettikleri özel harekatın üzerine attılar. Hakimlerin, savcıların bunlara göz yumacağına inanmıyorum."
Müdahil olarak duruşmaları takip etmek istediğini bir süre önce görüştüğü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'na ilettiğini anlatan Yiğit, "(O duruşma salonuna gireceğim. 54 vatan evladını şehit eden o namert pilotun gözlerine bakarak iki cümle söylemek istiyorum) dedim. Onlar da yardımcı olacaklarını söylediler. O namertler ne kadar inkar ederlerse etsinler, herkes biliyor bunların ne mal olduklarını. İnsan olan insana bunu yapmaz." diye konuştu.
Anne Huriye Yiğit de kızı Cennet'in Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim-İş Bölümü’nden mezun olduğunu, çocukluğundan bu yana polis olmayı hayal ettiğini dile getirdi.
Kızının vatan aşkıyla dolu olduğunu ifade eden Yiğit, şunları kaydetti:
"Polis olunca 'Bari Özel Harekata geçme' dedik ama kızım Özel Harekatı çok seviyordu, 'Anne burada herkes birbirini kolluyor, seviyor' diyordu. Güzel Sanatlarda okuyan arkadaşlarıyla hep birlikte polis oldular, birlikte şehit oldular. İnşallah hepsi de cennette. Ne bu dünyada ne öbür dünyada ayrılmadılar. Tatile buraya gelince bütün arkadaşlarını tek tek arardı, sorardı. Hiç korkusu yoktu. Sırt ağrıları vardı, birbirlerini taşıyorlardı. 80 kilo kızlardı. 'Kızım dikkat et kendine, taşıma' diyordum. 'Anne dağda yaralanırsak burada kal deyip arkadaşımı teröriste mi bırakacağım' diyordu. Özel Harekat Merkezinin bombalandığını duyunca emekli olanlar dahil herkes koşup gelmiş. Zaten Özel Harekattan korkularından burayı bombaladılar. 15 Temmuz'dan bir hafta önce Bünyan'a bayrama geldi. Cuma günüydü üniformasını giydi, hepimizle fotoğraf çektirdi. En son anneannesiyle fotoğraf çektirdi, onunla iki kere çektirmek istedi. Annem fotoğraf çektirmeyi sevmediği için pek istemedi, 'Pamuk anneanne gel, ben şehit olacağım, ilk seni yanıma alacağım. Sonra da yedi sülalenizi kurtaracağım' dedi. Annem kızdı, 'Ağzından yel alsın' dedi. Çevremizdeki herkes 'Kız çocuğu polis olur da Özel Harekatçı da mı olur' diyordu. Ama Cennet, 'Siz uyuyacaksınız biz şehit olacağız, sizleri koruyacağız' derdi."
Yiğit, kızının sözlü olduğunu, bayramdan 20 gün sonra nişan yapmayı planladıklarını, nişan yüzüklerinin alındığını anlattı.
Öte yandan aile, şehit Yiğit'in ablası Emine Yiğit'in isteği üzerine evlerinin bir odasını kızlarının eşyalarıyla donattı.
Burada oluşturdukları vitrinde, baba Yiğit'in Özel Harekat Merkezinin bahçesinde bulduğu bomba parçası, kızının parçalanmış telefonu, üniforması, nişan yüzüğü, Sur'da görevliyken giydiği botları ile yaptığı resimler yer alıyor.