• Haberler
  • BU GÜNLERİ TORUNLARIMIZA TARİF EDECEK ESERLER BIRAKIYOR MUYUZ?

BU GÜNLERİ TORUNLARIMIZA TARİF EDECEK ESERLER BIRAKIYOR MUYUZ?

Kayseri İmar inşaat Müteahhitleri Dayanışma Derneği (KAYİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Aydın ile Kayseri inşaat sektörünü ve sektörde yaşananları konuştuk. Aydın İlimizde yaşanan büyük kentsel dönüşüm hakkında, '' Ben bir Osmanlı bir Selçuklu torunuyum Kayseri'ye baktığınız zaman şuanda 5 yüz bin yıllık eserler var. Peki, biz bugünün imknları ile bu günleri torunlarımıza tarif edecek eserler bırakıyor muyuz?'' dedi.

 Meslek kuruluşlarında örgütlenmenin önemini, Kayseri’de inşaat sektörünün durumu, sektördeki yasal düzenlemeleri, yaşanan kentsel dönüşümü ve Orta Doğu krizinin sektöre yansımalarına kadar birçok konuyu konuştuğumuz KAYİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Ali Aydın, İnşaat ve müteahhitlik alanının bilinmeyenlerini anlattı.

Kayseri’de inşaat ve müteahhitlik sektöründe örgütlenme nasıl? Bu sektörlerde örgütlenmenin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? 

Şimdi KAYİMDER 18 yıllık bir kuruluş ve Kayseri’de inşaat ve müteahhitlik alanında tek kuruluş. Bu açıdan bunun bir avantaj olduğunu söyleyebiliriz. Farklı platformlarda görev alıyor olmam hasebiyle edindiğim gözlemler var. Gerçekten bu sektördeki meslek icra eden arkadaşlar örgütlü hareket etme davranışına pek yatkın değiller. Zaten genel olarak dernekçilik alanında şehrimizde birçok kuruluş olmasına rağmen zorunlu olmadığı sürece insanlar pek teveccüh göstermiyorlar. Bunun tabi ki sebepleri var, bunu sadece meslektaşlarımıza mal etmek onların ilgisizliğine vurmakta haksızlık olur. Bu alanda görev yapan arkadaşlarımız neticede bu desteği alamayınca çok etkin faaliyetler yürütemiyorlar. Biraz zorlamak gerekiyor. Bu zorlama neticesinde olumlu sonuçlar almaya başladık. Gelişen kentler ve kentsel dönüşüm zirvesini yaptık bakanlık düzeyinde katılımlar oldu. Güzel işlere imza attık ve daha güzel yerlere doğruda gidiyor. Gitmesi de gerekiyor çünkü bu mesleğin mutlaka ama mutlak örgütlü olması gerekiyor. Çünkü finansal gücünüz ne olursa olsun eğer meslek olarak yasalarda, yürütmede gerek yerel idarede gerekse genel idarede gerekli tedbirleri alıp görüş bildirmezseniz hiçbir şekilde ileriye gidemiyorsunuz. Onun için dernekler önemli ve gereklidir. Buralar meslek odaları gibi değil gönüllü kuruluşlardır. Artık çağımız örgütlü toplum çağı. Ayrı ayrı milyon olacağınıza bir arada bin olun çünkü artık dağınık güç güç değildir. Onun için meslek sahiplerinin bir arada olması hem meslek sahipleri için hem de sivil toplum kuruluşları için önemlidir.

Kayseri’de 3 bin 3 yüz Müteahhit var

Geride bıraktığımız  yıllarda bu alanda birçok vatandaş farklı yollar ile mağdur duruma düşürüldü. Bakıldığı zaman Kayseri’de inşaat sektörü ehil ellerde diyebilir miyiz?

Sadece Kayseri değil Türkiye geneline bakıldığı zaman bir sorunun olduğunu görürsünüz. Bugün Almanya devletine baktığınız zaman toplam müteahhit sayısı 2700 dür. Biz ülkemizde bu sayı 272 bini aşmış durumda. Kayseri’ye geldiğinizde toplam müteahhit sayısı 5173’ dür. Bunun 1900’ü geçici belge.  Bunu çıktığınız zaman 3 bin 3 yüz tane insan müteahhitlik yapıyor ya da yapmak istiyor. Şimdi tabi bu sayılar niceliktir. Ama niteliğe geldiğinizde bunu söylemek güç, burada da en büyük sebep bu sektörün bir yasal adının olmaması. Tabi ticari kanunlarda yüklenici vesaire adı altında geçer ama müteallik diye bir kavram yok. Müteahhitliğin iş şartları yok, işleyiş süreci yok buna benzer birçok şey yok. Buna istinaden algıda şöyle; müteahhit dediğin zaman büyük paralar kazanılan büyük servetler dönen bir saha gözünüzün önüne geliyor. Düşünün ki insanın doğdu mekândan ölüp defnedildiği mezara kadar tüm sahalar bir inşaat müşahitliği sahasıdır. Böyle bir sektörde kendisini yerel kaynaklardan da beslediğini düşünürsek her kesin iştahını kabartıyor. Her parası olan her bir arsa temin eden insan müteahhitliğe soyunuyor. Tabi buradan da iyi şeyler çıkmıyor. Kanun koyucuların bu sahayı boş bıraktıklarını düşünüyorum. Çünkü bu mesleğin yasal kriterleri olsa herkes sektöre girmeden bir kez daha düşünür.

Peki, bu alanla ilgili herhangi bir yasal düzenleme çalışması yapılıyor mu? Ya da yapılması planlanıyor mu?

