- Haberler
- BİZİM KAMPÜS SİZLERLE
BİZİM KAMPÜS SİZLERLE
Üniversiteli gençlerin kaleminden üniversite hayatı, gündeme dair konular ve daha fazlası sizlerle. Her hafta, gündeme ve çeşitli konulara dair farklı bölümden öğrencilerin kaleme alacağı 'Bizim Kampüs'ün ilk bölümü sizlerle...
21. YÜZYILIN GENÇLERİYİZ BİZ…
Zaman su misali durmadan akıyor. Peki, önemli olan bu akışa ayak uydurmak mı yoksa bu akışa karşı inançlarımızı korumak mı? Bu akışın bir parçası olup inançlarımızdan kopmak mı gerekiyor ya da inançlarımızı bu akışa asimile ettirmemiz mi lazım. İşte günümüzün en çok tartışılan problemlerinden biriyle karşılaşıyoruz: Zaman ve insan.
Zamanı nasıl anlamalı, bugün bizim için var olan imkânları inançlarımıza göre nasıl değerlendirmeli, insan olarak farklılık gösteren bu kavramla nasıl baş etmeliyiz. Zamanla ortaya çıkan ve hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olmuş olan soysal ağ, İslami yaşayış, televizyon, dizi, sinema, yeni tarz arkadaşlıkları nasıl yorumlamalı Arap Baharı, Birleşmiş Milletler, Müslümanlık, NATO, Ortadoğu Krizi, İslam Birliği, İŞİD gibi yapılanmalara ne şekilde yorumlamalı ve yaklaşmalıyız.
İşte biz 21. Yüzyılın Gençleri kıyamete kadar sürecek olan zaman ve insan tartışmasında bizimde bir diyeceğimiz var dedik ve kalemlerimize sarıldık. Mürekkebimiz aktığı, elimiz kalem tuttuğu sürece inandıklarımızı yazmaya ve yaşamaya söz verdik. Zira Dünya'da artık izleyen kişi olmaktan ziyade söz söyleyen kişi olmanın zamanı geldi. Müslümanca var olup Müslümanca yaşamanın, zalime karşı mazlumu sevmenin, hakkı söylemekten korkmamanın vaktidir bu vakit.
Bizleri bu yolda kırmayıp destek veren ve gazetede yazılarımızı paylaşmamıza, gazete bünyesinde insanlara seslenmemize olanak sunan KAYSERİ GÜNDEM gazetesi yöneticilerine teşekkürlerimiz ve sevgilerimizle...
TÜM OKUYUCULARIMIZA MERHABA… İSMET MAVİ
***
Yeni Türkiye’ye Yeni Neferler
Ülke olarak kutlu bir yolculuğa çıktığımız söylenebilir. Bundan on yıl önce bırakın icrası, tahayyülü dahi kabil olmayan bir atmosferdeydik lakin bugün aydınlığa çıktık hamdolsun. Allah’ın sadece biz Türk halkına değil tüm dünya Müslümanlarına bir lütfudur bu kutlu yürüyüş. Filistin’de, içinde en büyük yangını taşıyan küçük yavrunun zalime karşı haykırışıdır bugün Türkiye. Adaleti ve merhameti öğretiyor bugün tüm dünyaya, Osmanlı varisi ülkem. Bir Müslümandan beklenende bundan başkası değildir elbet. İç dünyamızda ise yaşanan müspet yöndeki gelişmeler, atılan ve atılması yıllardır beklenen o değerli adımlar bizleri ayrıca memnun kılmaktadır şüphesiz. Bölgemizin ve daha da önemlisi İslam’ın sancaktarı olmaya aday ülkemizin bundan başka bir seçeneği zaten yoktur. Lakin bu adaylığın biz Türk halkına yüklediği ağır bir yük varsa o da bu baharı sürdürecek kararlı bireyler olabilme sorumluluğudur. Bu bilinçle yürüyen bir nesil bugün o zalime haddini bildiriyor, dünya beşten büyüktür diyor. Kuşkusuz budur yıllardır beklenen. Bugün bizler bu baharın daim olması için İslami bir bilinçle bakmalı, görmeli, anlamalı ve konuşmalıyız. Yansıtmalı Müslüman baktığı güzellikleri; göstermeli dünyaya farkındalıklarını. Ve anlamalı en değerli ilimlerin sırlarını. Konuşmalı bugün Müslüman her zaman olduğundan daha dolu dolu. Bugün beyhude heveslerin peşinden koşmak değil, tarifi imkânsız acılara merhem olmak vaktidir. Bölmenin, hor görmenin değil; hep beraber yekvücut olmanın İslam’ın aydınlık çehresiyle ayağa kalkmanın vaktidir. Allah için… Ümmet için… Millet için…
HAYALİ
***
DOĞRU PENCEREDEN BAKMAK
Dünya kasabası içerisinde, iletişim kanalıyla, egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda oluşturulmuş kültür(ideoloji) dayatmasıyla karşı karşıyayız. Özellikle de gençlerimiz geleneksel yapılarda olsun modern yapılarda olsun hayatla bağlantısı bulunmayan bir kültürle şekillen(diril)iyor. Bu şekillenme modernleşme kisvesi altında oluyor. Böylelikle değerleri belirleyen değil değerleri belirlenen bir toplum ortaya çıkıyor. Algılar ona göre hareket ediyor. Olaya ve olguya verilen paha kendi özümüzden değil özendirilen özden meydana geliyor. Bu durumda da içsel bir çatışma ve karmakarışık bir ruh hali beliriyor.
Belirsizlik durumunda olan ruh halini ve dayatılan ideolojik kültürü aşmanın yolu hayatın anlam ve amaç bilgisini düşünmektir. Müslümanlığı düşünmektir.
Biz Müslümanız. Modernleşme fırtınası altında gelen bu kültüre ancak biz karşı durabiliriz. Bu fırtınaya kapılmamak için İslam’ı hatırlamalıyız. Hayatımızı İslam’ın ilkeleriyle, Allah’ın sapasağlam sistemiyle, özümüzle şekillendirmeliyiz. Şüphesiz bu din insan hayatını düzenlemek için konulmuş ilahi bir sistemdir. Bu sistemi anlamak insan gücü sınırları içerisindedir. Sınırlarımız içerisinde bulunan bu güçten harcanılan pay ölçüsünde hakikat kavranacaktır. Değerler şekillenecektir. Karakter oturacaktır. Karmaşıklık ortadan kalkacaktır.
MUHAMMED ENES YÜCE