Şuanda Türk Müteahhitlik sektörü ile ilgili bir yasal düzenleme yapılmakta. Bizimde desteklediğimiz hükümet kanadı tarafında atılan önemli adımlar var. Torba yası içeresinde bu alanla ilgili düzenleneninde çıkması bekleniyordu ancak yasa metni çok uzun olduğu için bu müstakil bir düzenleme olarak düşünülmüştür. İlgili çalışmalar hızlandı kısa sürede hayata geçirilecek. Burada yapılmak istenen şey ise; müteahhitlik sektöründe çalışan insanların önce kayıt altına alınması. Daha sonra sınıflandırılması, müteahhitlerin belgelendirilmesi ve bu alanda istihdam edilen her bireyin belgeli hale getirilmesi amaçlanıyor.

İnşaat sektöründe 8 bin 500 belgeli çalışan var

İnşaat alanında istihdam edilen vatandaşların belgelendirilmesi güzel ancak kamuoyuna yansıyan haberlerde görüyoruz ki bunu da farklı yollarla halleden işverenler var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle vatandaşları bir konuda uyaralım geçici belge almak isteyen vatandaşların 2015 Ocak ayına kadar başvuruda bulunmaları gerekiyor. Aksi takdirde bu tarihten sonra geçici belge alamayacaklar. Şuana kadar Çevre ve Şehircilik müdürlüğümüzden aldığımız rakamlara göre ustalık belgesi alan çalışanlarımızın sayısı 8 bin 5 yüz civarlarında. Şimdi düşün ki bir şehirde 5 bin kişi müteahhitlik için başvuruyor 8 bin kişi sadece o alanda çalışmak için geçici ustalık belgesi alıyor. Bakıldığı zaman müteahhit başına iki çalışan dahi düşmüyor. Belgesiziz işçi çalıştırmamaları konusunda biz denek olarak üyelerimize gerekli uyarıları yaptık. Bu belgeyi almak bir sınava bağlı değil. Şuanda bir kişi inşaata çalıştığına dair SGK dökümü aldığı takdirde geçici ustalık belgesi alabiliyor. Ama bahsettiğimiz tarihten sonra bunu da almak mümkün olmayacak.

Kayseri’de inşaat sektörüne bakıldığı zaman hızlı bir yükselişin olduğunu görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şuanda Kayseri’de konut talebi hızla devam etmekte. Bizim Orta Anadolu insanı konutu sadece bir barınma ihtiyacı olarak görmüyor. Geçmişe nazaran şehrimize olan göç bir nebzede olsa yavaşladı. İnsanımızda elindeki küçük daireyi verip daha büyük olana geçmek istiyor. İnsanların yaşam düzeyleri yükseldi. Buna bağlı olarak da konut bir yatırım aracı, gelecek nesillere bırakabileceği bir miras olarak görülüyor. Buna istinaden de konut talebi devam ediyor.  Yaklaşık on yıldır şehrimizde büyük gelişmeler oluyor, önemli çalışmalara imza atılıyor. Buna paralel olarak da hür teşebbüs dediğimiz yatırımlar oluyor. Bizim mücahitlerimizin de gerçekten gözü kara çalışmaları var küçük kaynak ve birikimlerle büyük riskler alarak bu işe giriyorlar. Güzel bir yatırım alanı var hem vatandaşlar hem de yatırımcılar bunu değerlendiriyor.

Bugünün imkânları ile bu günleri torunlarımıza tarif edecek eserler bırakıyor muyuz?

Peki, Başkan Bey kentsel dönüşüm adı altında müstakil yapılar yapılarak yerine yüksek katlı devasa yapılar inşa ediliyor. Bu tarz bir dönüşümün sağlıklı olduğunu düşünüyor musunuz?

Aslında biz bunu yıllardır yapıyoruz. Ama bana göre bu bir kentsel dönüşüm değil. Kentsel dönüşüm şehrin geleceğe taşınmasıdır. O ana kadar varsa yanlışın eksiğin onun yeniden hesaplarını yapıp ortaya koyup o yanlışların üzerinde doğruyu geliştirmek. Bunu yaparken de sadece bina değil çevreye doğaya ve geleceğe dönük çalışmalar yapılmalı. Şimdi ben bir Osmanlı bir Selçuklu torunuyum Kayseri’ye baktığınız zaman şuanda 5 yüz bin yıllık eserler var. Peki, biz bugünün imkânları ile bu günleri torunlarımıza tarif edecek eserler bırakıyor muyuz? Bu şehrin bütün dinamiklerinin bir araya gelerek ideolojik ya da ekonomik kaygıları bir kenara bırakarak kayserinin menfaati için çalışmalar ortaya koyulmalı.

Ülkemiz ve ilimiz inşaat sektörü için yakın zamanda Ortadoğu gibi önemli bir Pazar doğmuştu. Bu bölgede yaşan krizlerin inşaat sektörüne yansımaları nasıl oldu.

Dünya pazarında iş yapma verilerine bakıldığı zaman Türk müteahhitlik sektörünün sayısal olarak dünyada ikinci sırada olduğunu görüyoruz. Dolaysı ile yakın çevremizde olan Afrika,  Kafkasya ve Orta Doğu gibi bölgelerde yaşanan sıkıntılar bizleri de olumsuz yönde etkiledi. Bu bölgede iş yapan birçok arkadaşımız hak edişini alamadı, imalatlarını yürütemedi ve bazıları işlerini bırakarak dönmek zorunda kaldı. Ülkeler arasındaki gelişmeler haliyle iktisadi ve güvenlik anlamında bizleri etkiliyor. Tabi bu sadece kişilerin değil Türkiye’nin kaybı. Arzumuz bu sıkıntıların biran önce bitmesi.

SÖYLEŞİ: MESUT DAVARCI 

Bakmadan Geçme